Tunuslu Kadınlarla İlgili İddiaların Ardında Ne Var?

Müslüman kadınların bedenlerinin şehvetli erkeklerce nasıl sömürüldüğü algısına hizmet eden bir arka plan var!

Sana Saed, Tunuslu kadınların "seks cihadı" fetvasıyla Suriye'ye götürüldüklerine dair iğrenç ve oryantalizm kokan iddianın saçmalığını ortaya koyuyor. Yazıyı Haksöz-Haber okuyucuları için Hasan Soylu çevirdi:

Tunuslu Kadınlarla İlgili İddiaların Ardında Ne Var?

Sanırım sizler de çoktandır Suriye’deki Tunuslu kadınlarla ilgili bir şeyler duymuşsunuzdur. Bu kadınların “cihad en-nikah” denilen “seks cihadının köleleri” oldukları ve genç bedenlerini Suriyeli savaşçılara sundukları ve karınlarında ileride cihad edecek bebeklerle ülkelerine döndükleri türünden iddialar… Ne ilginçtir ki, bununla ilgili tek bir veri olmamasına rağmen Müslümanlar ve cinsellik iddiasının her gündeme geldiğinde etkili olması gibi bu iddialar da medya aracılığıyla çoktan her yere yayılmış durumda.

Aralık ayında Lübnanlı bir televizyon kanalı el-Cedid, Suudi vatandaşı Selefi âlim ve Suriye rejimine karşıtlığıyla bilinen Şeyh Muhammed Arifi’nin Sünni olmayan kadınlara tüm isyancıların tecavüz edebileceği fetvası verdiğini iddia etmişti. Bu iddia, Arifi’nin kendisi tarafından yalanlandığı gibi, electronicIntifada sitesinin editörü Ali Abunime tarafından da paçavraya çevrilmişti.

27 Mart tarihinde bu kez Arap milliyetçisi el-Hayat sitesinde bir haber yayınlandı ve Arifi’nin genç kızları isyancılarla cinsel ilişkiye teşvik ettiği iddia edildi. Arifi, yine bu gülünç iddiayı reddetti.

Şimdilerde gündemleşen iddialara göre Tunuslu 13 genç kız kayıpmış ve bunların “seks cihadı” için Suriye’ye gittikleri tahmin ediliyormuş. Arap sosyal medya sitelerinde dolaşan bir video bu iddiaları biraz daha beslemiş oldu. Bu videoda bir aile 17 yaşlarındaki kızlarının Selefi çevrelerce beyninin yıkandığını ve Suriye’ye gidip muta nikâhıyla isyancılarla birlikte olmaya teşvik edildiğini söylüyorlardı. İran’ın Arapça televizyon kanalı el-Âlem de bu kızlardan olduğu iddia edilen biriyle röportaj yayınladı.

Tunus Din İşleri Bakanı Nureddin el-Kazımi bu tür dini fetvaları lanetledi lanetlemesine ama böyle bir fetva henüz ortaya çıkmış değildi.

Temmuz ayında seks cihadı mevzusu yeniden ısıtıldı ve bu kez Rabia Meydanında direnen İhvan üyelerine yöneltildi. İhvan’ın şiddetle ezilmesini destekleyen Suudi sermayeli el-Arabiya’nın gündemleştirdiği iddiaya göre İhvan’ın kadın üyeleri meydandaki direnen İhvan üyelerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için göreve çağrılmıştı!

Yine de seks cihadı konusu özellikle geçtiğimiz hafta Tunus İçişleri Bakanı Lütfü Bin Ceddo’nun Meclisteki konuşmasına ve bu konuşmanın AFP ve Al-Arabiya tarafından yayınlanmasına kadar bu ölçüde yaygın değildi. Bin Ceddo, Tunuslu genç kızların cihad adına Suriye’ye gidip 20, 30, 100 isyancıyla birlikte olup, hamile kalarak Tunus’a döndüklerini söylemişti.

Bu hikâye Müslümanlar ve cinsellik konusunun her ele alınışında olduğu gibi Amerikan medyasında müthiş bir ilgi odağı oldu. The Atlantic, Time, Business Insider, The Global Post, Huffington Post, Daily Beast ve daha pek çok yayın organı Edvard Said’in oryantalizm tahlilini doğrulayacak şekilde konuya büyük bir iştahla yaklaşmışlardı.

Tunuslu genç kızlarla ilgili ortaya atılan tüm bu iddiaların en başından itibaren bir dizi anlamsızlık, boşluk ve saçmalık barındırdığının görülmemesi imkânsızdı. Aslında iç savaş yaşanan her yerde farklı ideolojik ve siyasi kaygılarla bu tür sözler, iddialar, karalamaların yayıldığı bilinir.

Konuyla ilgili olarak O’Babaygate ve Mint Press-gate siteleri çatışmanın bu boyutuna ışık tutacak yayınlara yer vermişler ve çok basitçe doğruluğu sorgulanabilecek, yalan ve uydurma olduğu ortaya çıkarılabilecek iddiaların ideolojik önyargılarla nasıl benimsenip yayıldığını ortaya koymuşlardı.

Women Under Siege’in direktörü Lauren Wolfe, Suriye’de “seks cihadı” adıyla anılan iddianın hiçbir nesnel temelinin olmadığını dile getirmiş ve Suriye’de karşılıklı olarak nasıl bir propaganda savaşının yürütüldüğüne dikkat çekmişti.

Eylül 2012’de Suriye’de bulunmuş bağımsız bir gazeteci olan Ruth Michaelson da bu hikâyenin garipliğine dikkat çektikten sonra oryantalist kokuya dikkat çekiyordu.

Burada daha çok karşılaştığımız şeyler Batı medyasında bol bol yayınlanan “göçmen kadınların Körfez ülkelerinden erkeklerle zorla evlendirildiği”ne dair hikayelerdi. Seks cihadı yeni bir şey. Batı medyasında hâkim olan “cinsel açıdan azgın Arap erkekleri ve ezilen kadınlar” algısının bir kez daha güncellendiğini görüyoruz. Bu hikâye bilinen algının 2.0 versiyonu.

Seks cihadı hikâyesi en son geçenlerde Yemen’de küçük bir kızın yaşlı bir erkekle evlendirildiğine dair haberlerle aynı mantığa sahip. Müslüman kadınların bedenlerinin şehvetli erkeklerce nasıl sömürüldüğü algısına hizmet eden bir arka plana dayanıyor.

Michaelson, “Neden sahada savaşan pek çok kadın savaşçı görüntüsü olmasına rağmen sürekli biçimde Suriye’ye erkeklerin arzularını tatmin için geldiği varsayılan kadınları konuşuyoruz?” diye soruyor.

Bu arada konuyu gündeme getiren Tunus İçişleri Bakanının neye dayanarak bunları ortaya attığını ve bu hikâyenin Tunus hükümetince ne amaçla kullanıldığını bilmiyoruz. Ülkede büyüyen Selefi akıma karşı bir darbe hedefi güdüldüğü düşünülebilir. Ama konunun Amerikan medyasında ele alınış biçimi seks ve cihad kavramlarına yüklenen anlamla doğrudan bağlantılı.

Daha önce şunları yazmıştım, tekrar ediyorum: “Müslümanlar ve İslam dünyasında cinsler arası ilişki konusunda mevcut önyargılar ve basmakalıp algılar kötü bir gazeteciliği besliyor, yönlendiriyor. Onlar bunları yayınlamaktan hoşlanıyorlar bizler de okumaktan. Bu denklemde yanlış bir şeyler var oysa ama her defasında bu tuzağa düşüyoruz.”

Sana SaedPolicymic, 25 Eylül 2013

Kısaltarak Çeviren: Hasan Soylu / Haksöz-Haber

 

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye