Ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyelilerden bazıları, bulundukları kentlerde kendi işini kurarak hem geçimlerini sağlıyor hem de vatandaşlarına istihdam imkanı sunuyor.
Suriye'de süren savaş nedeniyle İstanbul'a gelen ve Fatih'te Alibaba Restaurant'ı açan 57 yaşındaki Adnan Omeri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkesinde savaşın başlamasının ardından önce Suudi Arabistan'a, daha sonra da Lübnan'a gittiğini belirterek, bu ülkelerden memnun kalmadığı için 2013'te Türkiye'ye geldiğini söyledi.
Suriye'de 13 şubeden oluşan lokantalar zinciriyle 3 milyon dolar nakit parası olduğunu, ülkedeki savaşta işini ve parasını kaybettiğini anlatan Omeri, "İstanbul'a bin dolarla geldim. Üç oğlum, bir kızım var. Oğullarım Suriye'de rejime karşı savaşıyor. Eşim kadın doğum uzmanı ve kaçırmak istediler. Kızım iç mimar, nişanlısı İsveç'te o da gidecek" dedi.
Beşşar Esed'in, ülkede kendisi gibi zengin insanlara, "Ya bizimle olacaksınız ya da burayı terk edeceksiniz" dediğini aktaran Omeri, şöyle konuştu:
"Onunla olmadığımız için buraya geldik. Suriye'de durumumuz iyiyken Ortadoğu ülkelerinden gelen insanlar Suriye'yi bir gelecek olarak görüyordu. Şu anda ise Suriyeliler her tarafa dağılmışlar ve Türkiye dışında kimse onlara sahip çıkmıyor.
"En az 500 bin Suriyeli kendi ayakları üzerinde duruyor"
Buraya bin dolarla geldiğimde eşimin ve kızımın parmaklarında elmas yüzükleri vardı, onları sattık, bu dükkanı açtık. Şu anda zor şartlar altında kurduğum bu iş yeri sayesinde geçimimi sağlıyorum. Evimin, iş yerimin kirasını, aracımın giderlerini ve bütün faturalarımı ödeyebiliyorum. Çok memnunum. Dışarıya masa koyduğumuz için üç kez ceza aldım ama bundan rahatsız olmuyorum. Kanunun gereği yapılıyor. Beşşar Esed ve onun rejimi olduğu sürece gidemem, gitmem. Hem Türk hem Arap müşterilerimiz var. Özellikle Türk müşterilere daha fazla saygı gösteriyoruz. Fiyatlarımız uygun olduğu için müşterilerimiz bizi tercih ediyor."
Omeri, Türkiye'deki 2 milyon Suriyelinin en az 500 bininin kendi ayakları üzerinde durabildiğini ve iş yapan nitelikte olduğunu söyledi.
Adnan Omeri, bu insanların açtığı iş yerlerinde diğer Suriyelileri çalıştırdığını kaydederek, "İmkanlarımız ve paramız olsaydı daha büyük işletmelerde daha fazla insan çalıştıracak lokantalar açardık. İşsiz diğer muhacirler için de daha fazla kapı açardık. Burada 5'i Suriyeli, 2'si Türk 7 kişi çalışıyor" diye konuştu.
"Bütün Suriyeliler dilenci değil"
Fatih Alhayr Lokantası'nın işletmecisi 60 yaşındaki Münver Tomok da savaş nedeniyle 2,5 yıl önce Türkiye'ye geldiğini, İstanbul'da kendi iş yerini açtığını anlattı.
Suriye'de lokantası olmadığını, buraya geldikten sonra Türkiye'nin kendilerine çok yardım ettiğini vurgulayan Tomok, "Hızlı bir şekilde lokantayı açtık, bir problem yok. Komşularımız yardımcı oldu. Bütün Suriyeliler dilenmeye gelmedi veya dilenci değildir. Suriyeliler zenginler ve akrabalarına yardım ettiler. Lokantada 25 kişi çalışıyor. Bunların 3'ü Türk, diğerleri Suriyeli. İşlerimiz iyi, sıkıntımız yok. Savaş biterse ben Suriye'ye dönmeyi düşünüyorum ama lokanta burada kalacak" ifadelerini kullandı.
Fatih'te bir arkadaşıyla açtığı dükkanda kuaförlük yapan 30 yaşındaki Yusuf Mağruf da bir sene önce İstanbul'a geldiğini, 6 ay önce de kendi işini kurduğunu ifade ederek, her kesimden müşterisi bulunduğunu bildirdi.
İstanbul'da yaşamaya alıştığını belirten Mağruf, "Suriye'de her şey bozulmuş, o yüzden burada yaşamaya karar verdim. Memnunuz. Suriye'deki gibi burada da rahat yaşıyoruz. Herkes İstanbul'dan memnundur. Türkiye'ye gelen bütün Suriyeliler dilencilik yapmıyor" dedi.