“Trump’ın Kasım Sıkıntısı!”

Kasım ayında Amerika’da gerçekleştirilecek olan seçimleri etkileyebilecek hususları saydığı bugünkü yazısında Abdullah Muradoğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın zor günler geçirdiğine dikkat çekiyor.

Bugün Yeni Şafak gazetesinde “Trump’ın Kasım Sıkıntısı!” başlığıyla yayımlanan Abdullah Muradoğlu imzalı yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:

6 Kasım’da ABD’de Kongre seçimleri yapılacak. Bu seçimler “Cumhuriyetçiler” ve “Demokratlar” için hayati önemde. Analistlere göre, ABD Başkanları seçildikten 2 yıl sonra yapılan seçimlerde genellikle muhalefetteki parti Kongre’de çoğunluğu kazanıyor. ABD Başkanlarına tanınan çok güçlü yetkiler böylece Kongre tarafından dengeleniyor imiş.

Trump iki parti arasındaki oydaşmaya dayalı politikaları boşluğa düşüren bir tutum izlediği için bu seçimler çok daha kavgalı geçecek. İlk bir yılında Trump, partisinin Kongre’deki ana akım liderleriyle çatıştı. Çatışma Trump’ın büyük şirketlere vergi indirimi getiren tasarının Kongre’den geçmesiyle yatıştı. Sözde vergi reformu iki partinin parmak ısırtıcı uzlaşmasıyla geçti. Emlak milyarderi Trump, şahane indirimler elde ettiği tasarının geçmesi karşılığında bazı adamlarını feda etti. Trump, partisinin ana akım liderliğine savaş açan radikal Sağcı Beyaz Saray Baş Stratejisti Steve Bannon ve Kıdemli Danışmanı Sebastian Gorka’yı kovdu.

Bannon çok kötü şekilde Beyaz Saray’dan kovulmasına rağmen dışarda Trump’ı savunmaya devam etti. Şimdi Bannon’un Kasım seçimlerine yetişmesi için Trump’la ilgili büyük bütçeli bir film hazırladığı ortaya çıktı. Eylül’de gösterime girmesi plânlanan filmde Trump ‘efsane lider’ olarak gösteriliyor. Bannon’a göre Kasım seçimlerinde, Trump’ın başkanlığı dahil her şey masada olacak. Bu yüzden seçimler Trump için hayat memat meselesi. Bannon siyasî faaliyetlerini Parti’den ayrı sürdürüyor. Zira partinin ana akım liderleri Bannon’dan nefret ediyorlar. Kimilerine göreyse bu film, ‘kovulmuş Bannon’ın Trump’a dönüş bileti olacak.

“Rahip Brunson meselesi”nin Kasım seçimlerinde malzeme olarak kullanılacağını daha krizin ilk günlerinde söylemiştik. Öte yandan Trump ticaret savaşlarının Amerika’ya işleri geri döndüreceğini savunuyordu. Ticaret savaşlarının üreticiler, tüketiciler ve işletmeler üzerindeki olumsuz etkileri hissedilmeye başladıkça bu savunma yetersiz kalıyor. Güya ‘Güçlü Dolar’ istemeyen ve ABD Merkez Bankasını faiz artırımı yaptığı için eleştiren Trump izlediği hırçın politikalarla aksi yönde bir gelişmeye yol açıyor. Ekonomistler küresel rezerv parası Dolar’ın ‘silah’ olarak kullanılmasının, ABD’ye geri tepen finansal bir patlamaya yol açabileceği uyarısı yapıyorlar. Trump’ın Amerikalılara ağır malî yükler bindiren dışardaki savaşlardan ABD askerlerini çekeceği şeklindeki vaadinin de sözde kaldığını hatırlatalım.

Trump’ın Beyaz Saray eski Halkla İlişkiler Direktörü Omarosa Manigault’un yazdığı “Dengesiz” başlıklı kitap politika gündemini daha hareketlendirdi. Beyaz Saray’ın üzerinde bu günlerde bir hayalet dolaşıyor: Omaraso’nın kasetleri. Omaraso’nun gizlice kaydettiği söylenen ses kayıtları Beyaz Saray görevlilerini ve Trump’ı fena halde rahatsız ediyor imiş. Robert Mueller’in yürüttüğü “Rusya Soruşturması” da Trump üzerindeki baskıyı artırıyor.

Trump, CIA eski Başkanı John Brennan’ın istihbarat bilgilerine erişimini yasakladı. Bu girişim, aralarında 7 CIA Başkanı ve 1 Ulusal İstihbarat direktörünün de yer aldığı 70’in üzerindeki eski istihbarat yöneticileri tarafından protesto edildi. Trump’ın eski FBI Direktörü James Comey, CIA eski başkanı Michael Hayden, eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ile diğer birkaç ismin de güvenlik izinlerini gözden geçireceğini söylemesi iç savaşı kızıştırdı. Trump’ın ana akım medyaya açtığı cephe savaşını da listeye eklemek gerekiyor.

Bütün bu gelişmeler Kasım seçimlerinin sonuçlarını etkileyebilecek nitelikte. Bir taraftan da seçimler tam bir kimlik ve kültür savaşlarına doğru evriliyor. Bu savaşların merkezinde “göçmenler meselesi” yer alıyor. Bildiğimiz Amerika birçok yönden mazide kaldı. Şimdi Amerikalı seçmenler ‘Yeni Amerika’nın nasıl şekilleneceği konusunda kafa karışıklığı içindeler. Trump ise ‘inşâ edici’ değil, bir ‘yıkıcı’ lider olarak kendisinden söz ettiriyor.

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?