Türkiye, Ukrayna Savaşında Rusya ve Çin'le aynı blokta mı?

Sabah gazetesinden Bercan Tutar'ın Ukrayna'da yaşananlara dair kaleme aldığı yazı Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimine dair medyadaki çarpık bakış açısının bir özeti niteliğinde.

HAKSÖZ HABER

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimine dair medyada yazılıp çizilenler oldukça ilginç bir vasata sahip. Eğer Sabah yazarı Bercan Tutar'a kulak verecek olursak Türkiye, Ukrayna savaşının başından bu yana Rusya ve Çin'le blok halinde "tek kutuplu küresel statüko"ya karşı "çok kutuplu yeni bir dünya savunucusu blok" adına savaş veriyormuş. İddia çok büyük ve olabildiğince keskin hükümler içeriyor. Fakat "küçük" bir sorun var: Tutar’ın yazısı Türkiye'nin izlediği siyasetle uyuşmayan hatta sahadaki gerçeklerle tam tersi söylemler içeren kimi kehanetler ve propagandif söylemlerle örülmüş durumda.  

Bölgesel ve küresel sorunlara Amerika-Avrupa perspektifinden bakmak ne derece büyük sıkıntılar doğuruyorsa Batı'ya tepki göstermek adına Rusya-Çin merkezli yorumlar getirmek de o derece büyük sıkıntılar doğuruyor. Rusya'nın "özel operasyon" evresinden "savaş" evresine geçildiğini kabullenip seferberlik ilan ettiği günün ertesinde Putin'in stratejik dehasına ve tartışmasız kazanımları başlığı açmak tuhaf olmaktan öteye bazı durumlara işaret ediyor. Üstelik seferberlik ilanıyla birlikte havaalanlarına doluşup fahiş fiyatlarla tek yönlü biletler alıp kapağı İstanbul'a, Antalya'ya, İzmir'e, Erivan'a atmaya çalışan on binlerce insana ait görüntülerle eş zamanlı olarak yazılıyordu bu derin analizler.


Rusya ordusunun ağır kayıplar vererek geri çekildiğini görmezden gelip Donetks ve Luhanks gibi gölgelerde referanduma gitme kararıyla bütün gelişmeleri kontrol altında tuttuğunu iddia etmek pek “tutar”lı değil. Bunun yanında seferberlik ilanıyla Batı'yı tamamen teslim alıncaya kadar Rusya'nın durmayacağı gibi epeyce zorlama yorumlarla yapılan iş analitik düşünme kategorisini biraz zorluyor sanki. Evet Amerika ve Avrupa'da enflasyon, işsizlik büyüyor. Özellikle Avrupa yaklaşan kış dönemini kara kara düşünüyor, enerji darboğazını nasıl aşacağına dair adeta çırpınıyor. İyi ama Rusya cephesi ordusu, siyaseti, ekonomisi, toplumuyla çok mu rahat? Rusya'nın zaaflarına, kayıplarına, siyasal ve toplumsal manada iç çelişki ve çatışmalarına dikkat çekmeden parça doğrularla "Batı cephede de ekonomide de tükendi, Rusya zafere koşuyor" mealinde yazılar kaleme almak toplum aydınlatmak, ülke ve bölgenin geleceğine projeksiyon tutmak sayılmaz herhalde. Neyse biz sözü fazla uzatmadan okurlarımızı Bercan Tutar'ın yazısıyla başbaşa bırakalım...


Bercan Tutar / Sabah

Ukrayna Savaşı’nda yeni aşama

Rusya'nın 24 Şubat'ta başlattığı askeri operasyon, Ukrayna ve Rusya arasında bir çatışmadan ziyade ABD liderliğindeki Atlantik'in temsil ettiği 'tek kutuplu küresel statüko' ile Rusya, Çin ve Türkiye'nin liderliğini yaptığı 'çok kutuplu yeni bir dünya savunucusu blok' arasında amansız bir savaşa işaret ediyor.
Nitekim Rus lider Vladimir Putin'in sık sık 'bu savaşın bir medeniyetler mücadelesi' olduğunu dile getirmesi boşuna değil. Son olarak Savunma Bakanı Sergey Şoygu da önceki gün Rusya'nın sadece Ukrayna'yla değil, kolektif Batı'yla savaştığını vurguladı. Bu açıklamalar savaşın mahiyetini, sebep ve hedeflerini göstermesi açısından önemli. .
İşte bu yüzden Rusya, Kırım'ı ilhak ettiği 18 Mart 2014'ten bu yana bu büyük savaşa hazırlanıyordu. Kremlin, oldukça kapsamlı bir şekilde planlar yapıp her tür senaryoyu hesap ederek strateji geliştirdi.
Dolayısıyla Ukrayna Savaşı'nın ilk aşamalarında başkent Kiev ve Harkov'a saldıran Rus ordusu sonra taktik değiştirdi. Rus yanlılarının yaşadığı Donetsk ve Luhansk bölgeleriyle Kırım'a kara bağlantısının kilit noktaları konumundaki Herson, Mariupol ve Melitopol ile Zaporijya nükleer santralinin bulunduğu kentlere yöneldi.

***

Rusya'nın yeni stratejisi elde ettiği askeri başarıları siyasi meşruiyete dönüştürmeye dayanıyor. Bu nedenle Ukrayna'nın Donetsk ve Luhansk kentleri (Donbas bölgesi) ile Zaporijya ve Herson'da 23-27 Eylül tarihlerinde yapılacak referandum ile bu bölgeler ya Rusya'ya bağlanacak ya da bağımsızlık ilan edecek. Referandum kararından sonra bir kritik açıklama da Putin'den geldi. Savaşın 210'uncu gününde (dün) halka seslenen Rus lider 300 bin askeri kapsayan seferberlik ilan etti.
Bu kritik adımlar, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı Batı tamamen teslim olana kadar bitirmeyeceğine işaret ediyor. Çünkü referandum ile seferberlik kararı, Rusya'nın bu savaşı olabildiğince uzatacağını, her tür imkânını seferber edeceğini ve gerekirse nükleer silah bile kullanacağını gösteriyor
Zira savaşın uzaması demek, enerji kriziyle boğuşan Avrupa'nın ekonomik ve siyasi direncinin tuzla buz olması demektir. Daha şimdiden halklar isyan etmeye başladı. Böyle giderse Avrupa'daki siyasi bölünme daha da artacak.

***

Önümüzdeki süreçte Rusya'ya yaptırımlara karşı çıkan Macaristan'a yeni ülkeler katılabilir. Nitekim İtalya'da 25 Eylül ve Bulgaristan'da da 2 Ekim'de yapılacak seçimlerde Rusya ile barışı ve uzlaşmayı seçen partiler anketlerde favori görünüyor
Dolayısıyla enerji krizi Avrupalı halkların karakışta sadece soğukta kalmasıyla sınırlı bir trajedi değil. Zincirleme şekilde daha büyük kaosları da tetikleyecek. Daha şimdiden fabrikalar kapanmaya başladı. Avrupa kıtasında işsizlik çığ gibi büyüyor.
Örneğin, İngiltere'de imalat sektöründeki üretim enerji krizi nedeniyle yüzde 70 azaldı. Almanya ve Fransa başta olmak üzere diğer ülkeleri de benzer bir son bekliyor.
Bu da endüstriyel üretimin düşmesi, ekonomik gerileme ve kolektif toplumsal yoksulluk anlamına geliyor. Enerji kıtlığının tetiklediği bu krizin sadece burada duracağını sanmak safdillik olur.
Bu ekonomik kriz ister istemez siyasi başkaldırılara, Ukrayna'da savaş isteyen ABD ve İngiltere yanlısı hükümetlerin devrilmesine ve Rusya ile anlaşmaya hazır yeni kadroların iktidara gelmesine yol açacaktır.
İşte Ukrayna Savaşı'nda yeni bir aşamaya işaret eden referandum kararı ile seferberlik ilanı her açıdan Rus lider Putin'in ABD yanlısı Avrupalı hükümetlerin idam fermanını imzalaması anlamına geliyor.
Savaştaki bu yeni aşamanın özellikle Türkiye ve Çin gibi ülkeler için ne tür jeopolitik imkânlara gebe olduğu ise diğer yazıya.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!