Özellikle Avrupa ve Amerika’dan geçilen haberlerde “Türk kökenli” vurgusu daima öne çıkarılır ki söylenenin içeriden, bizden ve bizim faydamıza olduğu ihsas edilir okuyucular nezdinde. Ama bir-iki istisna haricinde Avrupa’da öne çıkarılan ve Kemalist medyada mütemadiyen objektif referans muamelesi yapılan “Türk kökenli” siyasetçiler hemen her zaman İsrail hesabına konuşan, LGBT namına PR yapan, Alevilik ve laiklik meselelerinde alenen İslam düşmanlığını kışkırtan tiplerden oluşmaktadır. Almanya’da siyasal faaliyetlerini sürdüren Cem Özdemir tam da bu profil ve frekansta bir siyasal figür olarak belirginleşmektedir.
Cem Özdemir, Almanya Gıda ve Tarım Bakanı sıfatıyla 29 Ekim’de Köln’de düzenlenen Kültür-Forum’da T24 yazarı Metin Kaan Kurtuluş’a bir mülakat vermiş. Özdemir mülakata ve foruma yakasında Almanya ve İsrail bayraklarını sembolize eden rozetlerle katılmış tabii ki. Bütün devlet kurumları ve aktörleriyle birlikte tepeden tırnağa ve dört elle Siyonist İsrail’i destekleyen Almanya’nın söylemlerini milimi milimine aynen sürdürüyor “Türk kökenli” Özdemir de. Söylediklerinde esasen hiçbir değişiklik yok.
Yok aslında birbirinizden farkınız
Cem Özdemir, İsrail Ordu Sözcüsü gibi propagandif bir konuşma yaparken T24 ise hiç sıkılmadan şu vurguları öne çıkarmayı tercih etmiş: “Hamas, Gazze şeridinde Filistinlileri rehin tutuyor, sivillerin arkasına gizleniyor. Teröre karşı mücadele etmek İsrail’in sonuna kadar hakkı. Bu hakkı da kullanıyor, sonuna kadar arkasındayız.” T24 yazarı Metin Kaan Kurtuluş ve mikrofon tuttuğu Cem Özdemir hiçbir şerh düşmeden, İsrail tarafından tırmandırılan işgal ve barbarca katliamlar ima dahi edilmeden Filistin meselesini güya analiz etmeye kalkışmışlar. Maksat gazetecilik veya siyasal analiz olmayınca Siyonist İsrail’in propaganda mekanizması gibi çalışmak serbest elbette.
Cem Özdemir’in kabaran öfkesinden Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da öncelikle nasibini alıyor elbette. Federal Bakan Özdemir bu noktada iyice sertleşiyor ve ders vermeye, had bildirmeye yeltenen çirkin bir edayla riayet edilecek sınırları çiziyor: “Türkiye’den Hamas’ın terör örgütü olmadığı yönünde yapılan açıklamalar kabul edilemez.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı’ya meydan okurcasına serdettiği “Hamas bir terör örgütü değil topraklarını koruma mücadelesi veren bir mücahidler grubudur” beyanı anlaşılan Benyamin Netenyahu kadar Cem Özdemir’in de canını fena halde sıkmış. Şaşılacak bir şey yok; nihayetinde Cem Özdemir de Siyonist barbarlığın Almanya temsilcilerinden biri olarak oturuyor koltuğunda.
Fakat mülakatta çok absürt, son derece komik bir teklife de şahit oluyoruz. Cem Özdemir ile Metin Kaan Kurtuluş kafa kafaya verip Filistin halkına gayet “demokratik ve ekonomik” bir yol haritası çiziyorlar. Kopenhag Kriterleri’ne de son derece uygun olan projenin Orta Doğu’ya büyük bir barış getirmesi de çok büyük bir ihtimal! Cem Özdemir’e göre, “Hamas’ın Gazze için Singapur modelini örnek alabileceği” ve böylelikle “turizmi geliştirecek ve insanlara yönelik politika” yolu sonuna kadar açıktı. Fakat Hamas, turizm sektörü ve zenginlik yolunu tepip, “Gazze’ye tüneller kazıp roketler yerleştirdikten sonra İsrail’e tek taraflı saldırılar” yapmış.
“Türkçe Konuşan Siyonistler”e Dikkat
Sömürgeci kafa, işgal ve katliamlara çanak tutan uşaklık ruhu böyle hayat buluyor işte. Kısaca Filistin halkına gasp edilen evinden, mahallenden, şehrinden, ülkenden tümüyle vazgeç, diyorlar. Çiğnenen onurunu, mahremini, hak ve özgürlüklerini unut, diyorlar. Siyonist İsrail’in fanatizm ve barbarlık üzerine inşa edilen tehcir ve katliamları için sıranızı bekleyin, diyorlar. Cem Özdemir hakikaten de “Türk kökenli” olabilir ama ruhuyla, aklıyla, misyonuyla esasen karşımıza tam da bir “Türkçe konuşan Siyonist” olarak dikiliyor aslında.
Meral Akşener gibi, Özgür Özel gibi, Fatih Altaylı gibi, Ümit Özdağ gibi o da “Türkçe konuşan Siyonistler” sınıfının bir ferdidir. Arada bir ağzından dökülen “insan hakları ihlalleri, azınlıkların korunması, kadın hakları, Avrupa standartları, kültürel miras” gibi lakırdılar “keklik avının rajonları”ndan başka bir mana taşımıyor. Hastaneler, okullar, mescidler, fırınlar, kiliseler İsrail tarafından sistematik olarak bombalanırken, dünyadan tecrid edilmiş bir halk Siyonist işgalciler tarafından vahşice katledilirken “İsrail sonuna kadar haklı, sonuna kadar İsrail’in arkasındayız” diye konuşan Cem Özdemir’e normal bir siyasetçi veya makul bir insan diyebilmek ne derece mümkün olur. Dahası İslam ve Müslüman düşmanlığını hemen her konuda sergileyen T24 ve ekibi için “standart gazetecilik faaliyeti yürütüyorlar” diyebilmek için bütün ahlaki ve hukuki kaideleri çiğnemek gerekmez mi?
Modern barbarlığa övgü, küresel vahşete meşruiyet kazandırma, ırkçı katliam rejimine mağduriyet atfetme, tehcir ve katliamla yüz yüze kalan Filistin halkını şeytanlaştırma gibi topyekûn bir saldırıyla karşı karşıyayız aslında. Savaş değil tam tekmil bir imha ve soykırım harekâtı işliyor. Lakin bu topyekûn imha ve soykırım harekâtının ordular yanında politikacı ve gazeteci, sanatçı ve akademisyen gibi görünürde sivil unsurlarla birlikte tekâmül ettiğini de akıllarımızdan çıkarmayalım. Siyonist İsrail’den yükselen “objektif habercilik yapmayın çünkü Filistin halkının işine yarıyor” direktiflerine uygun siyaset ve gazetecilik faaliyeti yürütenlerin önemli bir kısmı da “yerli malı ve Türkçe konuşuyor”, unutulmasın ki; 75 yıldır burada da bir cephe savaşı veriyor Siyonist çeteler.
Yeni Akit