Türkiye’nin Atatürk’süz bir günü yok mu?

Cumhuriyet gazetesi, Atatürk ile Taliban arasında bir münasebet kurulmasına karşı çıkarak “Türkiye, Atatürk’ün kıymetini bilmeli” başlıklı bir yazı ile kendince Taliban ve laikliğin elden gitmesi tehdidini öne çıkardı.

HAKSÖZ HABER

Son günlerde Afganları tahkir eden, aşağılayan ve değersizleştiren Atatürk sevdalıları, Türkiye’nin laikliğini öveyim derken kendi iç sıkıntılarını görmekten gittikçe uzaklaştı. Suriyelilere olan nefret Taliban’ın Afganistan’daki zaferinin ardından Afgan göçmenlere yöneltilmeye başlandı.

Kemalizm’in ileri savunucularından Cumhuriyet gazetesi, Mustafa Kemal’in, Taliban’ın devrimciliği ile bağdaştırılmasından rahatsız olurken, Doğu Perinçek ise Taliban’ı, Mustafa Kemal’in eylemlilikleriyle, devrimciliğiyle beraber anıyor.

Taliban’ı başlı başına bir olgu, düşünce ve eylemlilik olarak görmek yerine, ısrarla Mustafa Kemal’in sözde düşünceleri üzerinden görmeye, yorumlamaya çalışan zihniyetin çıkmaz bir sokakta olduğunu görmeyişi kadar yoran bir şey var mıdır Türkiye’yi?

Sürekli laikliğin elden gideceği korkusunu işlemeye çalışan gazeteciler, sanatçılar ve siyasilerin laikliğin elden gidiyor olduğunu iddia ettikleri günlerden yeniden geçilirken Kemalistlerin, Taliban ve ABD üzerine sarf ettiği sözler durdukları pozisyonun nasıl bir şekle sahip olduğu sorusunu yeniden gündeme getiriyor.

Sosyal medyadaki tartışmalar gösterdi ki: Afganistan’da Taliban'ın ABD'yi dize getirmesini kimi Kemalistler ve Ulusalcılar olumlu bir eylem olarak görürken, kimileri de ABD’nin Afganistan’dan ayrılması ile Afganistan’da kaosun başladığını iddia ederek adeta mandacılığı savundu.

Israrla Türkiye’de yaşayan dindarlara, “Bakın Mustafa Kemal çok başarılı ve ileri görüşlü bir liderdi” sözleri eskisi gibi alenen sarf edilemeyince, kıyaslamalar ile kendilerince “muhteşem” olanı öne çıkarttığını zannedenler; ‘akıl tutulması yaşadıklarını göstermek’ haricinde nasıl bir katkı sunuyorlar Türkiye’ye.   

Mustafa Kemal Atatürk’ün değerlerine ve ülküsüne sahip çıktığını, onu savunduğunu iddia eden kesimlerin ciddi anlamda nevrotik problemleri olduğu bir gerçek. Bir fraksiyonun veya grubun Mustafa Kemal’i bağdaştırdığı şeyleri, diğer bir Atatürk sever fraksiyon veya grup reddediyor.

Fraksiyonlar arası kavgaların genellikle vardığı yegane sonucu hatırlatarak kendilerini Mustafa Kemal’i sevmekle baş başa bırakmak en doğrusu olacaktır.

Ne zaman Kemalist, Ulusalcı, Atatürkçü veya Ülkücü fraksiyonlar kavgaya tutuşsalar fraksiyonlardan birisi, “Bakınız tek bir Atatürk var!” hatırlatmasında bulunuyor ve diğeri de ekliyor “Evet, ben de ondan bahsediyorum” diyor. Sonra beraber oturup aslında aynı Atatürk üzerinde tartıştıklarını dile getirerek yeni düşman avına girişiyorlar. “Siz Atatürk’ü sevmiyorsunuz” diyerek insanları yargıya taşımak, linç etmek veya sürgün etmek istiyorlar. Bugün de Afganistan’da yaşanan devrimi İslam karşıtlığı üzerinden okuyup linç ve aşağılama girişimlerine devam ediyorlar.

Ve bu ileri görüşlü insanlar Türkiye’yi, Taliban veya Afganistan karşısında överken dahi ne kadar dar kafalı, bağnaz ve geriye dönük bir yaşam sürdüklerini göremiyorlar.

Bakara 171. Ayette rabbimiz bizlere şu hatırlatmada bulunuyor: “İnkârcılara seslenenin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyen hayvana haykıran çobanın durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler; çünkü onlar düşünmezler.”

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!