Trump kararını verdi. Esed’in üzerine yürüyecek. İran’a ve Kuzey Kore’ye meydan okuyacak. Bunu yaparken de Rusya ile tatlı-sert restleşmeye devam edecek.
Tabi bu süreçte BM, AB, NATO ve İsrail ile daha da yakınlaşacak..
Esed’in işi zor. İçi “Çıfıt çarşısı” gibi ne ararsan bulunur.
Bana göre Esed bugün bu şartlar altında yeni bir kimyasal silah saldırısında bulunmaya cesaret edemez. Hatta son saldırı da bir komplo olabilir. Hatta ABD’nin Tomahawk operasyonu da büyük ölçüde bir komploya benziyor..
ABD ve Rusya “it dalaşı” yapıyor. Birbirini ısırmazlar. Isırırlarsa bunun sonuçları çok ciddi olur..
Aslında ABD’nin de, Rusya’nın da dalaşmaya ihtiyaçları var. İç politikaları için bu gerekli. Böyle bir gerilim, dış politikalarında da onlara hareket alanı sağlıyor.. Kendi interlandını harekete geçiriyorlar.. Silah pazarı canlanıyor..
Esed’in bu senaryodaki rolü “Şamar oğlanı” olmaktır..
Esed ve rejimi sabıkalı bir rejim, Suriye’de kimyasal silahlar yıllardır var. Bunu herkes biliyor. Bu silahları sınırlı olarak zaman zaman da kullanıyor.. Bu konuda merhamet de etmiyor. Daha fazla da kullanabilir. Ama bunun bedelinin ne olduğunu bildiğinden ürkek hareket ediyor, vicdanından değil. Ama birileri Esed’in tepesine binmek için içerideki ajanlarını kullanarak, yani kontrollü bunalım stratejisi taktikleri ile Esed’in başını yiyebilirler..
ABD, Esed’i yemek için 40 tane gerekçe bulabilir.. Alıp savaş suçlusu olarak Lahey’e götürebilirsiniz, Kaddafi gibi muhaliflere de teslim edebilirsiniz, tepesine bomba da yağdırabilirsiniz, Rusya’ya da kaçırabilirsiniz, İran’a gitmesini de örgütleyebilirsiniz. Bana kalırsa ne kendi İran’a gitmek ister, ne de İran Esed’i başına bela etmek ister.
Söylüyorum, ABD Esad’ı gönderecek, yerine BM gözetiminde NATO’nun desteklediği, Bosna’daki gibi, İngiltere ve Fransa’nın da katılımı ile bir sacayağı oluşturacaklar.. Arap ve Afrika Birliğinden gözlemci alınabilir. Merkez komitede Türkiye ve Rusya’ya da sandalye ayıracaklar..
Biliyorsunuz Astana’da ABD yoktu. Şimdi ABD Suriye’de yeni bir oyun kuruyor ve Rusya’yı masadan uzaklaştırmak ya da etkisiz figüran durumuna düşürmek istiyor.. Suriye, ABD planı ile BM ve NATO’nun gözetiminde bir komiserliğin gözetimine verilecekse Tartus ne olacak. Diğer bölgelerdeki askeri tesisler gider de, Tartus pazarlık konusu olur. Çünkü ABD öncelikle Suriye’de silahsızlandırılmaya gidecektir.
Ankara’nın önceliği belli. Güvenli ve uçuşa yasak bölge oluşturulması, mültecilerin güvenliği ve barınmaları ile, çocukların eğitimi ve tabi temel ihtiyaç ve sağlık sorunlarına çözüm bulunması..
ABD’nin bunu nasıl başaracağı meçhul. Yanına İngiltere ya da Fransa’yı alması gerek. Tercihi İngiltere’den yana olacaktır. Fransa Rusya ile yakınlaşabilir. Türkiye’nin mutlaka masada olması gerek, yoksa hiçbir şansı yok. ABD PYD’den vazgeçmiyor.. Hem Türkiye, hem PYD olmaz.. Öncelik Rakka’da yani DEAŞ’ta olacak ama bu kolay bir iş değil.. Bu arada İran ne olacak.. Mayıs’ta İran’da seçim var. Esed gidecekse nereye gidecek.. Batı Suriye’deki Hristiyanları ve Kürtleri önceliyor ama, Nuseyriler ayrı bir sorun. İran’ı Suriye’den uzak tutsanız bile Lübnan’daki Hizbullah’ı nasıl durduracaksınız?
ABD sıkışınca PYD değil, DGS diyecek. Hani şu sözde Demokratik Suriye Güçleri hikâyesi. ÖSO’ya karşı onu kurdurdular.
Tabi PYD’nin özerklik hayalleri var bir yandan, öte yandan Demokratik Kuzey Suriye Projesi diye bir projeleri var..
ABD, hayata geçireceğine inandığı bir projesi olsa, Esed’i orada bir saniye tutmaz. Esed’i ayakta tutan ABD, AB ve Rusya’dır.. Kendi başlarına hayata geçirebilecekleri bir çözümleri yok. Esed giderse yerine gelecek tek meşru iktidar da bunların işine gelmiyor. İhvan gelmesin diye Esed’e razı oluyorlar.. Bir Türkiye’ye karşılar, bir de İhvan’a. Türkiye de Suriye halkının iradesini esas alıyor. Batı Türkiye’ye rağmen orada varolamaz. Çözümsüzlüğün adresi burası. İşlerin düğümlendiği yer de burası.
ABD’nin, batılıların hassasiyetler, İsrail’in burnunun dibinde, onun varlığı ve güvenliği için risk olarak gördükleri İslami kimlikli bir yönetim istememelerinden kaynaklanıyor.. Bu açıdan Suriye, jeopolitik ve jeostratejik açıdan çok önemli bir konumda bulunuyor..
İsrail’i kuşatan ülkelere bakarsanız, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan ve Mısır.. Bu ülkelerdeki iktidar yapıları konusunda batı son derece hassas davranacaktır.. Aynı sebeplerle İran ve Türkiye de, Kıbrıs konusu da İsrail’in güvenliği açısından önemli.
Trump’ın kendi iç politik dengeleri açısından da ülkesinin dışında dişine göre bir “düşman” bulması gerekiyor.. Bu açıdan “Suriye “iyi bir düşman ülke” olabilir. Eli kanlı bir diktatör var orada.. Üstelik Suriye üzerinden İran’a, Kuzey Kore’ye de mesaj verebileceksiniz. Rusya ile pazarlık yapabileceksiniz.. Suriye üzerinden her türlü provokasyonu da yapabilirsiniz.. Kimyasal silah da var, terörist de. Şartlar, zaman, zemin her şey mümkün. Türkiye, Irak, Ürdün, Akdeniz, İsrail, her yerde üsleriniz de var, müttefikleriniz de..
Sam amca rahat durmayacak. Esed için gelecek günler, geçen günleri aratacak..
Ne demişler, “alma mazlumun ahını”.. Esed’in de sonunda kullanım süresi doldu anlaşılan. Esed de geldiği gibi gidecek, getirenler tarafından götürülecek. Batı demokrasisinin arka bahçesindeki kirli ve karanlık operasyonlardan biri daha tamamlanacak.
Selam ve dua ile..
Yeni Akit