Türkiye’de herkesin ortak şikâyeti: Medya-siyaset ilişkisi

Sivas’ta AK Partili Belediye Meclis üyesinin sözleri medya ile siyaset arasındaki ilişkilerin oluşturduğu rahatsızlığı gözler önüne seriyor!

HAKSÖZ HABER

Türkiye’de medya ile siyasetin her zaman problemli bir ilişkisi oldu. Cumhuriyet ile birlikte oluşturulan basın yayın organları doğrudan yeni kurulan sistemin propaganda araçları olarak iş görmeye başladılar. Bunlardan en meşhuru isminden de anlaşılacağı üzere Cumhuriyet gazetesidir.

Siyasi iktidarların oturdukları makam medyanın değişmez patronu olan hakim ideoloji düşünüldüğünde işlevsiz hale geldi. Bunun en büyük göstergesi 28 Şubat’tır. Dönemin siyasi iktidarı askerin tehditleri ve medyanın oluşturduğu atmosfer sayesinde devrildi.

Bu kirli ilişkiler AK Parti iktidarının ilk yıllarında da devam etti. AK Parti karşıtlığıyla hareket eden ana akım medya söylenmedik yalan bırakmadı. Ancak iş bir zaman sonra değişmeye başladı. AK Parti iktidarının algı operasyonlarıyla sona erdirilememesi malum medya sisteminin AK Parti ile bütünleşmesi ile farklı bir boyuta taşındı.

28 Şubat medyasının amiral gemisi olan Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök’ün sahipleri değişmiş olmasına rağmen hala aynı gazetede yazıyor olmasını başka nasıl izah edebiliriz!

Bir de hükümete yakın medya içinde "pelikan" olarak isimlendirilen bir oluşum var ki her türlü yalan ve dezenformasyonu üretmekte zerre beis görmeyen bir medya yapılanması olarak tarihe geçti bile. Hulasası medya algısının mağduru olan AK Parti de medya ile ilişkilerini iyi yönetemedi ve geçmiştekine benzer sorunlu bir medya organizasyonu ortaya çıktı.

Bu durum artık öyle bir hal aldı ki AK Parti içinden insanlar bile itirazlarını dile getirmek durumunda kalıyorlar. Sorunun sadece AK Parti ile sınırlı olmadığını ayrıca belirtmeye gerek görmüyoruz. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren aldığımız süreç kısa da olsa bir özet niteliğinde. AK Parti belki bu noktada bir farklılık oluşturma ihtimali taşıyordu ancak şuan içinde bulunduğumuz durum ne yazık ki pek iç açıcı değil!

AK Parti Sivas Belediye Meclis Üyesi Hatice Kurt aynı zamanda Sivas’ta yerel bir televizyon kanalının sahibi. Hatice Kurt medya-siyaset ilişkileri hakkında şu önemli tespitleri yapıyor: “Kişilerin söyledikleri kişileri bağlar! Milletin konuşmasıyla, kanalı sorumlu tutanlara yazık! Basın olarak işimizi yapamaz hale geldik. Siyasal baskılar, tehditler, daha neler, neler? Basın özgürlüğü var! Son günlerde birçok basın mensubunun sıkıntısı bu. Yeter artık. Basını özgür bırakın, basın işini yapsın! Verilecek cevabınız varsa da ben hiçbir zaman kanalımda kimseye ambargo uygulamadım. Çıkın cevap hakkınızı kullanın. Tekrar söylüyorum kanala çıkıp kim ne diyorsa, onları bağlar söyledikleri! Kanalımı ya da beni değil!

Benim bu ifadelerim, tek bir parti için değil hepsi için geçerli. Bütün partilere söylüyoruz; bırakın biz işimizi yapalım. Lütfen işimize karışmayın. Hakaret ve iftira olmadığı sürece bizim kanalımıza bütün herkes çıkabilir.”

Hem medyanın hem siyasetin içinde olan ve iktidar partisinin üyesi olan Hatice Kurt’un şikayet ettiği husus aslında Türkiye’nin en büyük problemlerinden birisi. Siyasiler medyayı kontrol aracı olarak gördükleri sürece medya üzerindeki kontrollerini de çekmeyecekler. Durum böyle olunca medyanın aktardıklarından ziyade aktarmadıkları daha önemli hale geliyor!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!