Evet, bu da oldu. Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi, Kandıra Cezaevi'nde tutuklu bulunan emekli Org. Şener Eruygur ile Hurşit Tolon'u ziyaret etti.
Ziyaret Genelkurmay'ın internet sitesinden duyuruldu. Sitede yapılan açıklamada şöyle denildi: "03 Eylül 2008 günü, saat 11:30'da Kocaeli ili Garnizon Komutanı Korgeneral Galip MENDİ, Kandıra Cezaevi'nde tutuklu olarak bulunan (E) Orgeneral Şener ERUYGUR ile (E) Orgeneral Hurşit TOLON'u ziyaret etmiştir."
Sonra "ferdi ziyaret" vs. gibi telafi mekanizmaları işletilmeden imza atıldı, "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne uzun süre hizmet veren iki emekli komutana yapılan bu ziyaret, Türk Silahlı Kuvvetleri adına gerçekleştirilmiştir" denildi. Ve "yargıya müdahale" gibi ez kaza akla gelebilecek bir şey olursa o da izah edildi:
"Bilindiği üzere, dün olduğu gibi bugün de TSK'nın yargıya olan saygısı ve güveni tamdır." Ne denir? "Oooo!" denir. Hele CHP adına Mustafa Özyürek'in bunu "Geç kalmış bir ziyaret" diye tanımlamasına şapka çıkarmak lazım. Yargı safhasında kocaman bir dosya...
Ergenekon dosyası. Dosyadan her gün, bir ucu TSK'ya kadar uzanan dudak uçuklatıcı iddialar çıkıyor. Ve böyle bir vasatta, haklarında askeri darbe iddiası bulunan iki tutuklu komutana hem de "Türk Silahlı Kuvvetleri" adına olduğu ilan edilen bir ziyaret gerçekleşiyor. Hatırlıyorum da, Refahyol döneminde tutuklanan Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, Adalet Bakanı Şevket Kazan tarafından ziyaret edilmişti de kıyamet kopmuştu. Dava sürerken TSK adına yapılan Korgeneral ve Garnizon Komutanı seviyesinde bir ziyaret. Açıklamada "Yargıya saygı ve güven"in altı çiziliyor.
Bu ne anlama geliyor olabilir ki?
Hangi hukuk devletinde böyle bir ziyaretin anlamı "Yargıya saygı ve güven" diye tanımlanabilir? Hayır öyle bir tanımlama yapılmaz, "Biz bunu yapıyoruz, adını da böyle koyuyoruz, nasıl anlarsanız!" yorumu yapılır. Bu ziyaret planlanır ve bu açıklama yapılırken, acaba bu davanın söz konusu iki komutanın mahkumiyeti ile sonuçlanabileceği ihtimali üzerinde hiç durulmamış mıdır?
Bu ziyaretin çok açık anlamı şudur:
"Bu dava TSK'nın zihninde sonuçlanmıştır. Suçlamaları kabul etmiyoruz." Böyle bir kanaati, bir ziyaretle kamuoyuna deklare ediyor ve TSK'nın duruşunu yansıtıyorsunuz. Bundan sonra yargı ne yapsın? Şu sorular, yargı önüne dağ gibi yığılmış değil mi?
Bu ziyaret önemsensin mi, bu TSK'nın tavrı olarak mı anlaşılsın, iddiaların üstü örtülsün mü? Ne yapsın yargı?
Kamuoyunda söz konusu komutanların sahipsiz bırakıldığı izlenimi varmış. TSK'nın vefa duygusu sorgulanıyormuş. Bu ziyaret bu izlenimleri izale etme amacına yönelikmiş. Böyle bir gerekçeyi ciddiye almak mümkün mü?
TSK adına yolsuzluktan yargılanan İlhami Erdil'e tutuklu bulunduğu dönemlerde üst düzey bir ziyaret yapılsa ve bu, Genelkurmay sitesinden ilan edilseydi nasıl olurdu? Yolsuzluk suçlaması ile darbe suçlaması kıyaslandığında, darbe suçlaması, TSK tarafından daha ziyarete elverişli mi bulunuyor acaba? Türkiye, yeni Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesinin, duruşunu merak ediyor.
Devir - teslim töreninde yapılan konuşmalar (Koşaner ve Başbuğ'un konuşmaları) yoğun tartışmalara yol açtı. Ve şimdi darbe suçlaması ile tutuklanan eski komutanlara bu ziyaret...
Bu konuda, eski genelkurmay başkanı Büyükanıt'ın yorumsuz kalışından sonra, yeni komutan döneminde bu tavır, "Başbuğ üslubu" olarak algılanacaksa ve bu, Türkiye'nin yeni Asker - Siyaset - Yargı ilişkisinin ilk örneği ise, Türkiye çok büyük tartışmalara hazır olmalıdır. AYM Başkanı Kılıç'a karşı, 30 Ağustos törenlerinde "protokol aşağılaması" diye yorumlanan bir tavır sergilendi. Acaba sebep, sayın Kılıç'ın AK Parti oylamasında verdiği oy mu idi? Ve yargıya karşı o tavırdan sonra ziyaret hamlesi mi?
Şu soruya ne dersiniz? Savcılık ve yargı, bu asker tavrına rağmen, davayı sürdürmeyi başarıp, dava sonunda söz konusu komutanlar mahkum olursa ne olacak? Bu sorunun cevabı "Bu ziyaretten sonra böyle bir yargılama mümkün mü? Şemdinli'yi ne çabuk unuttunuz!" şeklinde ise, Türkiye son derece zor bir döneme girmiş olmaktadır. Ama ben, sayın Başbuğ'un devir teslim törenindeki konuşmasında "Akıllı güç!" tanımlamasının altını çizerken, TSK'yı böyle bir irrasyonel sürece yönlendirmeyeceğini düşünürüm.
Çünkü çıkışı yok o yolun. Tüm TSK'yı, darbe sanığı komutanların konumuna angaje etmek, kolay karar verilecek bir iş olmamalı. CHP'li Özyürek "Geç kalmış bir jest" diye tanımlıyor ya bu davranışı... Eh, tam CHP'ye, ve "Komutanlar söylüyor ama..." cümlesinin sahibi Baykal'a göre bir jest bu.
Bugün gazetesi