Tüm bu ırkçı, faşist ajitatörlerin, tahrikçilerin günahını konuşmaya ne gerek var: Bütün suç iktidarın!

Türkiye Sol’u, dar kalıplara sıkıştığı dünyasından Suriyeliler ve göçmenler konusunda sorumluluğu AK Parti’ye yükleme kolaycılığı ve aymazlığına kapılmış. “Bütün suç iktidarın” diyen sol fraksiyon, asıl sorumluyu neden görmüyor?

HAKSÖZ HABER

Türkiye’deki sol partilerin göçmenler konusunda ne dediği, kimleri suçladığı, sorunların çözüm yolları için neler önerdiklerine göz atınca karşımıza çok ilginç bir tablo çıkıyor. Türkiye soluna göre sorunun kaynağı “Türkiye’deki AK Parti iktidarı.” Sorunun çözüm yollarından biri de Türkiye’nin Suriye’de Esed’le masaya oturması ama en önemlisi Türkiye’nin, Suriye’de bulunan üslerini kapatması yani bölgeyi tamamen Esed şebbihasına terk etmesi.

Türkiye'deki ırkçı söylemler gündemi meşgul ederken, pasif tutumu ile dikkatleri çekmediğini zanneden Türkiye Sol'u, neden suskun kaldığını verdiği röportajla çok iyi anlatıyor! Esed'in genel af ilan ettiğini gündemleştiren basına karşı, sessizlikle yanıt veren, göçmenlere yönelik hakaret ve ırkçı söylemler gerçekleşirken bir kenardan seyreden, Esed'le barışılmalı fikrini ara sıra gündemine alan, AK Parti'nin yaşanan sıkıntıların tek sorumlusu olduğunu iddia eden Türkiye'deki sol partiler, ırkçı söylemleriyle siyasete yön vermeye çalışan ırkçı vekillerin, siyasilerin ve gazetecilerin sorumluluğu neden pas geçiyor? 

Türkiye solu acınası ruh hali ile çözüm adı altında sunduğu fikirleri ile adeta, “mantık nerede” dedirtiyor. Duvar adlı internet haber sitesinde yayımlanan röportajlarda Türkiye Sol’unun önemli partilerinden bir kaçının görüşleri temsilcileri aracılığıyla şöyle ele alınıyor.

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, mültecilerin geri gönderilmesi konusunda yürütülen tartışmaların oy devşirme kaygısıyla yapıldığını iddia ediyor ve Suriye’deki 11 yıllık savaşın asıl müsebbibi Esed’i görmezden geliyor. Akdeniz, “Geri dönüş için Esad’la el sıkışmak yetmez, dış güçlerin o topraklardan çıkması lazım. Bu olmadan insanlar dönemez” ifadelerini kullanıyor.

Emekçi Hareket Partisi (EHP) sözcüsü Özge Akman ise iktidarı mülteciler konusunda ikiyüzlülükle suçluyor: “AKP, göçmenleri fon kaynağından ibaret görmeye devam ediyor. Göçmenlerin hiçbir statüsü, güvencesi olmadan ülkeye girişlerini yaparken 'kardeşlerimiz' naraları atan AKP sözcüleri, Avrupa’dan alacakları söz konusu olduğunda göçmenleri sınırlara yığmaktan bir adım geri adım durmadı. Şimdi de ülkede ekonomik krizin üzerini örtmenin bir gündemi olarak göç sorununun tartışılmasını sessizce izliyor… Savaşlar çıkaran ve savaşları körükleyen tüm emperyal politikalara son verilecek. Emperyalist ülkelerin ve benzeri şekilde Türkiye’nin de Suriye’de, Libya’da, Afganistan ve bölgede kalkıştığı savaş politikaları ortadan kalkacak. NATO’dan çıkılacak. Tezkereler iptal edilecek… Biz göçleri yaratan sorunun kendisi olan kapitalizmi ortadan kaldırmak hedefinde yürüyenleriz. Sınırların, sınıfların insanları birbirine düşman ettiği bu düzende çözüm yok, çözüm emekçilerin yönettiği bir dünyadır.”

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Parti Meclisi Üyesi Fırat Çoban da benzer görüşleri serdederken AK Parti’yi günah keçisi ilan ediyor. Tamamıyla olaya Türkiye’deki kendi muhaliflikleri üzerinden baktıkları anlaşılan TİP, “AKP iktidarının Suriye savaşındaki rolü, göçü bir dış politika enstrümanı olarak araçsallaştırması, bütüncül, çalışan bir göç politikası geliştirmemeleri, bu alanda ne yurttaşların ne sığınmacıların hak ve hukukunu koruyan bir anlayışa sahip olmamaları, bugün yaşadığımız sorunların esas sebebi. Ancak yine aynı iktidar odakları tarafından çalıştırılan devasa bir depolitizasyon makinesi, işsizlik, derin yoksulluk, alım gücü krizi gibi sorunların müsebbibi olarak sefalet koşullarında yaşayan sığınmacıları işaret ediyor; Türkiye’de refah ve huzurun yeniden kazanılmasının yolunu sığınmacıların 'geri gönderilmesine' bağlıyor ve kendi sorumluluklarını gizliyorlar." diyor.

TİP sorunların kaynağında AK Parti var derken “Neo-Osmanlıcılık” iddiasında bulunarak:  “Bu memleketi yaşanılır bir yer olmaktan çıkaran AKP’nin tüm suçları, sığınmacıların sırtına yüklenmesini ve bu şekilde siyasi iktidarla gerçek bir siyasal hesaplaşmanın ötelenmesine itiraz ediyoruz. Depolitizasyonun bir diğer ayağı, zorunlu göçü yaratan koşulları, yoksulluğu, savaşları, iklim krizini, emperyalist müdahaleleri konuşmayıp, yalnızca sığınmacıları konuşmakla kendisini gösteriyor. Bu depolitizasyonu aşmanın ve toplumsal refahı sağlamanın yolu, zorunlu göçe neden olan koşullara, yani savaşlara, emperyalist müdahalelere, yoksulluğa, eşitsizliklere, iklim krizine karşı mücadele etmekten geçiyor.

ülkemizdeki sığınmacıların varlığının doğrudan AKP iktidarının neo-Osmanlıcı yayılmacı dış politika tercihlerinin bir sonucu olduğunu söylemeliyiz. Türkiye’nin, milyonlarca insanın yerinden edildiği Suriye savaşının bir tarafı olduğunu unutmamalıyız. Türkiye’de yurttaşlar ile sığınmacıların yaşadığı sorunlar ve buradaki gelecekleri AKP’nin Suriye savaşındaki rolü sorgulanmadan ele alınamaz. Sığınmacı meselesine dair herhangi bir siyasetin geliştirilmesinin koşulunun AKP’nin ülke içindeki İslamcı-milliyetçi projesinden beslenen müdahaleci dış politikasının terk edilmesinden geçtiğine inanıyoruz. ifadelerine yer veriyor.

Suriye’den Türkiye’nin elini çekmesi istenen açıklamalarda Türkiye’nin muhaliflere verdiği desteğin kesilmesini arzu eden Türkiye Sol’u: “Suriye iç savaşına müdahale derhal durdurulmalı, Suriye'deki tüm TSK ögeleri ve yabancı güçler çekilmeli, Türkiye'de üstlenen cihatçı çeteler derhal sınır dışı edilmeli. Suriye'de iç savaş çıkarılmasına katılan bütün sorumlular görevlerinden uzaklaştırılmalı, Suriye'de barışın sağlanması ve savaşın yol açtığı yıkımın giderilmesi için başta ABD ve AB olmak üzere bütün emperyalist devletler ve işbirlikçileri tazminat ödemelidir. açıklamasında bulunuyor.

Halkların özgürlüğü naraları atan, Suriye’deki Esed’e selam duran açıklamalarıyla göçmenlere dair yaşanan ırkçı saldırıları sığ bakış açısıyla yorumlayan Türkiye Sol’u, her zamanki gibi dar kalıplarını aşamadan ‘çözümün yine savaşın failinde’ olduğu tezviratına kapı açmak gerektiğini iddia ediyor.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!