Türkiye-Irak sınırına, daha doğrusu Türkiye ile Kuzey Irak arasına yüzlerce kilometre uzunluğunda duvar örülecek, Türkiye Kuzey Irak kaynaklı olarak algıladığı güvenlik tehdidini duvarla engellemeyi deneyecek desek her halde şaşkınlıkla karşılanır. O zaman, şaşkınlığı gidermek için bazı bilgiler aktaralım.
Birkaç haftadır İran ordusu Kuzey Irak'ı yoğun olarak bombalıyor. PKK'nın İran uzantısı PJAK mevzilerini vuruyor. Çatışmalar yaşanıyor, sınır köyleri boşaltılıyor. Bağdat ve K. Irak'lı kaynaklara göre, İran saldırılarına paralel biçimde Türkiye de Kuzey Irak'ın bazı bölgelerini bombalıyor. Türkiye ile ilgili iddialar o kadar ileri gitti ki, K. Irak yönetimi Türkiye'nin kimyasal silah kullandığını iddia etti. Aynı iddia DTP temsilcileri tarafından da dile getirildi. Hem iddiayı gündeme getirenler, hem de bu ağır iddia hakkında soruşturma başlatıldı. ABD Başkanı George Bush'un gizlice Bağdat'a gidişinde, Bağdat yönetimi ve Kürt siyasi temsilciler Türkiye'yi ve İran'ı Bush'a şikayet etti.
Bölgedeki güvenlik karmaşası ve askeri operasyonlara ilişkin en son iddia İran'ın K. Irak'la arasındaki sınır bölgesine duvar örme kararı alması oldu. PJAK sızmalarını önlemek, sınır güvenliğini sağlamak için Hacıumran bölgesindeki sınıra 5 metre yüksekliğinde, 2.5 metre genişliğinde dört kilometrelik duvar örülecekmiş ve çalışmalar başlatılmış. K. Irak otoriteleri, duvar inşasının ve duvarla birlikte oluşturulacak tampon bölge uygulamasının engellenmesini istiyor.
İran'dan sonra Türkiye'nin “duvar projesi” uygulamaya geçer mi? Bu mümkün. Çünkü Türkiye'nin üzerinde çalıştığı proje, öyle dört kilometrelik bir şey değil. Çok daha büyük, pahalı, kapsamlı bir proje. Şöyle:
Uzunluğu 470 kilometre. Kara Kuvvetleri ile Hava Kuvvetleri'nin ortak çalışması. Öneri Hava Kuvvetleri'nden gelmiş. Bütün sınır boylu boyunca bildiğimiz anlamda duvardan oluşmayacak. Duvar yapılamayan yerlere elektronik ve termal duvar kurulacak. Bütün duvar boyunca normal ve ultraviole kameralar yerleştirilecek. Sıkı bir denetim başlayacak. Deneme panelleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Ankara'daki lojistik dairesinde üretiliyor ve denemeler yapıldı. Hava Kuvvetleri'nin uçak hangarları için ürettiği sağlam bloklar şimdi Türkiye-Kuzey Irak sınırı için hazırlanıyor. Projenin toplam maliyetinin 2.3 milyar dolar olduğu belirtiliyor.
Berlin Duvar'ı yıkıldığında, yeni bir dünya ilan edilmişti. Soğuk Savaş döneminin silaha ve güce dayalı korkulu yılları sona ermişti. Adalet, özgürlük, refah öne çıkacaktı. Karşıt kamplar ve ulusal sınırlar arasındaki kalın duvarlar olmayacaktı. Tam tersi oldu. Savaşlar daha da arttı, kaba güç kullanımı ve işgaller daha da yaygınlaştı. Yeni bir sömürge dalgası başladı. Etnik çözülmeler, mezhep eksenli ayrışmalar tırmandı. Bütün olumsuzlukların en sert sonuçlar gösterdiği yer hep yaşadığımız coğrafya oldu. Berlin Duvarı'ndan sonra İsrail'in Filistin topraklarını çalmak için inşa ettiği 670 kilometrelik Utanç Duvarı'yla şehirlerin, ülkelerin, milletlerin, ailelerin bölünmesine hız verildi.
Suudi Arabistan, Irak sınırı boyunca, içinde karakollar ve gözlemevleri de bulunan 900 kilometrelik duvar inşa etme kararı aldı. Ben buna “Şii-Sünni Duvarı” dedim, onlar “Güvenlik Duvarı” dedi. Altı yılda tamamlanacak proje için 12 milyar dolar harcanacak. Irak'taki ABD işgal yönetimi, Bağdat'ı ikiye bölen, Şiilerle Sünnileri birbirinden ayıran duvar inşasına başladı. 5 kilometre uzunluğunda, 3.6 metre yüksekliğinde bir duvarla Bağdat parçalara ayrılacaktı. Bunun adı da “Güvenlik Duvarı” oldu.
Afganistan/İran arasında, Lübnan topraklarında, Ürdün/Irak sınırında, Irak'ın orta yerinde yeni duvarlar örülecek. 21. yüzyılda, dünyada sınırlar kalkarken, ülkeler yakınlaşırken, bölgesel birlikler artarken bizim coğrafyamızda ülkelerin, bölgelerin, şehirlerin, komşuların, ailelerin arasına kalın duvarlar inşa edilmesi, “birlikte yaşama” adına ne varsa yok edilmesi, yüzyıllardır birlikte yaşayanların yabancılaştırılması, birbirine boğazlatılması kader mi?
Yeni Şafak Gazetesi