Kenan Alpay, İHL'li öğrenciler üzerinden koparılan "Atatürk büstüne hakaret" yaygaraları üzerinden Türkiye'deki büst ve heykel gerçeğini değerlendirdi:
Türkiye Büst Manyağı mı Olsun?
Türkiye gibi siyasal ve toplumsal hayatı heykel ve büst merkezinde inşa etmiş kaç ülke var acaba? Az ya da çok fakat asıl dert bu değil. Temel sorun devlet ve Kemalist aydınların heykel ve büst merkezinde bir toplumsal düzen inşa etme hakkını kendilerinde görmeleridir. Böylelikle heykel ve büstlere bir “şahsı manevi” yükleyerek oluşturdukları “meşru iktidar-borçlu tebaa” mantığı muhafaza etmek istedikleri en önemli hedeftir.
MİT-Emniyet, Hükümet-Cemaat çekişmelerinin zirve yaptığı, Başbuğ için İnternet Andıcı davasında hazırlanan iddianamenin hiç de yenilir yutulur olmadığı, 28 Şubat darbesinin aktörlerinin yargılanmak için sırasını beklediği bir konjonktürdeyiz. Diğer yandan hemen dibimizde Suriye’de oluk oluk kan akıtarak ayakta durmaya çalışan Baas çetesinin çökmesiyle beraber Ortadoğu’da oluşacak yeni istikamet ve hemen yanı başımızda iflas eden Yunanistan’ı bekleyen akıbetin tartışıldığı bir vasatta heykel ve büst meselesinin ne önemi var, diye de düşünebiliriz? Neden büst-heykel gibi teferruatlarla uğraşıyoruz o halde?
Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin bahçesinde bulunan büstün önünde birkaç kız öğrenci resim çektiriyor. Kızlar başörtülü ve büste ‘espri’ olsun diye bir tavşankulağı yapmışlar. Sosyal medyada paylaşılan bu resim Kemalist medyada hemen bir tahkir ve tezyif duygusu oluşturmuş. Bunun üzerine laik-Kemalist çevreler Ulu Önder’in şahsı manevisine yapılan bu ‘türbanlı taarruzu’ geri püskürtmek ve karşı atağa geçip hadlerini bildirmek üzere harika bir fırsat yakaladılar.
Namaz ve tesettür başta olmak üzere İslami aidiyet ve ibadetler konusunda her daim muhbirlikte önde koşan Radikal ve Vatan gazetelerinin bir haberi ve bu haber üzerine iştahla atlayan Emin Çölaşan’ın Sözcü’sü büst meselesinden yola çıkıp akıllarınca dindar nesil meselesine kılçık atmaya çalışıyorlar.
“Atatürk’le Alay Ettiler” manşeti üzerine ilk elde Güngör Mengi, Mustafa Mutlu atağa geçti. Emin Çölaşan hem İHL’lere hem de Başbakan Erdoğan’a vurdu. Ahmet Hakan Coşkun ise diğerleri gibi fotoğrafta yer alan kızlara “zavallı, insafsız, sıkma başlı” filan gibi kaba hakaretler(!) etmeden bir değerlendirme yaptı. Büste tavşankulağı gibi muziplik yapan bütün öğrencileri “haylazca duygular içerisinde saygısızlık” kategorisine soktu. Bütün bir toplumun kulağını çektikten sonra hepimizin “en azından bir saygı borcu” olduğuna hükmetti. Yani ‘nankörlük etmeyin, saygıya mecbursunuz’ dedi.
Büst, Despotik Bir İktidarın Sembolüdür!
Okul bahçesinde, şehir meydanında, parkın ortasında dikilen yüz binlerce büst ve heykelle hedeflenen nedir? Heykel ve büstlerle bir ülke ve toplumu terbiye etmeye kalkan siyasal sitemlerin adı nedir? İktidar sınıflarına sorumuz şu: Neredeyse yüz yıldır bir toplumu ve ülkeyi sayılarını bilemediğimiz kadar çok heykel ve büstle kuşatma, üstelik de halkı bu büst ve heykellere saygı gösterisinde bulunmaya zorlama hakkını neren aldınız?
Kimsenin Mustafa Kemal’in heykel ve büstlerini istediği kadar sevme (...)
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...