Türkiye’de medya HTŞ’nin Suriye’deki konumunu hala anlayamadı!

HTŞ’ye dair hazırlanan BM raporunu inceleyen Hürriyet yazarı Sedat Ergin oryantalistik bakış açısını gözler önüne sermiş.

HAKSÖZ HABER

Batı merkezli siyasi tahlil yapmak bir noktaya kadar anlaşılabilir bir şeydir. Netice olarak sizin dünya görüşünüz Batılı değerler üzerine kuruluysa bu da bir dünya görüşüdür ve fikirlerinizi dile getirme hakkınız vardır.

Türkiye’de gazetecilik yapan birçok insan da olayları Batıcı bir perspektiften ele alıyor. Ancak Batıcı olmak adaletten ve insaftan yoksun değerlendirmeler yapmak anlamına geliyorsa o zaman durup bazı şeyler üzerine uzun uzun düşünmek gerekiyor.

Hürriyet’ten Sedat Ergin,BM’ye göre, HTŞ İdlib’de akaryakıt ticaretinden para kazanıyor” isimli yazısında, başlıktan da anlaşılacağı üzerine ‘Amerika’yı yeniden keşfeden’ bir mantıkla olaya yaklaşıyor. Suriye’de yaşananları HTŞ’nin İdlib’teki varlığına indirgeyen ulusçu mantık oldukça sathi değerlendirmeler yapmaya da mahkum haliyle.

İdlib, Esed rejiminin katliamlarından kaçanlar için Suriye içinde sığınılabilecek tek liman olma hüviyetine sahip. İdlib ve çevresinde sulh ortamının sağlanması için burada faaliyet yürüten yapıların bir düzen inşa etmeleri gerekiyor. Bundan daha normal ne olabilir? İdlib çevresinde ise Suriye halkının bağrından çıkan HTŞ hakim. Bunu da bütün dünya biliyor. Bir şekilde isteyenin istediği yere çekebildiği ‘terör’ tanımı ile ilişkilendirilen HTŞ’nin hangi eylemi sebebiyle böyle bir iftiraya maruz kaldığını ise kimse bilmiyor!

Sedat Ergin ise BM raporunu incelediği yazısında sanki bütün bunlar bir sırmış gibi HTŞ’nin bölgedeki etkinliğini uzun uzun anlatmış. Sedat Bey, İdlib’i zaten HTŞ yönetiyor. İdlibliler gündelik yaşamlarına devam etmek için petrol bazlı ürünlere ihtiyaç duyuyorlar. Bir bölgeyi siyasi ve askeri olarak yöneten bir yapının, bugün hayatın olağan ihtiyaçlarından olan ‘akaryakıt’ dağıtımı ile ilgilenmesinden daha normal ne olabilir? 

HTŞ’nin ‘terör’ tanımı içerisine dahil edilmesinin temel sebebi ise herkesin malumun El-Kaide bağlantılı olduğu iddiası. Suriye’de El-Nusra adıyla faaliyet yürüten örgüt El-Kaide’nin Suriye koluydu. Bu örgüt kendisini fesh etti. Onun içinde de var olan bazı yapıların da bulunduğu HTŞ isimli bir başka örgüt oluştu zaman içinde. El-Kaide ise bu süreci olumlu karşılamadı ve Sedat Ergin’in de yazısında zikrettiği Hurras ed-Din isimli örgüt üzerinden Suriye’de örgütlenmeye başladı. Yani zaten El-Kaide’nin Suriye’de aktif olan bir grubu var. O halde HTŞ ile El-Kaide arasındaki bağlantıda ısrarcı olmak tutarlı da değil mantıklı da değil…

Sedat Ergin yazısının sonuç kısmında ise HTŞ’nin normalleşme göstergeleri taşıdığını söylemekle birlikte Suriye sınırında 'bugün sahaya, şeriat yasaları uygulayan, kendi “sözde hükümeti”ni çalıştıran, vergi toplayan, akaryakıt ticareti yapan, insani yardımların dağıtımına müdahale eden' bir örgütün hakim olduğunu belirterek HTŞ’nin varlığını yine marjinalize etme yoluna gidiyor.

Öncelikle Suriye hala en temel problem olan rejimin varlığını göz ardı ederek yapılan her değerlendirme adaletten ve insaftan yoksundur. Türkiye’nin Suriye Savaşı’nda kendisini dayandırdığı en meşru zemin HTŞ’nin de meşru zeminini oluşturmaktadır: Suriye halkı!

Olay ve olgulara hak, hukuk, özgürlük merkezli bak(a)mayanların ulusal çıkarlar saçmalığını bile gözetirken şuan ki Suriye gerçekliğinde uğraşmaları gereken son şey HTŞ’dir. HTŞ’nin, Suriye’de Türkiye karşıtı tek bir hamlesi olmadığı gibi aksine Türkiye’nin Suriye’deki varlığını destekleyen bir çizgide olduğu da unutulmamalıdır!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!