HAKSÖZ HABER
Borsa İstanbul’dan %10’luk bir hisse satın alan Katar’ın Türkiye’nin sıcak para ihtiyacını gidermek için önemli bir adım attığı söylenebilir. Ekonominin kötü yönetimi üstüne eklenen pandemi koşulları Türkiye ekonomisini zora soktu. Bu yönüyle Katar’ın attığı ticari adımın yansımalarını daha evvel haberleştirmiştik.
Peki, Katar’ın %10’luk hissesi medyada ve siyasette nasıl karşılandı? Muhalefetin çok sert bir dille yaklaştığı bu ticari anlaşma özellik CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından bir süredir kıyasıya eleştiriliyor. Yapılan ticari anlaşmanın ne anlama geldiğinden ziyade kiminle yapıldığına odaklanan Kılıçdaroğlu, daha önce de “Katar aşıklığı” dediği şeyi anlamadığını belirtmişti.
CHP dışında sol-Kemalist yayın organları tarafından da oldukça fazla eleştiriye maruz kalan hisse satışına gösterilen tepkinin tutarlılığı ise sorgulanmaya muhtaç. Aynı çevreler tarafından Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD)’nın, Borsa İstanbul’da 2015’te aldığı yüzde 10’luk pay, Katar’la yapılan hisse satışı sonrasındakine benzer tepkiler görmemişti. O halde zikredilen kesimler için hisse satışından ziyade hissenin kime satıldığı daha fazla önem arz ediyor denilebilir.
Türkiye toplumu yıllarca ‘Arap’ düşmanlığı empoze edilmiş bir toplum. Yeni kurulan rejimin dini hassasiyetleri geriletmek adına giriştiği bu düşmanca tavır belirli bir kesimde karşılık buldu. Araplıkla İslam arasında kurulan doğrusal ilişki ise rejimin kafa yapısı hakkında oldukça önemli bilgiler veriyor. Suriyeli mülteciler üzerinden yaşanan tartışmalar da bu meselenin bir yönüyle dışavurumunu barındırıyor.
Katar açısından çok fazla bir önemi olmayan bu ticari anlaşmanın Türkiye’nin kronik sorunlarını ortaya çıkartması ise oldukça ibret verici. Problemleriyle yüzleşmekten çekinen bir toplumun bir anlamda ‘zor zamanda yardıma gelenleri’ tartışıyor olması ise sağlıklı bir görüntü değil.