Türkiye’de nepotizm yaygın bir sorun haline geldi!

Nepotizm, akraba kayırma veya adam kayırma, öznel ve adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılığa deniyor. Kökeni Latinceye dayan kelimenin ‘yeğen’ anlamına geldiği belirtiliyor. Türkiye’de de nepotizmin oldukça yaygın olduğu biliniyor.

Fatih Demir-HAKSÖZ HABER

Türkiye’de liyakat ve adalet kavramlarının esamesi okunurken, birçok kuruma kendi yakınlarını alanlar kimi zaman; ‘hak ediyorlarsa elbette kadro sahibi olabilirler’ veya ‘yetkinlikleri diğerlerinden üstündü’ gibi açıklamalarla yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışıyor. 

Elbette ‘yetkinliklerinden dolayı işe alınan akrabalar’ sorun olmayacaktı ancak akrabaların sürekli bir yerlerde işe alındığı haberleri çıkarken ve bu durum ülkenin tamamında görülürken -en küçük kurumdan en büyüğüne kadar böyle devam ediyorsa- burada ‘liyakatten’ bahsetmek mümkün olur mu? 

Dün gerçekleştirilen bir seçime göre Türk Telekom’un Yönetim Kurulu Başkanlığına Ömer Fatih Sayan getirildi. Ömer Fatih Sayan’ın, Kuveyt Elçisi Ayşe Hilal Sayan Koytak ve Aile ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Fatma Sayan’ın kardeşi olduğu öğrenildi. Ayrıca Ömer Sayan’ın BTK üyeliği devam ederken Türk Telekom yönetimine getirilmesi de dikkat çekti. 

Yine kamuoyunun sevmediği, güvenilmez bulunan ve eleştirilen birçok ismi "bilinmeyen" sebeplerle Türkiye'nin önemli kamu şirketlerinin başına getirilmesi tepki çekiyor. Görünürde hiçbir akrabalık ilişkisi olmayan ve özellikle yetkinliği tartışmalara sebebiyet veren Yiğit Bulut gibi ekonomistler de Türk Telekom'da kendisine yer buldu.

Nepotizm daha çok akrabalık ilişkileri üzerinden yapılan adam kayırmacılığa dense de liyakatsizlik tüm adam kayırmacılıkları karşılayan bir tanım olarak kullanılıyor.

Yine eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olarak hükümette görevlendirilmesi uzun süre boyunca Türkiye gündemini meşgul etmişti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, damadının "işinin ehli olduğunu" savunmuş ve eleştirilere karşı damadının "hak ettiği şeyi" yaptığını belirtmişti. Ancak bir gece yarısı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden azledilmesi dikkat çekmişti.

Akraba ilişkilerinin devlet kademelerinde yükselen ve ilerleyen aile üyelerine ekstra bir puan getirdiği biliniyor. Kimi liyakat sahibi kişilerin de bulundukları görevleri hak ettiği çıkarımları yapılıyor. Ancak bu nepotizmin var olmadığı anlamına gelmiyor. 

Türkiye'de birçok kamu kurumunda bürokratik sorunlar, engeller ortaya çıkarken ortada liyakatsizlik ve ehliyetsizlikten kaynaklanan sorunlar olduğu da görülüyor. İşin ehli olması gerekenlerin işe alınmadığı, yakınların kamu kurumlarına doldurulduğu atmosferde adaletin es geçildiği durumlar yaşanmaya devam ediyor.

Görevlerini kötüye kullanan, haklarında soruşturma dahi açılmayan yetkili ve ilgililerin bulundukları pozisyona hak ederek gelmediklerini kanıtlayan birçok durum yaşandı bugüne kadar. Tam tersini iddia veya inkar etmek oldukça zor olduğu gibi geçmiş örneklikler ve yapılmayan açıklamalar bu durumun “nepotizm olmasa dahi” bir çeşit yakınlıktan doğan güven gereği görevlendirmeler olduğunu düşündürtüyor.

Geçmiş dönemlerde ve hala ortaya çıkarılmayı bekleyen birçok nepotizm olayının Türkiye’yi sarmış durumda olduğu düşünülüyor. İlgili bürokrat, memur, görevlendirilmiş şahıslar hakkında açılmamış soruşturmalar nedeniyle ilgili bürokrasi ve adalete olan güven sarsılırken, yıkıcı sonuçları olabilecek bu soruna önlem alınması gerektiği ifade ediliyor.

Türkiye’de son birkaç yılda nepotizm vakalarının arttığı görülürken, o örneklerden birkaç tanesini şu günlerde yapılan atamalara bağlı olarak değerlendirmek ne kadar doğru olur bilinmez ancak; “her yeni yapılan atamaya şüphe duyulmasına” neden olacağı açık. Bu durum iktidarın sorunları listesinde de yer alıyor ve zaman zaman parti içerisindeki farklı seslerin açıklamalarına da yansıyor.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde 2018 yılında ortaya çıkan bilgilere göre kadro sahibi olanlar, kendi akrabalarını üniversitenin işe alım kadrosuna dahil etmişlerdi. Binlerce kişinin başvurduğu kadrolara akrabalarını alanlar hakkında herhangi bir soruşturma ise açılmamıştı.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesine akrabalarını alanların, Genel Sekreter Doç Dr. Hakan Yekbaş'ın 2 yeğeni, Kütüphane Daire Başkanı Mustafa Hasbek'in 2 oğlu ve gelini, Bilgi İşlem Başkanı Ayhan Özdemir'in eşi, Yapı İşleri Başkanı Vural Ercins'in oğlu, Rektör Alim Yıldız'ın yeğeninin baldızı, Rektör Danışmanı Oğuzhan Görler'in kardeşi ve kuzeni, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ünal Kılıç'ın akrabası, Rektör Yardımcısı Dr. Hilmi Ataseven'in de amcasının oğlunu işe aldığı kayıtlara yansımıştı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde tam olarak akrabalardan oluşan dev bir kadro dikkatleri çekmişti.

Gelin görün ki durum sadece bir üniversite ile sınırlı değil, neredeyse tüm üniversitelerde görülen bir sorun halini almıştı.

Yine 2018 yılında Çorum Hitit Üniversitesi’nde görevli yaklaşık 30 akademisyenin karı-koca olması dikkatleri çekmiş ve herhangi bir soruşturma açılmamıştı.

2020 yılında Gaziantep Üniversitesi'nin resmi web sitesinde yer alan bir vefat ilanı da akademideki akraba ilişkilerini gözler önüne sermişti. Vefat ilanıyla beraber ortaya çıkan bilgilere göre üniversitede birden fazla akrabanın akademik kadroda yer aldığı öğrenilmişti.

Durum o kadar kötü ki örnekleri sıralamakla bitiremeyiz ancak üniversitelerdeki nepotizmin bir benzerinin, ‘bürokrasinin iliklerine kadar işlediği tahminleri’ ortaya çıkan bulgular ışığında doğrulanabiliyor.  

Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ akraba kayırmada başka bir boyuta geçmişti. 2020 yılında açılan bir ilana sadece rektörün eşi uyuyordu. Adeta eşine özel ilan hazırlamıştı.

Rektör Bağ’ın adrese teslim verdiği ilanda belirtilen şartları sadece öğretmen eşi Derya Bağ yerine getirmiş ve kadroya o alınmıştı. Derya Bağ İslami Bilimler Enstitüsüne sekreter olarak atanmış, tartışmalar ve tepkiler sonrası YÖK harekete geçmiş ve başlattığı soruşturma sonrası Yüksek Denetleme Kurulu, Rektör Prof. Dr. Bağ’ı görevden almıştı. Eşine özel kadro açan Rektör Hüseyin Bağ’ın Pamukkale Üniversitesi’nde 22 makamı daha olduğu ortaya çıkmıştı.

Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Giray Topal: Dicle Üniversitesi’nin diyetisyen kadrosuna daha yüksek KPSS puanlı adaylar olmasına rağmen kızını seçmişti.

Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş göreve eşi ve oğlunu getirmişti. Eşini üniversitede doktor öğretim üyesi olarak işe almış, oğlunu ise Mimarlık Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak başlatmıştı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal üç kızını ve damadını üniversiteye aldırmıştı. Rektörün üç kızı ile bir damadı üniversiteye öğretim üyesi olarak yerleştirildi. Rektörün yeğeninin de tıp fakültesinde görevli olduğu ortaya çıkmıştı.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer de eşini Sağlık, Kültür Dairesi’ne memur olarak atamış, okuldaki 250 akademisyenin de kendisinin akrabası olduğu ortaya çıkarılmıştı.

2021 yılında da İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde benzer bir durum görüldü. Rektöründen dekanına kadar tam 27 kişinin birbiriyle akraba oldukları ortaya çıkmıştı.

Sorunun çözümü nasıl olacak?

Ehil ve liyakat sahibi kadroların bürokrasiden tutunda yönetim organlarına kadar neredeyse tüm devlet kadrolarında hakim yapı olması sağlanmalı. Nepotizme başvurduğu iddia edilen kişi ve kurumların araştırılması ve soruşturmaların önü açılması gerektiği belirtiliyor. Yargı yoluyla sorumluların hesap vermesi sağlanmalı ve toplumun tamamında kabulü için, gerekli şartları karşılamadığı halde yerleştirilen kadroların saf dışı bırakılması en kesin çözüm yolları olarak öne çıkıyor.   

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!