Türkiye Askerinin Afganistanda Ne İşi Var?

"Türkiye, Afganistan'da yaşanan sivil katliamlara kulaklarını tıkamış bulunuyor. Masum siviller katledilir, Kur'an müshafları yakılırken Karzai kadar bile olsa tepki vermiyor."

Afganistan'da yaşanan “helikopter kazası”nda 12 TSK askerinin hayatını kaybetmesi “Afganistan'da ne işimiz var?” sorusunun daha yüksek perdeden dile getirilmesine yol açtı. Ali Bulaç, bugünkü yazısında bu konuyu gündemleştirerek sordu:

Afganistan'da ne işimiz var?

Ali Bulaç / Zaman

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yerinde bir soru sordu: "Bizim Afganistan'da ne işimiz var?"

Cevap şu: "NATO İttifakı çerçevesinde Türkiye, Afganistan'da da asker bulunduruyor." Cevabın destekleyici argümanı emperyal nitelikte: "Küresel oyuncu olmak istiyorsan, dünyanın her yerinde var olmalısın."

Gurur okşayıcı ama kendi başımıza mı küresel oyuncuyuz, yoksa asıl "küresel hegemonik gücün bize çizdiği çerçevede" mi hareket ediyoruz? Mesela NATO ve ABD olmadan Türkiye herhangi bir İslam ülkesine asker gönderebilir mi? Ya da İslam ülkeleriyle bir "İslam barış gücü" oluşturup kriz bölgelerine müdahale etme fikrini ortaya atabilir mi? Elbette hayır.

Bir İslam ülkesinin halkına karşı Mehmetçik savaşmayacağına göre, işgalcilerin safında yer alıp ona lojistik destek sağlamasının anlamı nedir? Dahası işgalci güçler, bin sene İslam'ın bayraktarlığını ve müdafiliğini yapmış bir devletin bakiyesi olan Türkiye'den bir güç bulundurmak suretiyle, işgallerinin ne kadar meşru ve kabul edilebilir olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.

Müslümanların üzerinde yaşadığı topraklar Müslümanların vatanıdır. Afganistan bizim de vatanımızdır. Eğer vatanımız konusunda bir hassasiyetimiz varsa, nerede ve kimlerin safında durduğumuza bakmamız gerekir. 1979'da Sovyet Rusya işgali başladığında, Anadolu'dan yüzlerce genç Afganistan'ın yolunu tutup mücahitlerin safında Sovyet işgaline karşı savaştılar, kimi şehit oldu kimi gazi. Bu insanlar doğru bir tercihte bulunmuşlardı. Bir İslam ülkesi işgale uğradığında bütün Müslümanlar olup bitenden sorumludur. Çünkü Müslümanlar yeryüzünde "bir vücut gibidirler, bir yerine diken batacak olsa bütün bünye bundan rahatsız olur."

1980'lerde cihadın önemli isimlerinden Hizb-i İslami'nin lideri Gülbeddin Hikmetyar, yardım talep etmek üzere Erbakan Hoca ile temas kurduğunda bugün Başbakan konumunda olan R. Tayyip Erdoğan'la da görüşmüş, ondan yardım talep etmişti. Erdoğan, seve seve yardım sözü vermişti. Türkiye Müslümanlarının Afganistan cihadına verdikleri maddî, beşerî ve manevî desteği Afganlılar hiçbir zaman unutmuyorlar. Hikmetyar dün Sovyet işgaline karşıydı, bugün de Amerikan işgaline karşı. Afganistan'da işgal devam ediyor, işgalciler değişti sadece.

Yeni konumumuzda Afganlılar acaba bizi nasıl algılıyor? Kamu diplomasisinin halkla ilişkiler propagandasına bakmakla yetinirseniz, "Türk askerinin Afganistan'daki varlığı"ndan hem işgalciler hem toprakları işgal edilenler memnun. Böyle bir şey olabilir mi? Zıt iki duygunun telifi eşyanın tabiatına aykırı.

Afganlılar, Abdülhamit'ten kalma Hilafet ve İttihad-ı İslam'ın aziz hatırasına dayanarak Türklere olan derin saygılarını korumaya çalışıyorlar. Hind yarımkıtası Müslümanları -Hindular, Pakiler, Afganlılar- tenekeler dolusu altın gönderip Anadolu'da İngilizlere, Fransızlara, İtalyanlara karşı verilen savaşın finansmanına katıldılar. Bugün aynı ülkeler NATO adı altında Afganistan'ı işgal etmiş bulunuyorlar ve biz onların safındayız. Afganlılara borcumuzu böyle mi ödeyecektik? Bire bir konuştuğunuzda hiçbiri -elbette işgal gücüyle zoraki iktidarda tutulanlar hariç- Türklerin işgalcilerle aynı safta bulunmalarından mutlu değil.

Genelkurmay'ın açıklamasına göre "TSK mensupları, Afganistan Ulusal Güvenlik Güçleri'ni eğitmek ve Afganistan halkına güvenlik, istikrar ve gelişme konusunda yardım etmek maksadıyla bulunmaktadır." Başbakan'a göre "savaşmıyoruz, lojistik destek sağlıyoruz". Biri diğerinden berbat iki gerekçe. Afganistan'ın acil sorunu işgalin sona ermesi, merkezî bir hükümetin kurulmasıdır.

Türkiye, Afganistan'da yaşanan sivil katliamlara kulaklarını tıkamış bulunuyor. Masum siviller katledilir, Kur'an müshafları yakılırken Karzai kadar bile olsa tepki vermiyor. Mavi Marmara'dan sonra Arap âleminde karikatürlere alay konusu olduk, Hind yarımkıtasında yakın tarihten getirdiğimiz kredimizi de tüketmek üzereyiz.

12 askerimizin içinde bulunduğu "helikopter kazası" ise hayli kuşkulu. Daha somut ve detaylı bilgilere ihtiyaç hissettirecek ilginç "bir kaza" gibi görünüyor.

Evet, bu konuyu tartışmanın zamanı gelmiştir: "Afganistan'da ne işimiz var?"

  

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye