Tuncelinin mazbut tepkisi!

Ali Bulaç

Değerli dostumuz Ayhan Aktar, geçtiğimiz eylül ayında Van, Bitlis, Muş ve Hakkari'ye yaptığı gezinin izlenimlerini yazdı. (Taraf, 27 Eylül 2010)

Aktar, valilerin halkla iç içe yürüttüğü faaliyetlerden övgüyle söz ediyordu. Gezdiği şehirler tabir caizse yeni baştan elden geçiriliyor, turizm değeri eserler öne çıkarılıyor, bu arada şehirlerin ekonomik ve ticari bakımdan da canlandırılması için çeşitli programlar yürütülüyor. Belli ki kendi tabiriyle "geçmişte bölge halkına Hindistan koloni valisi" gibi bakan valilerden "farklı bir vali tipi"yle karşı karşıya bulunuyoruz.

Aktar, gezdiği şehirlerin kalkınması için neler yapılabileceği konusu üzerinde durur ve Muş Ovası'nda şaraplık üzüm yetiştiğine dikkati çeker. "Fakat Muş ahalisi pek dindar olduğu için, bağcılığa ve şarap üretimine girişen kimse yok. Halbuki, Cuinet'in bilgilerine göre, 1890'da Muş Ovası'ndaki bağlarda Ermeniler yılda 400 bin kilo şarap üretip vilayet dışına satıyorlarmış." der. Bugün Muş'ta Ermeni kalmadığına göre şehrin ekonomisini canlandıracak "şarapçılık"a kim soyunacak?

Dostumuz sorar: "Acaba Van ve Bitlis'te turizm yatırımlarının gelişmesini isteyenler nasıl bir kent yaşamı tahayyül ediyorlar? Eğer Bitlis'in kent merkezi yenilenir ve pansiyon turizmine açılırsa, oraya kayak yapmaya gelen turistlerin yemek yiyeceği içkili lokantalar ve kafeler açılacak mı? Üniversite, şehrin dışında bir yama gibi mi duracak? Bütün bunlar önemli sorular."

Evet bu sorular önemli. Geleneksel şehirler turizme açıldıkça belli belirsiz bir huzursuzluk da artıyor. Sosyolojik olarak "her değişim bir miktar sancılı olur" diyebilirsiniz. Ne var ki "değişim"in bu yönde vuku bulmasını zorunlu kılan toplumsal bir yasa da yok. Başka tür değişim de mümkündür.

Öteden beri belli politik bir çevrenin bugünkü AK Parti iktidarına karşı iç ve dış güçleri provoke etmek amacıyla "Türkiye muhafazakârlaşıyor, yani Müslümanlaşıyor, yani geriye doğru gidiyor" türünden çeşitli operasyonel çalışmalar yapıp tutmayınca peş peşe yeni kavramları piyasaya sürdüğünü izliyoruz: "Mahalle baskısı, sivil vesayet, endişeli modernler" vs.

Dostumuz Aktar, bu yörüngede dönüp dolaşanlara şöyle der: "Yeni nesil valilerin cami açılışına, cuma namazına gitmelerini, birkaçının imam hatip okulu mezunu olmasını yahut eşlerinin örtülü olmalarını kafaya takıp hemen "Fethullahçılar örgütleniyor!" çığlıkları atan yaşlı Beyaz Türklere de bir çift sözüm olacak: Çocuklarınıza Boğaziçi veya ODTÜ'de işletme okuyup bankacı olmak yerine, Mülkiye'yi bitirip vali olma fikrini aşılasaydınız; yeni nesil valilerin yerinde sizin çocuklarınız olabilirdi. Şimdi hiç ağlamayın, bunu siz istediniz!"

Bu arada dostumuzun "Beyaz Kemalist Türkler"e bir tesellisi de var: "Ayrıca, eğer Kemalist sistem köy çocuklarından vali yaratmayı başardı ise; bu Kemalizm'in zaferidir! Sızlanmayı bırakın da bunun keyfini sürün!"

Nedense geçen hafta Tunceli (Der-sim)'de yaşanan olayları izlerken Aktar'ın gezi notlarını hatırladım. Binlerce insan "Dersim kültürü yok edilmek isteniyor! Madde bağımlılığına; çeteleşme ve toplumsal şiddete; birahanelere ve fuhuşa; aile içi şiddet hayır. Yozlaşmaya ortak olma, karşı çık!" yazılı pankartlarla yürüdü.

Tunceli de diğer iller gibi turizme açılıyor, "yeni nesil valiler" eliyle bir baştan tadilata uğruyor. Tepkilerin hedefinde kadın çalıştıran birahanelerin peş peşe açılması var. İddiaya göre burada çalışan kadınlar fuhuşta kullanılıyor. 2009'da bu yüzden 88 aile boşandı.

Tunceli'de yükselen tepki hepsinden çok daha anlamlı. Çünkü Alevi yurttaşların ağırlıkta yaşadığı bu ilimizde -kimse Tunceli'ye gerici, muhafazakâr diyemez-, "içkiye, meyhanelere, butik turizm ve pansiyon" adı altında ailelerin dağılmaya başlaması dolayısıyla bu boyutlarda tepki oluyorsa, herhalde "yeni nesil valiler"in, ama özellikle muhafazakâr iktidarın politikalarını gözden geçirmesinde zaruret olmalı. Demek ki Tunceli 'muhafazakâr' değil, ama diğer Anadolu şehirleri gibi 'mazbut' bir yer. Ve tepkilerinde yerden göre kadar haklı. Kişisel olarak Tunceli halkını candan tebrik ediyorum. a.bulac@zaman.com.tr

ZAMAN