İsmail Yaşa, Diriliş Postası’nda yayınlanan makalesinde Tunus’taki darbeci Kays Said’in genel seçimlerde katılımın %11 olmasına rağmen hala ortaya koyduğu pişkinliği yorumluyor:
Tunus halkı erken genel seçimlerin 29 Ocak’ta düzenlenen ikinci turunda Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in halk iradesine yaptığı darbeyi ve olağanüstü uygulamalarını reddettiğini bir kez daha gösterdi.
Darbe karşıtlarının boykot çağrılarına kulak veren Tunus halkı oy kullanmak için sandık başına gitmedi ve seçimlerin ikinci turuna katılım oranının yüzde 11,4 olduğu açıklandı.
Tunus halkı, başta en-Nahda Hareketi olmak üzere demokrasi ve devrim yanlısı partilerin desteğiyle seçildiğini unutup yüzde 72’den fazla bir oy oranıyla seçilmiş cumhurbaşkanı olarak arkasında büyük halk desteğinin olduğunu zanneden Kays Said’e ilk tokadı erken genel seçimlerin 17 Aralık 2022’de yapılan ilk turunda atmıştı.
O turda da seçmenlerin sadece yüzde 11,22’si yeni oluşturulacak parlamentonun üyelerini belirlemek için oy kullanmıştı.
Halkın Kays Said’e desteğinin gerçekte yüzde 11 küsur civarında olduğu bir değil iki kez tescillendi.
Normal demokrasilerde bu gibi durumlarda halkın artık istemediğini açık bir şekilde gösterdiği liderler meşruiyetlerini kaybettikleri için istifa ederler ve ülke seçime gider.
Fakat Kays Said o kadar yüzsüz ki Tunus’ta böyle bir şeyin yaşanmayacağı kesin.
Tunus Cumhurbaşkanı halkın ilk turda attığı tokadı görmezden gelerek seçimlere katılımın boykot çağrısında bulunan partilerin dağıttığı paralar olduğunu iddia etmiş ve oy kullanmaya gitmeyen seçmenleri suçlamıştı.
İkinci turda da benzer bir katılım oranı ortaya çıkınca -gerçeği kabullenmek yerine- hezimetine başka bir bahane buldu.
Kays Said’e göre Tunus halkının erken genel seçimlere ilgi göstermemesinin sebebi parlamentoya duyduğu güvensizlik imiş.
Raşid el-Gannuşi başkanlığındaki bir önceki parlamento devletle keyfi olarak oynadığı ve “devlet içinde devlet” gibi davrandığı için halk parlamentoya güvenini kaybetmiş.
Erken genel seçimlerin iki turunda da katılımın oldukça düşük olmasını böyle okumak gerekirmiş ve Tunus halkının Kays Said’e desteği boykot çağrısında bulunan darbe karşıtlarına desteğinden çok daha fazlaymış.
Kafaya bakar mısınız?
Tunus halkı ve demokrasi yanlısı partiler işte böyle bir ruh hastasıyla uğraşmak zorunda.
Kays Said kendine çok güveniyorsa cumhurbaşkanlığı için erken seçim kararı alsın ve yeniden aday olarak halkın kendisini ve politikalarını ne kadar desteklediğini görsün.
Tunus Cumhurbaşkanı psikolojik sorunları olsa da kendi sonunu hazırlayacak kadar aptal değil.
O nedenle sanki hiçbir şey olmamış ve Tunus halkı kurmak istediği anti-demokratik sisteme kırmızı kart çıkarmamış gibi yoluna devam edecek.
Ordunun ve derin devletin desteğiyle koltuğunda kalmaya çalışacak.
Kabinede değişiklik yaparak Silahlı Kuvvetler Genel Müfettişi Abdennabi Bel Aâti’yi Tarım Bakanı olarak ataması bunu gösteriyor.
Tunus halkını seçimleri boykot etmeye çağıran darbe karşıtı cephenin Kays Said’in çılgınlıkları karşısındaki çaresizliğinin çeşitli sebepleri var.
Örneğin, dışarının desteğine sahip değiller.
Dağınıklar.
En önemlisi de diktatörlük heveslisi ve darbeci cumhurbaşkanını halkın yüzde 88’inin desteğiyle alaşağı edecek ve ülkeye yeniden demokrasi getirecek bir devrime öncülük edecek cesaretleri yok.
Kays Said de darbe karşıtlarının bu zaafını iyi değerlendiriyor.