Tunus'ta darbe hükümeti

Kays Said halkın seçtiği milletvekillerinin oluşturduğu Meclis’i tamamen devreden çıkardı. Bu Meclis’ten güvenoyu almış olan hükümeti de görevden aldı. Bütün bunları söylerken Anayasanın kendisine verdiği yetkileri kullandığı iddiasında bulundu...

Ahmet Varol Yeni Akit'teki yazısında Tunus’ta gerçekleştirdiği sivil darbe ile diktatörlük inşa etme peşinde olan Kays Said ve Tunus'un siyasi portresini yorumluyor. 

“Kerameti kendinden menkul” diye bir söz vardır. Adam, kendini makbul hale getirmek için kendine has birtakım üstünlüklerden söz eder ama iddia ettiklerine kimse şahit olmamıştır. Doğruluğunu onaylayan hiçbir güvenilir şahit veya delil yoktur. 

Tunus’ta sivil darbe ile bir diktatörlük inşa etme hevesi içinde olan Cumhurbaşkanı Kays Said de, halkın seçtiği milletvekillerinin oluşturduğu Meclis’i tamamen devreden çıkardı. Bu Meclis’ten güvenoyu almış olan hükümeti de görevden aldı. Bütün bunları söylerken Anayasanın kendisine verdiği yetkileri kullandığı iddiasında bulundu. Oysa daha önce Tunus’taki gelişmelerle ilgili yazılarımızda ayrıntılarıyla dile getirdiğimiz üzere Tunus Anayasası ona kesinlikle bu yetkileri vermiyordu. Ülkedeki hukukçular ve ileri gelen insan hakları kuruluşları da onun Anayasayı çarpıttığını bütün açıklığıyla gözler önüne serdi. 

Adam baktı ki Anayasa da işine yaramıyor. Bu kez onu da rafa kaldırdı ve kendi yetkilerini kendi eliyle genişleten kararnameler çıkardı. Bu kararnamelerle yasama ve yürütme yetkilerini kendi elinde topladı. Artık seçimin, halk iradesinin, siyasi kurumların, Meclis’in, Anayasa’nın ve hukukun bir itibarı kalmamıştı. Her şey kendisinde başlayıp kendisinde bitecekti. 

Böyle bir mantık tabii ki tam anlamıyla diktatörlük mantığıdır. Ülkenin eski cumhurbaşkanı Munsif El-Merzuki de açıklamalarında Said’in yeni bir diktatörlük düzeni kurma çabası içinde olduğunu, izlediği yöntemin ve ortaya attığı iddiaların Burgiba ve Bin Ali dönemlerindekilerin aynısı olduğunu dile getirdi. 

Tunus’ta yeni bir diktatörlük düzeni kurma hevesiyle yoluna devam etmekte ısrarlı olan Kays Said, neticede kendi talimatları doğrultusunda şekillenen hükümeti de kurdurdu. Necla Buden Ramazan’ın başbakanlığında 11 Ekim’de oluşturulan bu hükümet, cumhurbaşkanlığı sarayında yemin ederek göreve başladı. Hükümetin Meclis’ten güvenoyu alması gerekmiyor. Çünkü Meclis tamamen devre dışı. Ülkedeki siyasi partilere hesap vermesi de gerekmeyecek. Dolayısıyla, karşısında bir siyasi muhalefet de olmayacak. Birileri kendisine birtakım eleştiriler yöneltseler de onlar hariçten gazel okuyor olacaklar. Eleştirilerinden ve suçlamalarından dolayı hükümetin onlara hesap vermesi, sorgulama yapması, hükümet yetkililerinden birini sigaya çekmesi söz konusu olmayacak. Kimsenin hükümet aleyhine “gensoru önergesi” verme diye bir yetkisi de olmayacak. Çünkü ortada parlamento yok. 

Hariçten gazel okuyanlar eğer hükümeti rahatsız ederlerse onların hakkından gelme işini de Kays Said yürütecek. Nitekim Munsif El-Merzuki, ülkede yeni bir diktatörlük kurulmasına çalışıldığı yönünde eleştirilerde bulunduğu için Kays Said onun diplomatik pasaportuna el konması kararı verdi. Ayrıca Merzuki, Fransa’nın Tunus’taki darbeye destek vermemesi talebinde bulunduğu için Kays Said onu dış güçleri müdahaleye çağırmakla itham etti. Şu işe bakın ki adam “dış güçler müdahale etmesin” diyor, Kays Said onu dış güçleri müdahaleye çağırmakla suçluyor. Yani tam anlamıyla adamın sözlerine takla attırıyor. Aynı şeyi Anayasayı yorumlarken de yapmamış mıydı? Anayasanın 80. maddesine de bu şekilde takla attırmıştı. Hukukçuların, onun yorumuna göre söz konusu maddenin tepe üstü getirildiğini ispat etmeleri üzerine de, Anayasanın işine yaramadığını anladı ve ona bir tekme atarak kendi yetkilerini genişleten kararlar çıkardı, sonra bu kararları yine kendisi onayladı.

Tunus’ta şimdi yeni diktatörün talimatıyla kurulan ve iş başına geçirilen hükümetle ilgili birtakım yorumlar yapılıyor. Teknokratlardan oluşuyormuş, bakanların arasında siyasetten anlayanlar azmış, yolsuzluklarla mücadele edecekmiş vs. Bunların hepsi hikaye. Asıl mesele bu hükümetin meşruiyetten tamamen yoksun bir darbe hükümeti olmasıdır. 

Kays Said’in bu kadar cüretkar davranabilmesinin sebebi tabii ki arkasındaki dış güçlerin desteği. Tunus halkının siyasi iradesinden ve tercihinden rahatsız olan güçler bu ülkede  halkın iradesini yeniden tamamen devre dışı bırakma çabasında. 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!