HAKSÖZ HABER
Almanya'da 1990'dan bu yana en yüksek katılımlı seçimler gerçekleştirildi. Yüzde 82'lik katılımla gerçekleşen erken seçimlerde sosyal demokrat SPD, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en düşük oy oranına geldi. Siyonist çeteye olan desteğiyle akıllarda yer edinen Olaf Scholz yönetimindeki SPD'nin oy oranı yüzde 16.
Merkel siyaseti bıraktıktan sonra iktidarı kaybeden CDU ise yüzde 29 ile en yüksek oy alan parti olarak tekrardan hükümeti kurma görevini kazandı. Seçimlerin en büyük kazananı ise hiç şüphesiz ırkçı AfD oldu. Yüzde 20'lik oy oranına ulaşan AfD, SPD'yi geçerken CDU'dan sonra ikinci parti oldu.
Şimdi ise Almanya'daki liberal, sol çevrelerde ve Türkiyeli göçmenlerde derin bir hayal kırıklığı söz konusu. Açık bir şekilde ırkçı argümanlar dile getirmekten çekinmeyen AfD, Almanya'daki ekonomik daralmayı büyük bir avantaja çevirdi. CDU seçimlerden önce AfD ile ittifak kurulmayacağı sözünü verirken SPD ile koalisyon görüşmelerinde taviz koparmak için AfD kartını kullanması bekleniyor. Bu durum da ırkçı, göçmen karşıtı söylemlerin daha fazla gündemleşmesi ve normalleşmesi anlamına geliyor.
Almanya'daki milyonlarca Türkiye kökenlinin geleceğe korku dolu gözlerle bakmasına sebep olan ırkçı siyaset, İslam düşmanlığı üzerinden prim yaparak yaşanan tüm olumsuzluklardan göçmenleri sorumlu tutuyor. Irkçılığın sebep olabileceği korku ve dehşeti görmek için Almanya'daki seçimler önemli örnekler barındırıyor.
Irkçılığın tüm insanlık için oluşturduğu tehdit Türkiye örneği üzerinden de incelenebilir. Suriyeli mültecileri hedef göstererek siyasi rant devşirmeye çalışan ırkçı siyasetçiler AfD'nin Almanya'da oluşturduğuna benzer bir atmosferi Türkiye’deki mültecilere yaşattı, yaşatmaya da devam ediyor. Siyasi iktidarların toplumsal tepkiden çekinerek dahi olsa ırkçılığa verdiği her taviz ise sorunu ortadan kaldırmayıp aksine derinleştiriyor. Irkçılığa karşı tavizsiz önlemler alınmadığı sürece Almanya'daki Türkiyeliler de Türkiye’deki Suriyeliler de benzer korkuları yaşamaya devam edecekler!