Türkiye Siyasetinde Rakiplerini ‘Terör Örgütü’ ile İrtibatlandırma Geleneği

Yıldıray Oğur, AK Parti liderliğindeki ‘Cumhur İttifakı’nın rakibi ‘Millet İttifakı’na yönelik söylemlerini eleştirdiği yazısında, siyasi rakiplerini ‘terör’, ‘ihanet’ vb. sıfatlarla nitelemenin olumsuzluklarına dikkat çekiyor.

Yıldıray Oğur’un Karar’daki köşesinde yayımlanan konuyla alakalı yazısını (04 Mart 2019) ilginize sunuyoruz:

Belki de Sıra Sizde

17 milyon 13 bin 340.  Bu rakam, 24 Haziran 2018 seçimlerinde Millet İttifakı’nın aldığı oy sayısı.

Ama 31 Mart 2019 yerel seçimlerine doğru giderken öğrendik ki meğer bu ittifak aslında Zillet ya da İllet İttifakı imiş ve  özellikleri de şöyleymiş:

"Kandil'in ve Pensilvanya'nın güdümündedir. Yalan, iftira, hakaret, inkar dillerinden düşmez. Mazluma hoyrat, zalime müşfiktir. Kirli ilişkiler bitene, çıkarlar çatışıncaya kadardır. Amacı terör örgütlerinin uzantılarını belediye meclislerine ve bürokrasisine taşımaktır."

Elinde emniyet ve istihbarat imkanları olan devleti yönetenlerin  herhalde bir bildiği vardır. Böyle bir ittifaka hala izin veriyor olmaları da ancak suçüstü yapmak için olabilir.

Yani Cumhur İttifakı’na göre bundan bir yıl önce 17 Milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı PKK ve FETÖ’nün yönettiği bir ittifaka oy verdi.Ve daha da vahimi muhtemelen bu seçimde de bir o kadarı daha aynı ittifakın adaylarına oy vermeye hazırlanıyor.

Birincisinde “bilmiyordum” denebilir  ama bu kadar uyarıdan sonra ikinci defa böyle bir ittifaka bu 17 milyon insan eğer tekrar oy verirse devlet herhalde gereğini yapar.

Ama böyle bir durumda son seçimlerde oyunu Cumhur İttifakı’na vermiş 26 milyon 900 bin 96 kişi de muhtemelen kendisini çok rahat hissetmeyecektir.

Ya farkında olmadan son 15 yıldır yapılan seçimlerden birinde PKK, FETÖ ya da dış güçlerin güdümünde olan bir partiye, adaya ya da ittifaka oy vermişlerse?

Ya bir gün iktidarlar veya ittifaklar değişip, devlet bunu da ortaya çıkarırsa?

Tedirgin olacakların başında 22 temmuz 2007 genel seçimlerinde AK Parti’ye oyunu vermiş 16 milyon 327 bin 291 kişi gelecektir.

Çünkü o seçim öncesi terör saldırılarına rağmen Kuzey Irak’a operasyon yapmayan hükümeti, MHP Lideri Bahçeli “PKK ve Barzani ile işbirliğiyle suçlamıştı. Yani MHP liderine göre o seçimlerde 16 milyon insan “Barzani ile nişanlanan, İmralı’daki ile söz kesen seçim sonrasında hainlerle anlaşılıyor ki nikah kıyacak Başbakan’a” oy vermişlerdi.

Cumhurbaşkanlığı seçimini 27 Nisan muhtırası, 367 kararı, Cumhuriyet Mitingleri ile krize çeviren laik güçlerin ideologlarından İlhan Selçuk’a göre ise bu 16 milyonun oy verdiği “gayri milli, ümmetçi, takiyyeci AKP”nin seçimlerdeki müttefikleri şunlardı: “ABD, İslamcı Arap sermayesi, AB, Kıbrıs Rumları, Yunanistan, Ermenistan, Talabani, Barzani, PKK ve bunların diasporalarıyla birlikte oluşan geniş bir çevre”

2010 referandumunda da ülke Evet ve Hayır diye iki cepheye bölündü.

Başbakan Erdoğan’a göre Hayır cephesinde “CHP var, MHP var, BDP var, TKP var, İP var, çeteler var, illegal örgütler var”dı.

MHP lideri Bahçeli’ye göre ise  “Referandumun evetçileri İmralı, Barzani, Hoca Efendi ile ABD”ydi.

Bahçeli’ye göre referandumda “Evet” oyu vermiş 21 milyon 691 bin 446 vatandaş aynı zamanda “Milletimize karşı ağır hakaretleri yapan Peşmerge Reislerine, terörist elebaşlarına, eli kanlı İmralı Canisi ile ilişkilere destek vermiş, Ermeni komitacıların, Brüksel Komiserlerinin, Erivan, Erbil, ve Vaşington lobilerinin aşağılamalarını sineye çekmiş”ti.

2011 seçimlerinde de meydanlarda liderler yine karşı cephelerde kimlerin kimlerle yanyana olduğunun listelerini vermeye devam ettiler.

Başbakan Erdoğan’a göre cepheler şöyleydi: “Kim var bu tezgahın içinde? CHP, MHP, BDP var. Başka kim var? İllegal örgütler var, emekli siyasetçiler, komplocu iş adamları var. Başka kim var? O malum medya kuruluşları, o malum yazarlar. Bitmedi. Bazı malum uluslararası yayın kuruluşları var. Ama bu tezgahın karşısında AK Parti var, millet var. Bu oyunu millet bozacak.”

Başbakan’a göre, örneğin Elazığ’da BDP, MHP’ye oy verme kararı almıştı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye göre ise esas ittifak AKP ile BDP arasındaydı. “12 Haziran sonrası kurulacak işbirliği ve yeni anayasa yapımı için diyalog süreci şimdiden pazarlıklara konu olmuş”, “İmralı canisi” bu yüzden “15 Haziran’a gönderme yapmıştı.” Bahçeli’ye göre “Recep Tayyip Erdoğan BOP eş başkanlığıyla taşeron olarak kullanılmaktaydı, “PKK açılımı  AKP’nin eline tutuşturulmuş ve içeriği Okyanus ötesinde doldurulmuş bir bölünme reçetesi”ydi. 

Bu ittifakın karşısında ise “Okyanus ötesi fetva makamlarının ve içeride ki uzantılarının da tahrik ve provokasyonlarının menzilinde”ndeki MHP vardı.

2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de cepheler birbirini listeye eklenen Pensilvanya ve yine PKK ile ittifak içinde olmakla suçladılar.

Cumhurbaşkanlığına aday olan Başbakan Erdoğan’a göre CHP ve MHP’nin Çatı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu “Pensilvanya’nın adayı”ydı: “CHP, MHP, Pensilvanya ihanet şebekesi. Vagon gibi CHP’nin peşine takıldılar gidiyorlar. Kendi adayları, iradeleri yok... CHP, MHP, Pensilvanya. O zaman düzmece mahkemeler kurdular, yargılayıp idam ettiler. Biliyor musunuz Gezi olaylarında da aynı şeyi yapacaklardı. 17 Aralık’ta, 25 Aralık’ta aynı şeyi yapacaklardı”

Bahçeli’ye göre ise “Aday Erdoğan, Öcalan, Anglo-Sakson komplo, Barzani ve Netanyahu Tarihi Şark Meselesi Ligi'nin Kürdistan sahasında ter akıtan beş oyuncusu”ydu.

Ve şiddetin dozunun arttığı 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleri.

Hükümete yakın gazeteler AK Parti karşısındaki, MHP’nin de içinde yer aldığı cepheye bir ad takmıştı: “Yeni Haçlı İttifakı”: “İçerideki işbirlikçileri Paralel Yapı, PKK, DHKP-C, Doğan Medyası ve bunların esir aldığı siyasi partilerle kolkola giren Haçlı ittifakı, medyasını da kullanarak her gün Türkiye’ye bıkmadan usanmadan saldırıyor.”

Seçimden bir gün önce hükümete yakın üç gazete “Haçlı İttifakı” başlıklarıyla çıktı.

AK Parti sözcülerine göre “CHP ve MHP Pensilvanya’nın ceketinin cebine girmiş”,  “MHP ile HDP aynı safta” buluşmuştu. Cumhurbaşkanı 7 Haziran seçimlerinde toplam 26 milyon kişinin oy verdiği muhalefet bloğunu seçimden önce şöyle tarif etmişti:

“Diğerlerinin nasıl bir blok oluşturduklarını görüyorsunuz. Eski Türkiye'nin tüm aktörleri şu anda tek bir safta bir araya gelmiş durumdalar. Eski Türkiye'nin partileri CHP, MHP ve irili ufaklı statüko partileri ittifak ettiler. Eski Türkiye'nin medyası tam da beklendiği gibi bu ittifakta saf tuttular. Eski Türkiye'nin faiz lobisi, iş çevreleri bu safta yerlerini aldılar. İhanet şebekesi Pensilvanya akıl hocaları oldu. Bu şer ittifakının Türkiye'de başarılı olma imkanı yoktur.”

MHP Lideri Bahçeli’nin 1 Kasım seçimlerinde 23 milyon 600 bin kişinin oy verdiği AK Parti tarifi ise şöyleydi:

“Pkk konuşur, AKP yapar. İmralı canisi konuşur, AKP yapar. BOP konuşur, AKP yapar. Müslüman katilleri konuşur, AKP yapar. Türk düşmanları konuşur, AKP özene özene yapar... Erdoğan sen Esad’ın kirli bir kopyası, Pensilvanya’nın eski sevdalısı, Washington’un daimi tutsağı, Kandil’in tavizsiz havarisi, Ermeni hısmı, Türklüğün yaşayan düşmanısın.”

Sonrası malum.

Özetle son 15 yılda yapılan seçimlerin muhakkak birinde sizin de terör örgütlerinin desteklediği, içinde yer aldığı, dış güçlerin arkasında olduğu bir partiye, adaya ve ya ittifaka oy vermiş olma ihtimaliniz hayli yüksek.

Ya da bu seçimlerde belki de sıra sizde...

Yine de her seçimden sonra bu büyük günahın unutulup, herkese af çıktığını düşünüp rahatlayabiliriz.

Tabii ki isteyenler her seçim öncesi karanlık ormanlardan çıkıp gelen bu korkutucu hikayelere inanmakta özgür...

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!