Türkiye, Rusya ve Esed’in Lejyoneri mi Olsun?

İdlib’te işgalci devletlere yönelik protestoları “radikal İslamcı terör örgütlerinin provokasyonu” diye Türkiye kamuoyuna lanse eden muhafazakâr gazeteler varken Sputnik Türkçe servisini derhal kapatsalar yeridir.

HAKSÖZ HABER

Bugün Türkiye Gazetesi’nde Selçuk Bökeğ imzasıyla kaleme alınan bir haber-analizin başlığı şöyle: “Ortak devriyeye HTŞ provokasyonu”. Acaba neymiş bu HTŞ provokasyonu? Merak edip haberi sizin için inceledik ve kısaca değerlendirdik.

27 Şubat’ta İdlib’te Rusya-Esed işbirliğiyle 33 askerin katledilmesine müteakiben Türkiye’nin hızlı ve etkin bir biçimde başlatılan Barış Kalkanı operasyonu 5 Mart’ta Moskova’da imzalanan bir mutabakatla sona erdirilmişti. Moskova’da varılan mutabakatın neticelerinden biri de M4 karayolu üzerinde Türkiye ve Rusya’nın ortak askeri devriyeler atmasıydı. 15 Mart’ta ilk devriye seferi için Türkiye-Rusya birlikleri M4 karayoluna çıktıkları vakit (ki o gün Suriye devriminin de 10. Yıl dönümüydü) İdlib halkı Rusya ve Esed rejimine karşı geniş katılımlı bir protesto düzenledi.

İşgalciyi Protesto Neden Provokasyon Olsun?

Rusya ve Esed rejiminin tehcir ve katliam politikalarını slogan ve pankartlar eşliğinde protesto eden İdlib halkı ateşe verdiği lastikler, yola yığdığı toprakla devriye faaliyetlerini engelledi. Hatta bir ara İdlib sakinleri zırhlı araçların üzerine bile çıktı.

Bir halkın işgalci bir orduyu, katliamcı bir rejimi protesto etmesinden daha doğal hangi hakkı, daha öncelikli hangi ödevi olur ki? Suriye halkının Rusya’nın işgalci ve katil askerlerine selam durmaları mı bekleniyordu? Kimyasal Esed’e şükran duyup sadakat bildirmeleri mi isteniyordu? Neden Türkiye askeri protesto edilmiyor da Rusya ve Esed askerleri lanetleniyor? Bu soruyu sormayı akıl edememek, bu basit kıyasa başvuracak vicdandan yoksun olmak klinik bir vakadır esasen.

Gelin görün ki; Türkiye Gazetesi ve muhabiri Selçuk Bökeğ bu en doğal, en fıtri ve şiddet dışı protestoyu bile “HTŞ provokasyonu” gibi iz’an ve mizandan nasipsiz bir ithamla okurlarına ulaştırmaya kalkışıyor. Hiçbir bilgi ve şahide dayanmadan “HTŞ’yle bağlantılı gruplar halkı zorla sokağa döktü” gibi bir kurguyla adeta Sputnik Türkçe servisinin eksik bıraktığı alanı tamamlamaya girişiyor. “İdlip’teki direnç de tamamen kırılsın da Suriye’nin tamamına ipotek koymak bakımından Rusya’nın önünde hiç bir engel kalmasın” gibi ahlak ve hukuk dışı bir temenni seziliyor haberde.

İşgalci Dost, Direnişçi Düşman Olur mu?

Hayrola Rusya askerleri İdlib’te devriye atamadı diye çok mu üzülüp gerildiniz? Nasıl olur da “HTŞ terör örgütleri listesinden çıkarılırmış” üstelik “zamanlama da çok manidarmış!” Bir sürü ipe sapa gelmez iddia.

Türkiye’nin sadece 2020 Şubat ayı içerisinde öldürülen 48 askerini kim katletti? Rusya ve Esed rejimi mi yoksa Heyetü Tahrir-i Şam mı?

HTŞ veya Mücahit gruplar Türkiye’ye yönelik ne zaman ve nerede bir terör eylemi ya da askeri saldırı tertipledi? Türkiyeli veya Suriyeli demeden Rusya sistematik olarak Müslümanları katlediyor ama daima “dost devlet” muamelesi görüyor. Lakin HTŞ veya diğer direniş grupları sahada Türkiye’yle ortak kader anlayışıyla beraber hareket ederken “terör örgütü” ilan edilecek öyle mi?

Neden Rusya Hesabına Savaşalım?

Dehşet verici vahamet sadece bu akıl, ahlak ve hukuk dışı zillet verici tanımlarda değil ne yazık ki. Daha ilerisi Rusya’nın M4 üzerindeki askeri devriyelerini protesto edip engelleyen İdlib halkını cezalandırmak üzere “Türkiye’nin terörist olarak tanımlanan HTŞ’ye askeri operasyon yapacağını” ilan ve teşvik etmek gibi kendini inkâr ve intihar anlamına gelen hükümler irad ediliyor.

Türkiye, bizim bilemediğimiz bir takım sebepler ve hedefler doğrultusunda Rusya ve Esed rejimin namına savaşan lejyoner birliği mi oldu acaba? Amerika ve İsrail’in lejyoneri olmayı reddeden bir Türkiye hangi amaç ve gerekçelerle Rusya ve Esed rejiminin lejyoneri olmaya doğru iteklenip teşvik ediliyor? Tuhaflıklardan biri de şu ki; Amerika’nın tamamen pragmatik hesaplarla HTŞ’nin terör örgütleri kategorisinden çıkarılıp çıkarılmaması yönündeki konjonktürel tartışması bile Rusya’nın işgal ve katliam politikalarını meşrulaştırmak üzere kullanılıyor. Amerika ve Rusya’nın bir örgütü terör örgütü kategorisine sokması veya sokmaması ne zamandan beri ölçümüz oldu?

SETA’nın Müjde Gibi Yol Haritası

Peki, günlük bir gazetede çıkan eksik-fazla, doğru-yanlış haber yorumu bir kenara bırakıp SETA’nın hazırladığı ve Ömer Özkızılcık imzalı “İdlib’te Ateşkes Sonrası Yol Haritası” başlıklı analizde de (Mart 2020-Sayı 314) benzer vurgu ve çözüm önerilerini görürsek ne yapmalıyız?

Türkiye’nin siyasi ve askeri diplomatik çözümleri üzerine kaleme alınan SETA raporunda “Rusya’nın rejimi desteklemesi ve İdlib’teki ateşkesi bozmasını engellemek adına İdlib bölgesindeki radikal unsurların Türkiye ve muhalif unsurlar tarafından temizlenmesi gerekmektedir.” Evet, maalesef çok iyi eğitimli, tecrübe ve ufuk sahibi strateji uzmanlarımız tarafından çizilen “yol haritası” İdlib’teki radikal unsurlara karşı bir askeri harekât yürütmeyi tek çözüm olarak öneriyor. Rusya, İran ve Esed rejimin 10 yıl boyunca en barbarca yöntemlerle İdlib’e sıkıştırdığı direniş gruplarının hakkından gelmek üzere Türkiye’nin rol üstlenmesini “tavsiye” etmek için çok derin bir stratejik akla, çok engin bir basiret ve ferasete ihtiyaç olduğu gösteriyor bu “yol haritası”.

Rusya ve İran’da Esed rejimi de baş göz üstü eder böyle güzel yol haritalarını. İdlib’te işgalci devletlere yönelik protestoları “radikal İslamcı terör örgütlerinin provokasyonu” diye Türkiye kamuoyuna lanse eden muhafazakâr gazeteler varken Sputnik Türkçe servisini derhal kapatsalar yeridir. Bu tür haberler, bu nevi analizler yüz kızartıcı ve utanç verici nitelikleriyle inşallah siyaset ve toplum için hiçbir zaman kılavuz niteliğinde bir değere haiz olamazlar. Çünkü adalet ve merhamet duygularını çiğnemenin en ağır bedelini bütün toplum olarak ödemek durumunda kalırız, hem bu dünyada hem de ahirette.

Yorum Analiz Haberleri

“Esed’in düşüşüyle Rusya 'süper güç' olmaktan çıktı”
Döktüğün kan yetmedi mi hala utanmadan konuşabiliyorsun?
"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango