Son günlerde Baas diktasının saldırılarda şiddetin dozajını ve katliamlarda can kaybı miktarını artırmasına rağmen artık tükeniş merhalesine girdiği anlaşılınca, arkasında duranların ellerindeki son kozları kullanmak ve baş kaldıran halkın kontrolü tamamen ele almasını önlemek için yeni senaryolar ürettiklerini yahut geçmişte ürettikleri senaryoları daha etkin bir şekilde devreye soktuklarını görüyoruz.
En çok üzerinde durdukları senaryo Suriye’nin bölüneceği ve biri Nusayri yahut Arap toplumlarındaki isimlendirmeyle Alevi, ikincisi Kürt, üçüncüsü de Sünni Arap olmak üzere üç devlet kurulacağı iddiasıdır.
Nusayri devletinin Lazkiye (Arapçadaki adıyla Lazikiyye) bölgesinde kurulacağı ve Baas’ın siyasi ve askeri yapılanmasını buraya kaydırdığı söyleniyor. Oysa bu, içi boş ve hayata geçirilmesi çok zor bir senaryodur. Her şeyden önce Suriye nüfûsunun sadece % 11’i Nusayridir. Yani yaklaşık 23 milyonun sadece iki buçuk milyonu. Bunlar da Lazkiye bölgesinde yoğunlaşmış olsa da belli bir bölgeye toplanmış değildir. Bu bölgede de daha çok kırsal alana dağılmışlardır, şehir merkezindeki oranları fazla değildir. Ordu ve istihbarata bu kesimden istihdamın çok olması sebebiyle bölge dışına taşınanlar çoktur. Bölgede ise ikinci bir devlet kurulmasını engellemeye yetecek kadar Nusayri olmayan nüfûs var ve başlarında yeni bir Baas diktası oluşmasına kesinlikle razı olmayacaklarını, mutlaka karşı çıkacaklarını ve direneceklerini tahmin edebiliriz. Bu bölgede Sünni Türkmenlerin de epey bir yekûn oluşturduklarını ve Baas diktasının bölgelerine taşınmasına razı olmayacaklarını hatırlatalım. Hatta diyebiliriz ki şehir merkezine yakın yerlerde yan yana iki köyün biri Nusayriyse diğeri Sünni Türkmen köyüdür.
Kaldı ki Baas diktasından zulüm görenler ve ona başkaldıranlar arasında Nusayriler de var. Sayıları da çok az değil. Direnişe destek verenler arasında bu kesimden de aktif elemanlar olduğu biliniyor ve onlar kesinlikle Suriye’nin bölünmesine razı olmaz. Direnişe destek vermeyenler ise Lazkiye’de bir devlet ilanının savaşın tamamen kendi bölgelerine taşınması sonucu doğuracağını düşüneceklerinden buna olumlu yaklaşmamaları ihtimali yüksektir. Böylece zulme başkaldıran ve ikinci devlete olumlu yaklaşmayan Nusayrileri de bir kenara koyduğunuzda Baas diktasının Lazkiye’ye taşınmasına destek verebileceklerin sayısı belki bir milyonun da bayağı altına düşebilir.
PYD’nin Kuzey Suriye’de bazı kasabalarda etkili olması o bölgede bir Kürt devleti kurulacağı anlamına gelmez. Bu, geçiş döneminin doğurduğu boşluktan istifadedir. Her şeyden önce PKK yandaşı PYD’nin Esed diktasıyla işbirliği içinde olduğu ve direnişe destek veren Kürt örgütlerinin onun tutumunu onaylamadıkları biliniyor. Kürt kitle de ayrı bir devlet kurmak yerine Kürtlerin tüm haklarına, kimliklerine ve özgürlüklerine kavuştuğu güçlü bir Suriye’nin parçası olmayı tercih eder. Böyle bir Suriye’de ise Esed’le işbirliği içindeki örgütlerin faaliyet alanı daralacak, belki kalmayacaktır. Bu da Türkiye’nin yararınadır. Dolayısıyla PYD üzerinden Kuzey Suriye’de ayrı devlet senaryoları üretilmesi Baas’ın geleceğini kurtarma amaçlı son kozlardan biri ve psikolojik savaşın bir taktiğidir.
Son günlerde Menaf Talas’ın piyasaya sürülmesi ve onun geçiş dönemi askeri yönetiminin başına geçirilmesi planı da bir başka oyundur. Menaf Talas, Şam’dan kaçışı karanlık bir şekilde gerçekleşen ve kaçtıktan sonra Esed’le irtibatının sürdüğü söylenen biri olduğu için ona dikkatli yaklaşılması gerekir.
Tükeniş merhalesi senaryolarından biri de sözde “barış gücü” numaralarıdır. Baas diktası her gün yüzlerce insanı katlederken buna ihtiyaç duymayanların onun tükenişinden sonra böyle bir şeye ihtiyaç duymaları aslında gidişatı kontrol altına almaktan başka bir amaç taşımıyor. Suriye halkının savaşı katil Baas rejimine karşıdır. Onu bertaraf ettikten sonra Allah’ın izniyle kendi toplumunun fertleriyle kendi ordusunu, savaş gücünü de barış gücünü de oluşturabilecek, kimsenin barış gücüne ihtiyaç duymayacaktır. Baas zulmüne hep sessiz kalan sözde “uluslararası toplum” ve siz, Suriye halkının zulme başkaldırısını, haklı ve meşru direnişini ABD ve İsrail oyunu olarak niteleyenler “barış gücünüz” size kalsın!
YENİ AKİT