Diplomatik kaynaklar Al Jazeera'ye, Somali'nin Türkiye için önemini anlattı.
“Bir Somalili atasözü vardır: Kardeş insanın tıpkı omuzu gibidir. Türkiye tüm devlet kurumları ve STK'larıyla, resmî ve gönüllü çalışanlarıyla Somali'nin yeniden inşasına omuz vermektedir. Ülkemizin Afrika kıtasına yönelik bakış açısının, Afrika ile kurmak istediği ilişkinin sembolü olmuştur.”.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözleri, Türkiye'nin Somali ile ilişkilerini özetliyor. Türkiye'nin 2005'te hız kazanan Afrika açılımının en önemli ve ilk ayağını Somali oluşturuyor.
Her yıl 50'den fazla ülkenin ve 10'a yakın uluslararası kuruluşun katılımıyla yapılan Somali Yüksek Düzeyli İşbirliği Forumu'nun altıncı toplantısına da İstanbul ev sahipliği yapıyor. Salı günü yapılan ve çarşamba günü devam edecek olan toplantıya birçok Arap ve Afrika ülkesinden diplomatlarla birlikte Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği, Arap Birliği, IMF, İslâm Kalkınma Bankası, Dünya Bankası gibi uluslararası kurum ve kuruluşlardan da üst düzey temsilciler katıldı, Somali'nin geleceği için yapılacaklar ele alındı.
En Büyük Türkiye Büyükelçiliği Mogadişu'da
Toplantıya, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile birlikte liderlik eden Erdoğan, Somali'nin Türkiye, Afrika ve dünya için önemini şu sözlerle anlattı:
“Somali terörle mücadelede desteğe ihtiyacı olan bir ülkedir, kaydedilen ilerlemelere hep beraber sahip çıkmalıyız. Sadece bu ülke için değil, tüm bölge ve kıta için hayatî önem taşımaktadır. Burada bizlere düşen onların bu çabalarına destek olmak ve gerekli yardım sağlamaktır.
Somali kritik bir süreçten geçiyor. Tüm kurumlarıyla devletin yeniden yapılandırılması uzun ve zahmetli bir süreç. Uluslararası toplumun Somali'deki faliyetlerini artırmasını önemsiyoruz. Somali'nin refah seviyesini artırmasının, terör belasından da kurtulmasına katkı sağlayacağına inanıyorum.
Biz bu desteğimizin tezahürü olarak dünyadaki en büyük büyükelçiliğimizi Mogadişu'da inşa ettik. Önümüzdeki aylarda Mogadişu'yu yeniden ziyaret etmeyi planlıyorum.”.
Türkiye'nin Kalkınma Yardımında Somali İlk Üçte
Erdoğan'ın sözünü ettiği destek, kalkınma yardımı, askerî eğitim ve hastane inşası, yol yapımı gibi alt yapı yatırımlarını kapsıyor. Türkiye az gelişmiş ülkelere her yıl yaklaşık 2,5 milyar dolarlık kalkınma yardımı yapıyor. Somali, son dört yıldır bu yardımlardan en fazla yararlanan ilk üç ülkeden biri.
Erdoğan, Somali'ye son beş yıl içinde devlet bütçesinden 370 milyon dolarlık yardım yapıldığını, STK ve derneklerin de 130 milyon dolarlık yardım yaptığını söyledi. “Her ay 2 milyon dolar desteği Somali yönetimine aktaracağız.” dedi. Toplantıdaki konuşmasında yatırımlara da değinen Erdoğan, özel sektörün Somali'de 100 milyon dolar harcama yaptığı bilgisini verdi.
Mogadişu'daki büyükelçilik yakınlarında deniz üssü yapımı ve şehirde ilk kez toplu taşımanın, İstanbul Belediyesi'nin sağlayacağı 30 otobüsle başlaması da atılan yeni adımlardan.
Doğu Afrika'nın en büyük hastanesi olan Türk-Somali Eğitim ve Araştırma Hastanesi de Türkiye'nin yardımıyla 2015'te başkent Mogadişu'da açıldı.
Türkiye'nin Somali’deki son ve en önemli adımı ise, ağustos ayında faaliyete geçecek olan askerî eğitim kampı. Başkent Mogadişu yakınlarına açılacak olan tesiste BM’nin onayladığı yaklaşık on bin 500 Somalili asker eğitim görecek. Bir seferde yaklaşık 500 askerin eğitileceği tesisin güvenliğini sağlamakla ve eğitim faaliyetiyle görevli yaklaşık 200 Türkiye askeri burada görev yapacak.
Peki Somali Türkiye için neden bu kadar önemli? Sorunun cevabını bölgeyle ilgilenen diplomatlar Al Jazeera'ye anlattı.
“Somali Afrika Açılımının İlk Ayağı”
Diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin Afrika'daki açılım politikasında ilk adımın Somali olduğunu söylüyor. Türkiye, Afrika'da atılacak adımları öncelikle iyi ilişkiler içinde olduğu ve ihtiyacı olan insanî yardımlarla halkın sempatisini kazandığı Somali'de uygulamaya koyuyor. Yardımların ve yatırımların faydalarının görülmesinin ardından diğer Afrika ülkelerine açılım politikasını da yoğunlaştıracak.
Yatırımların işletilebilmesi için güvenliğin de sağlanması gerekiyor. Askerî eğitim kampının sebebi bu. Askerî eğitim kampı da Somali'de faaliyete geçmesinin ve planlandığı şekilde fayda sağlanmasının ardından diğer Afrika ülkelerine açılabilir.
Somali'ye açılım, jeopolitik olarak da önemli. Afrika’nın en uzun sahillerine sahip Somali’de eş-Şebab saldırıları ve devletin ciddi bir güvenlik biriminin olmaması sebebiyle, yaklaşık 80 milyon hektarlık tarım alanı işlenemiyor, doğal kaynaklar için yatırım yapılamıyor. Türkiye bu alanlarda da yatırım yapmak ve işlenmeyen tarım alanlarını işlenebilecek duruma getirmek istiyor.
Ülke ayrıca Kızıldeniz’den Aden Körfezi’ne açılan sahillere sahip olması ve Afrika’nın en gelişmiş ülkeleri olan Kenya ve Etiyopya’ya giden yol üzerinde olması sebebiyle önemli. Ülke Körfez ülkelerinin Afrika'ya ve oradan Kuzey'e açılan kapılarından biri konumunda.
42 Yıl Sonra İlk Seçim Bu Yıl Yapılacak
Ülkede istikrarın kısmen de olsa sağlanmasının ardından, eyalet liderleri ve merkezî hükûmet arasında anlaşma sağlandı. 2012'de yazılan Anayasa'da belirtildiği gibi 2016'da seçimlerin yapılmasına karar verildi. Ancak diplomatik kaynaklara göre meşru hükûmet göreve gelse de güçlü bir devlet sisteminin oluşması için yeterli değil. Ekonominin gelişmesi ve güvenlik güçlerini yapılandırılması gerekiyor.
Somalili liderler, seçim için güvenlik ve diğer alt yapı hazırlıklarını sürdürüyor. Onları endişelendiren tek şey Puntland'in seçim için yapılan anlaşmaya katılmamış olması. Somali Cumhurbaşkanı Mahmud da tüm eyalet valilerinin katıldığı toplantıya Puntland'den katılım olmamasını eleştirdi. Yazımı devam eden kalıcı Federal Anayasa'da Puntland'in de katılımının olması gerektiğini belirtti. “Her eyalet kendi halkı tarafından seçilen bölgesel yönetimleriyle yönetiliyor, hepsi federal devletimizin bir parçası. Teröristler yönetilmeyen topraklarda daha rahat hareket ederler, bunu ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.” diye ekledi.
Somalili yetkililere göre seçim için yapılan hazırlıkların başında yeni bütçe yapımı, askerlere ödeme yapılması, merkez bankasının yeniden yapılandırılması, bankaların işler hâle getirilmesi geliyor.
2014'ten bu yana ülke ekonomisi IMF denetimine de açıldı. Yeni büyükelçilikler açıldı. 20 yıl sonra ilk kez ulusal sınavlar düzenlendi ve yeni müfredat belirlendi. 100 binden fazla öğrenci iki yıl içinde okullara yazıldı. eş-Şebab'ın elindeki toprakların önemli bir kısmı ele geçirildi. Ancak bu, düzenli bir ordu olmadığı için yerel düzeydeki çatışmalarla oldu. Ülkedeki silah ambargosu da devam ediyor.
Somali Cumhurbaşkanı Mahmud, toplantıda yaptığı konuşmada bu konuya da değindi:
“Silah ambargosu nedeniyle askerler gerekli araçlara ulaşamıyor, ambargonun kaldırılması için her şey yapılmalı. Somali kapalı tutulmaya değil katılıma ihtiyaç duyuyor.”.
Siyaset ve Güvenlik Alanında Yeni Yapılanma
Mahmud, beş temel alanda çalışılması gerektiğini söyledi:
“Birincisi seçim süreci. 42 yıl sonra ülkede ilk kez demokratik seçim yapılacak. Süreç en saydam ve en katılımcı süreçlerden biri olarak Somali tarihine yazılmalı. Biz tüm yerel yönetimlerin desteğini sağlamak için elimizden geleni yapmaya çalışacağız.
İkincisi güvenlik reformu. Güvenlik sektörünün denetlenmesi ve operasyonel hâle gelmesi çok önemli. Ulusal güvenlik politika taslağı oluşturuldu, temel prensipler belirleniyor.
Üçüncüsü hükûmet sisteminin oturması, merkezî ve yerel yönetimlerin daha koordineli çalışması. Devlet sisteminde şeffaflık ve katılımcılık sağlanmalı.
Dördüncüsü iş alanlarının yaratılması. Halkın yüzde yetmişinden fazlası otuz yaşın altında. Özellikle gençlere istihdam yaratılmazsa ülkede istikrar ve huzur sağlanması mümkün değil.
Son olarak da ekonominin düzelmesi. 2016'da başlamak üzere üç yıllık kalkınma planı hazırladık.”.
“Başarısız Devlet”ten Anayasa Yapımına
20. yüzyıl boyunca İngiltere ve İtalya'nın sömürgesi olan, iki ülkenin güç savaşına sahne olan Somali, 1960'ta bağımsızlığını ilan etti ancak 1991'e kadar güçlü bir hükûmet kurulamadı. Ülkenin kuzeyinde etnik Somalililer çoğunluktayken, güneyinde etnik kökeni farklı olan birçok azınlık grup yer alıyor. Bu gruplar arasındaki sorunlar 1991'de iç savaşın başlamasında etkili oldu. Yaklaşık 20 yıl boyunca Somali uluslararası toplum tarafından “başarısız devlet” olarak kabûl edildi. Topraklarını kontrol eden bir hükûmet olmadığı için yerel bazda kurallar ve milisler oluşturuldu.
2000'de kurulan geçiş hükûmeti, 2006'da komşu Etiyopya'nın askerî desteği sayesinde toprakların bir kısmını tekrar kazanmayı başardı. 2011'de devlet kurumları tekrar yapılanmaya başladı, 2012'de de geçici Anayasa kabûl edildi. O tarihten bu yana hükûmet daha işler hâle gelse de hâlâ topraklarının tümünü kontrol edemiyor.
Hükûmet Boşluğu
Geçen bu 20 yıllık sürede, ülkenin güneyinde hükûmet boşluğundan yararlanarak kurulan İslâmî Mahkemeler Birliği, geçici hükûmetin güç kazanmaya başlamasıyla birlikte farklı gruplara bölündü. Bunlardan biri olan eş-Şebab, gittikçe büyüyerek ülke topraklarının bir kısmını ele geçirdi. Bugün Somali hükûmeti hâlâ eş-Şebab'ın devlet kurumlarına ve güvenlik güçlerine düzenlediği saldırılarla mücadele ediyor.
İç savaş boyunca etnik olarak çok çeşitli grubu barındırmayan ve nispeten istikrarlı olan Somaliland 1991'de tek taraflı bağımsızlığını ilan etti. Uluslararası toplum Somaliland'i özerk bölge olarak kabûl etse de Somali hükûmetinin bölge üzerinde hiçbir kontrolü bulunmuyor.
1998'de de yine kuzeydeki diğer eyalet, Puntland tek taraflı bağımsızlık ilan etti. Ancak Puntland de uluslararası toplum tarafından Somali'nin bir eyaleti olarak kabûl ediliyor.
Türkiye hem eş-Şebab'la mücadelede, hem istikrarsızlıktan kaynaklı sağlık, eğitim sorunları ve açlık krizleriyle mücadelede Somali'ye destek oldu. Somaliland'in bağımsızlık ilan etmesinin ardından ülkenin “toprak bütünlüğü”nü desteklediğini açıkladı.
Kaynak: Al Jazeera