HAKSÖZ-HABER
Bilecik Emniyet Müdürlüğü, daha önce Suriye’de cihada katılan Çinli bir Müslümanı Çin’e teslim etti. Wang Hu (Yusuf) adlı kardeşimiz uluslararası hukukun iade etmeme hakkı tanımasına rağmen apar topar Çin’e gönderildi.
İdam cezasının yaygın olduğu Çin’de Suriye cihadına katılan bu kardeşimizin akıbetinden endişe ediliyor.
“Yoldaki İşaretler”i Okuyup Müslüman Oldu!
Daha önce sitemizde de yayınladığımız bir videosunda dört yıl önce internet üzerinden Seyyid Kutub’un Yoldaki İşaretler kitabını okuması üzerine Müslüman olduğunu söyleyen Yusuf, Arapça öğrenmek için gittiği Libya’da devrim süreci başlayınca devrimcilerin yanında mücadele etmişti.
Esed rejiminin çocukları öldürüp kadınlara tecavüz etmesine sessiz kalmamak için Libya’dan sonra Suriye’ye giden ve direnişe katılan kardeşimiz, Esed/Baas rejimine destek veren Çin hükümetini eleştirmişti. Verdiği bu röportajla bir hayli ilgi odağı olmuştu.
Söz konusu video:
Bilecik’te Yaşıyordu
Suriye’de bir süre savaştıktan sonra Türkiye’ye iltica başvurusunda bulunan Yusuf kardeşimiz haftada bir Bilecik Emniyet Müdürlüğüne imza vermeye gidiyordu. 16 Ağustos’ta imza vermeye gitti ve bir daha geri dönmedi. 22 Ağustos’ta da Çin’e gönderildi.
***
Türkiyeli Eşi Olayla İlgili Bilgi Verdi
Türkistan İslam Bülteni Haber Ajansı, Çinli kardeşimizin eşi Sultan Hanım’a ulaşmış ve kendisiyle bir röportaj yapmış. O röportajı ilginize sunuyoruz:
SULTAN HANIM: Bir hafta nezarette kalan eşim Yusuf (Wang Hu) 22 Ağustos Perşembe günü akşam saatlerinde beni aradı ve “Beni gönderiyorlar, arabaya bindirdiler İstanbul’a götürüyorlar. Havaalanına gel benim eşyalarımı da havaalanına getir.” dedi. Havaalanına gittiğim zaman yanında iki tane polis vardı. Her hafta imza atmaya gittiğimizde görüp tanıdığımız Bilecik Emniyet Müdürlüğünde görevli iki polis vardı yanında.
Birleşmiş Milletler yetkililerini aramaya çalıştım fakat Türk yetkililer bunun hesabını yaparak iadesini gece yarısı 00:30’da kaçırırcasına yaptı. Biliyorlar ki o saatte hiçbir kuruma ulaşamayacağız. Açıkçası Türk hükümetinin eşimi para karşılığı teslim ettiğini düşünüyorum. Bu kadar kolay bir şekilde göndermeleri benim bu iddiamı da bir nevi doğruluyor…
Polis memurları bana “Onun sınır dışı edileceğini belli etmiyoruz. Onu bir yolcu gibi uğurluyoruz. Merak etmeyin başına bir şey gelmesi pek mümkün değil” dediler. Beni aldattılar, yumuşak ve sakin tavırlarıyla eşimi idama gönderdiler…
MUHABİR: Peki siz Türk Hükümetine, Çin’e iade edilirse idam edilir, zulüm görür, bir üçüncü devlete iade edilsin. Çin’e idam edileceğini bilerek teslim edilmesin diye belirtip resmi kurumlara dilekçe verdiniz mi? Bir üçüncü ülkeye niçin teslim edilmedi?
SULTAN HANIM: Bir üçüncü ülkeye niçin gönderilmedi bunu bilmiyorum. Ben resmi kurumlara defalarca dilekçe verdim. Eşim Çin’e iade edilirse idam edilecek diye belirttim. Fakat sesimizi duyan olmadı. Açıkçası iade beklemiyorduk. Türkiye bu iadeyi nasıl yapar idam edileceği bilinen bir ülkeye anlamış değiliz…
MUHABİR: Avukatınız var mıydı?
SULTAN HANIM: Avukatımız yoktu. Mazlumder’in yönlendirdiği bir avukat vardı o da sadece bize izlenmesi gereken yol hakkında bilgi veriyordu.
MUHABİR: Konuşmanızda Çin’e teslim edilirse öldürüleceğini bildirdim dediniz. Söz konusu bu dilekçeyi hangi makama verdiniz?
SULTAN HANIM: Bilecik Emniyet Müdürlüğü’ne verdim. Bir kez iltica başvurusu yaptık reddedildi. İkinci kez başvurduk biz de. Bir gece yarısı uçağa bindirdiler eşimi… Ertesi sabah saat 06:30’dan itibaren de eşimle irtibatım kesildi. Telefonu tamamen kapalı, kendisi de arayamıyor. Hemen ailesine haber verdim. Ailesi de araştırmaya başladı. Kaybedildikten birkaç gün sonra ailesi bana Çin polisinin kendilerini aradığını, “Merak etmeyin çocuğunuz bizim elimizde ve güvende” dediğini bildirdi. Ailesi nerde olduğu, akıbeti ve ne ile suçlandığı konusunda bilgi vermedi. Niçin bilgi vermiyor bunu da bilmiyorum.
Eşim Libya’da savaşmış bir mücahittir, Kaddafi’nin devrilmesi sırasında eşim de Libya’da bulunuyordu.
İstanbul Taksim’de şubesi bulunan BM’ye başvurdum, Birleşmiş Milletler yetkilisi “Bir insanın öldürülme riski varsa sınırdışı edilemez” dediler fakat eşimi öldürüleceğini bile bile Çin Hükümetine nasıl teslim ettiler anlayamadım. BM yetkilileri “Bir üçüncü ülkeye ancak teslim edilir” dedi. Açıkçası ben biraz da onların sözlerine güvendim.
Libyalı Müslüman arkadaşları da bu işin peşini bırakmıyor. Bulundukları ülkede Çin Konsolosluğu önünde eylem yapıyorlar.
_________________________________
Haberimizle ilgili MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Av. Abdulhalim Yılmaz'ın yaptığı açıklama:
Selamun Aleyküm,
MAZLUMDER’e başvuran Çin uyruklu sığınmacı Yusuf (Bo Wang)’ın eşi Sultan İnce’nin müracaatı üzerine mültecilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak başvuru hakkında yaptığımız çalışmalardan bahsetme zarureti doğmuştur:
Sultan Hanım 17 Ağustos 2013 Cumartesi günü beni telefonla aradı, eşinin gözlatına alındığını anlatması üzerine belgeleri getirmesini isteyerek görüşmemiz gerektiğini ifade ettim. Ayrıca BMMYK (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) Ankara ofisini arayarak durumu bildirdim. Acil olduğu için İstanbul’a başvuru yapabileceğimizi söylediler
Sultan hanımla pazartesi sabahı görüşmek üzere anlaştık. 19 Ağustos Pazartesi sabahı BMMYK İstanbul ofisiyle görüştüm ve acil durum olduğunu bildirdim. Onlarda yardımcı olacaklarını bildirdiler. Sultan hanımla irtibatlı olarak Pazartesi günü BMMYK başvurusu yapıldı. Sultan Hanım, işlemleri akşama kadar sürünce görüşmeyi Salı gününe ertelemek istedi.
20 Ağustos 2013 günü Sultan hanımla görüştük, eşinin başından geçenleri, Çin’den ayrılışını, Müslüman olarak Yusuf adını alışını, gittiği ülkeleri ve en son Suriye’de Esed’e karşı muhaliflerle birlikte savaştığını, bu konuda internet üzerinden yayınladığı video nedeniyle Çin’deki ailesine ve arkadaşlarına baskı yapıldığını, ailesine zarar gelmemesi için Suriye’den ayrıldığını ve Türkiye’ye gelerek sığınma talebinde bulunduğunu, Bilecik iline gönderildiğini, düzenli olarak polise imza verdiğini, Çin konsolosluğunun belge vermemesi nedeniyle resmi nikah işlemlerini tamamlayamadıklarını anlatarak 16 Ağustos’ta imza vermek için Bilecik Emniyetindeyken polis tarafından gözaltına alındığını anlatmıştır.
Eşine (Sultan Hanım’a) BMMYK sürecini yakından takip etmesi ve sığınma dosyası kapatıldığından konu hakkında İçişleri Bakanlığı’na ayrıca bir dilekçe gönderilmesi gerektiği; acil olarak dava açılabilmesi için Bilecik’e giderek noter vasıtasıyla vekaletname çıkartması gerektiği anlatılmış, ayrıca acil bir durum olması halinde cep telefonuyla bilgi vermesi istenmiştir.
23 Ağustos Cuma günü saat 21:00 sıralarında Sultan Hanım telefonla bizi aramış ve eşinin dün gece Çin’e gönderildiğini, yaklaşık 24 saat geçmesine rağmen kendisinden bir haber alamadığını, kendisini karşılayan babasının da onu göremediğini bildirmiştir. Kendisine, olay sırasında niye haber vermediği sorulduğunda, eşinin apar topar götürüldüğünü, kendisinin havaalanına zor yetiştiğini, polis memurlarının kendisine “Merak etmeyin, endişelenecek, korkacak bir şey yok!” demeleri üzerine rahatladığını ve sadece Çin’deki babasına karşılaması için haber verdiğini, ayrıca gece vakti olduğu için kimseye ulaşamayacağını düşündüğünü söylemiştir. Bunun üzerine BMMYK’ya bilgi verilerek sığınmacının ülkesine gönderildiği bildirilmiştir.
26 Ağustos günü tekrar görüşme yapılmış ve yazılı müracaatı alınarak, benzer vakaların yaşanmaması için yetkililere bir mektup yazılacağı bildirilmiştir. MAZLUMDER olarak benzer olayların yaşanmaması, sorumlular hakkında inceleme başlatılması ve şahsın akıbetinin araştırılması için Başbakanlığa ve ilgili yerlere mektup gönderilmiştir. Mektup metni www.mazlumder.org sitesinde yayınlanmıştır.
Web sitenizde Sultan hanımla yayınlanan ropörtaj üzerine üzerine, Sultan hanımla görüşülmüş; kendisiyle yapılan ropörtajın kısaltılarak verildiğini, “Avukatımız yoktu. Mazlumder’in yönlendirdiği bir avukat vardı o da sadece bize izlenmesi gereken yol hakkında bilgi veriyordu.” şeklinde ifadenin devamında söylediklerinin kesildiğini, sözlerinin devamında “Bilecik’e gidip Vekaletname çıkartacak ve dava açılması için gerekli belgeleri tamamlayacaktım, ancak apar topar sınırdışı edildiği için bir şey yapamadım, kimseye haber veremedim” şeklindeki cümlesinin yazılmamış olduğunu ifade etmiştir.
Özetle, Çinli Yusuf, sınırdışı edildikten yaklaşık 24 saat sonra bize haber verilmiştir. Olay olup bittikten sonra maalesef yapabilecek pek bir şey kalmadığından, benzer olayların yaşanmaması için Başbakanlığa ve ilgili kurumlara mektup gönderilmiştir.
MAZLUMDER, zulüm riski altında olan sığınmacılara, mültecilere, muhacirlere, hukuki yardım yapmaktadır. Sorunun derhal idari yollarla çözülememesi halinde, hukukçuları vasıtasıyla idare mahkemesi, Anayasa mahkemesi ve AİHM yollarını kullanarak acil hukuki tedbirlerle sığınmacıların zorla geri gönderilmesine ve zulme uğramalarına engel olmaya çalışmaktadır. İdari başvurular veya mahkeme yoluyla olumlu sonuçlanan çok sayıda vaka olduğu gibi, maalesef olumsuz sonuçlanan bu tür olaylarda yaşanabilmektedir. Olumsuz sonuçlanan vakalarla ilgili ayrıca hukuki takibat yapılmaya devam edilmektedir. İdari yollarla veya mahkeme kanalıyla olumlu sonuçlanan çok sayıda olayda mültecilerin menfaati gereği isim ve işlemleri kamuoyuyla paylaşılmamaktadır.
Bilginize,
Selametle…
Av. Abdulhalim YILMAZ
MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı