Tunus’ta Yakın Geçmişten Sonra Seçim Süreci

Arap Baharı ile beraber tarihi sürece değinen Uysal, yakın zamanda Beji Kaid Essibsi’nin ölümü üzerine yapılacak erken seçimi ve seçimler için gösterilen adayları yorumluyor.

Açık Görüş/ Ahmet Uysal

Seçimlere doğru Tunus

Arap Baharı’nın sembol ülkesi ve işleyen tek demokrasisi Tunus’ta görevdeki Cumhurbaşkanı Beji Kaid Essibsi geçen ay hayatını kaybetti. İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’den sonra en yaşlı devlet başkanı olarak görev yapan Essibsi, aslında çok ileri yaşta (88) devlet başkanı seçildi ve bu Kasım’da sonra erecek görev süresini tamamlayamadı. Çok kritik bir dönemde görev yaptığı ve demokrasi dışı telkinlere prim vermediği için Tunus siyasi tarihinde yerini almış oldu. Essibsi döneminde yapılanların Tunus’un geleceğini şekillendirmede önemli bir yeri olacaktır. Bu yazıda Essibsi sonrası seçimlere giden Tunus siyasi tablosunu analiz etmeye çalışacağız.

Bir seyyar satıcının kendisini yakması sonucu ortaya çıkan ayaklanmalarla 23 yıllık Bin Ali rejimini deviren olay, sonra bütün bölgeyi kaplamış ve bölgedeki diktatörleri tek tek düşürmüştür. Ancak aradan geçen zaman içerisinde bölgesel ve uluslararası statüko güçlerinin desteği ile eski rejimler ya darbelerle yeninden diriltildi (Mısır, Yemen, Libya gibi) ya da iç savaş ve terör bahanesiyle bazı despotik rejimler yerinde kaldı (Suriye gibi). Bazı Arap yönetimleri de reform yaparak toplumsal tepkiyi kontrol altında tutabildi (Ürdün ve Fas gibi). Petrol ve doğal gaz ülkeleri ise halka maddi yardımları artırarak değişim dalgasını atlatabildiler. 

Demokrasi çarkı

Tunus, hem halkının eğitim düzeyi hem de iç siyasi uzlaşı dolayısıyla demokrasi çarkını döndürebildiği için Arap Dünyası’nda bugün nerdeyse tek istisna konumundadır. Mısır’dakinden farklı olarak demokrasiye geçiş sürecini Askeri Konsey değil sivillerin yönlendirmesi önemli bir fark olarak karşımıza çıkmıştır. Mısır’da ilk dönemde ordu ve Selefilerle işbirliği yapan İhvan-ı Müslümin’in aksine, Ennahda’nın laik ve liberal devrim güçleriyle işbirliği yapması ülkedeki uzlaşmayı kolaylaştırmıştır. Mısır ve Libya ile kıyaslandığında görece küçük hacmiyle bağlantılı olarak bölgedeki ekonomik ve siyasi ağırlığının olmayışı dolayısıyla fazla üstüne gelinmemiş ve bölgedeki demokrasi karşıtı güçlerin hışmından kurtulabilmiştir. Ayrıca Tunus ordusunun apolitik geleneği de darbe heveslilerine fazla umut vermemiştir. 

Mısır’dakine kıyasla çok daha otoriter olan Bin Ali yönetimi, devletin gözetimi altındaki işçi ve kadın hareketleri hariç neredeyse hiçbir sivil toplum faaliyetine izin vermiyordu. Buna rağmen Tunuslular devrimden sonra uzlaşarak geçiş hükümeti kurarak ilerleyebildiler ve uzlaşarak sivil anayasa yaptılar. Bu dönemden sonra birden fazla başkanlık, parlamento ve belediye seçimleri yapıldı. Aradan geçen dokuz yılda genelde koalisyon hükümeti kuruldu. Bin Ali zamanında yasaklanan Ennahda Hareketi partileşerek bazen koalisyonun içinde, bazen muhalefette ve bazen de dışarıdan destekleyerek siyasi arenada varlığını sürdürdü. İki başkanlık seçiminde Ennahda aday göstermedi ve dışarıdan adayları destekledi. İlkinde desteklediği aday Munsif Merzuki kazandı, ikincisinde muhalefetinin ortak adayı konumundaki Beji Kaid Essibsi kazandı. 

Apolitizmdeki artış

Ancak aradan geçen sürede kısmen yönetilemeyen demokrasi diye tanımlanabilecek Tunus’ta kronik sorunlar olan işsizlik, yolsuzluk ve eğitim-sağlık gibi alanlardaki temel hizmet eksikliği hala devam etmektedir. Bu durum demokrasiye inancı da zayıflatarak apolitizmi artırmaktadır. Önceki dönemde katı laikliğin getirdiği tepki ve Körfez fonlarıyla artan radikal Selefi grupların varlığı, ülkede terör olaylarını artırmıştır. Arap ülkeleri arasında oransal olarak DEAŞ’a katılımın en yüksek olduğu ülkelerden birisi Tunus’tur. Radikal Selefi gruplar bazen içkili mekanlara saldırılar yapıyorlar veya peçe (nikab) ile eğitime izin vermeyen okullara baskınlar yaparak gündeme geliyorlar. Ayrıca, laik politikacılar Şükrü Belaid ve Muhammed Brahmi'nin öldürülmesi (2013) ülke siyasetinde tansiyonu oldukça yükseltmişti. Özetle, İslamcı-laik kamplaşması da Tunus’ta diğer Arap ülkelerinden fazladır ve siyasetteki ana fay hatlarından birisidir. 

Beji Kaid Essibsi’nin ölümü 17 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerini öne çekmeye neden olmuştur ve 15 Eylül’de yapılacaktır. Bu durum, devlet başkanın parlamentodan önce seçilmesi ülke tarihinde bir ilk olacaktır. Diğer bir ilk, demokratik Tunus tarihinde Ennahda’nın başkan adayı göstermesidir. Çünkü önceki iki başkanlık seçiminde Ennahda, parti dışından adayları desteklemiştir. 

Bu yeni iki durum oldukça parçalanmış olan muhalefeti endişelendirmektedir. Özellikle başkanlığı kazanabilecek olan Ennahda’nın parlamento seçimlerinde de avantajlı olacağı dile getirilmektedir. Baba Essibsi henüz hayattayken Başbakan Yusuf Şahid ile oğul Essibsi arasında yaşanan mücadele Nida Tunus Partisi’ni parlamıştır. Yaşasın Tunus Partisi’ni kuran Şahid, Ennahda’nın desteği ile başbakanlık görevini yürütmektedir ve bugün de önemli başkan adaylardan biridir. Oğul Essibsi’nin babasının koltuğunu doldurması beklenmiyor. 

Öne çıkan yedi aday

Geçtiğimiz Çarşamba günü Tunus Seçim Kurulu 100’e yakın başkan aday adayından 26 tanesinin adaylığını onaylamıştır. Bunlar arasında yedi tane ciddi aday vardır: Abdulfettah Moro, Abdulkerim Zbidi, Yusuf Şahid, Nabil Karoui, bağımsız Munsif Merzuki, Abir Moussi, Muhammed Abbou. Bunlardan en yüksek oy alacak iki aday, ikinci turda yarışacaktır. Çok favori adayın bulunmayışı ve siyasi arenanın çok parçalı oluşu dolayısıyla yarışın birinci turda bitmesi beklenmemektedir. İkinci tura kalma ihtimali yüksek olan Ennahda adayı karşısında kimin rakip olacağına bakarak siyasi mücadele ve kamplaşma şekillenecektir. 

Daha az radikal olan Selefi grupların, 2013 öncesinde Ennahda’nın muhafazakar kanadı üzerinde oluşturduğu baskı, hareketi ciddi bir kopmaya yaklaştırmıştı. Ancak hem Mısır darbesinden alınan dersler hem de Raşid Gannuşi’nin karizması bu kopuşa engel olmuştur. Ennahda içinde liberal ve muhafazakâr kamp mücadelesi tamamen kaybolmamış ve son seçimlerde aday gösterme sürecinde yine karşımıza çıkmıştır. Muhafazakâr kanat parti içinden aday gösterilmesinde daha ısrarcı olurken; liberal kanat ise daha temkinli ilerlenmesi düşüncesinden hareketle başkan adayının dışarıdan gösterilmesi gerektiğini savunmuştur. 

Ancak parti içinde varılan uzlaşı dolayısıyla Ennahda’nın doğal lideri ve doğal adayı Raşid Gannuşi aday olmayıp yerine yarımcısı Abdulfettah Moro’yu önermiştir. Bu durum, koltukta kalmak için milyonlarca vatandaşını öldüren Arap diktatörlerle (örneğin Esed) kıyaslandığında büyük erdem ve fedakarlık sayılır. Başka aday çıkmayınca parti içinde yapılan oylamada 5 çekimser oya karşı, 98 destek oyu alarak güçlü ortak aday olarak çıkmıştır. Moro ciddi ve ılımlı kişiliği ile bilinen güçlü adaylardan birisidir. 

Tunus’ta başkanlık daha çok temsili bir makam olduğu için bölgesel ve uluslararası konjonktürü dikkate alarak yine dışarıdan aday gösterelim anlayışı da vardı. Ennahda daha önce aday gösterdiği Merzuki’den memnun kalmamasının da etkisiyle olsa gerek, bu sefer kendi içinden başkan adayı göstermiştir. Ennahda’nı adayı hukuk formasyonlu Moro, daha önce İslami davet faaliyetlerinde ve siyasette tecrübeli bir isimdir. Ilımlı ve İhvan-ı Müslimin hareketi ile arasına mesafe koyan biridir. Bu ekol, kendi köklerini Mısır’da görmek yerine, Osmanlı Sadrazamı Tunuslu Hayrettin Paşa’nın reform geleneğine dayandırır. 

Essibsi’nin halef adayı, savunma bakanı Abdulkerim Zbidi’dir. Daha bağımsız kişiliği ile öne çıkan Zbidi, liberaller, demokratlar ve solcuları bir araya getirebilmiştir. Merkezdeki boşluğu doldurabilecek bir karakterdedir. Ancak ilk basın toplantısında danışmanlarının medya mensuplarını azarlaması, kendine yakın çevrelerde bile rahatsızlık yaratmıştır. İleride bu iletişim sorunlarını düzetebilir mi henüz kestirmek mümkün değildir. Başbakan Yusuf Şahid ise adaylığını son anda açıklamıştır. Bu durum kendisinde bir tereddüt olduğuna yorulabilir. Ama görev süresinde ciddi bir atılım yapamaması ve kronik ekonomik sorunların devam etmesi eleştiri oklarından kaçmasını da zorlaştırmaktadır. Diğer taraftan üç yıllık görev süresinde statükodan çok çektiğini ve bunu değiştireceğini söylemektedir. Özellikle modern Tunus’un kurucusu Habib Bourgiba’ya atıfta bulunarak destek istemektedir. Bazı muhalifler yasal zorunluluk olmasa da görevden istifa etmesi gerektiği konusunda ısrar etmektedir. 

Yolsuzluk vurgusu

Adaylardan Nabil Karoui, Halil Tunus (Tunus’un Dostu) Vakfı’nın ve Nessma TV kanalının sahibidir. Diğer taraftan, vergi kaçakçılığı ve para aklama suçlamalarından muhakemesi devam etmektedir ve yurtdışına çıkış yasağı vardır. TV kanalı sayesinde kitlelere ulaşabildiği için hala önemli bir figürdür. Altıncı önemli bir aday ise Özgür Anayasa Partisi’nden ve Bin Ali’nin çalışma arkadaşlarından Abir Moussi olabilir. Moussi, Arap Baharı’na açıkça karşı çıkmış birdir ki Tunus’ta az görünen bir örnektir ve eski rejim taraftarlarından destek görebilir. Yine Demokratik Akım Partisi’ndan Mohamed Abbou, yolsuzluğa vurgu yapan bir adaydır ki bu konu konunun seçmende karşılık bulabilir. 

Tunus’ta sayısı 200’ü geçen partiler daha çok parlamento seçimlerine odaklanmaktadır. Ancak Essibsi’nin erken ölümü onların planlarını bozduğu gibi siyasi arenayı da sarsmıştır. Seçim barajının yüzde üç olduğu ülkede çok sayıda parti parlamentoya girebildiği için oldukça parçalı ve bir anlamda yönetilemeyen demokrasi sendromu görülmektedir. Başkanlık seçiminin ilk kez erken yapılıyor olması, yeni oluşmaya başlayan siyasi teamülleri ve hesapları da değiştirecek niteliktedir. Bu dağınıklık başkan adaylarının aldığı oylara göre siyasi yelpazeyi etkileyecek parlamento seçimlerinde yeni ittifakları da zorlayabilir. 

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm