TRT şeş li ser xêrê be

Mümtazer Türköne
TRT 6, dün itibarıyla yayın hayatına merhaba dedi. TRT Şeş veya Kürtçe TRT kanalı, 24 saat Kürt dilinde yayın yapacak. Aralık ayında başlayan deneme yayınları TRT 6 hakkında fikir veriyor.

TRT yönetimi işe ciddiyetle sarılmış, köklü bir devlet kurumu olarak bütün imkânlarını seferber etmiş. Benim yazıya koyduğum başlık da, Başbakanımızın kullandığı Kürtçe cümle: "TRT 6 hayırlı olsun" anlamına geliyor. Dün akşam Ankara Arı Stüdyosu'nda TRT 6'nın açılış kokteyli vardı. Devlet ricali attığı adımın arkasındaydı. Bazı şeyler, hem de önemli şeyler gerçekten değişiyor.

1980'li yılların sonunda bir mizah dergisinde yayımlanmış, o dönemin havası ile dalga geçen bir karikatür hatırlıyorum. Kravat ve takım elbiseli bir beyefendi, yanından geçen hırpani kılıklı ve kıyafetinden de Kürt olduğu anlaşılan birine "Napirsen lo?" diye laf atıyor. İkinci karede kendi kendine "İşte hepimiz Kürtçe konuşuyoruz, peki bu Kürtler daha ne istiyor?" diye soruyor. Bu karikatürün modern versiyonu, Başbakan'ın söylediği yukarıdaki Kürtçe söz üzerine yaşandı. Hemen her gazete, bu cümleyi farklı şekillerde kullanmış. Radikal'de Kürtçe uzmanlarından, yapılan yanlışların dökümü sıralanıyor. Kısaca gazeteler Kürtçeden sınıfta kaldı.

Kürt sorunu karmaşık bir sorun. TESEV'in son raporu (Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler) bu karmaşık sorunu "etnik, kültürel, hukukî, siyasal, ekonomik ve psikolojik boyutları olan bir sorun" olarak tadat ediyor. Bu tanım zengin ve doğru bir tanım; ama sebeplerle sonuçları birbirinden ayırmak lâzım. Kürt sorunu bir etnik sorun. Bu etnik sorun da, çok büyük ölçüde bir dil sorunu. Bu dil sorunundan çıkan hukukî, siyasal ve psikolojik sorunlar var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dayandığı "ulus-devlet" dar ve yüzeysel bir ulusa dayanıyor. Bu dar ulus anlayışının dışına çıkan farklılıklar reddediliyor. Reddedilen farklılıkların başında ise Kürtçe geliyor. Kürt sorununun üzerinde şekillendiği ana eksen, Kürtçenin yasaklanması. Kürtçenin yasaklandığı alanların ise uzun bir listesi var: Kürtçe isimler (yer ve kişi isimleri), Kürtçe eğitim ve öğretim, Kürdoloji enstitüleri, devlet görevlileri ile vatandaş arasında Kürtçe iletişim gibi. Doğal olanı yasakladığınız zaman, insanlar kaybettiklerini geri istiyor ve yasağı koyanlara tepki koyuyor. Kürtçeye getirilen yasaklar, böylece bir siyasal soruna dönüşüyor. Şiddete kadar uzanan bu sorunlar dizisinin temelinde hep dil sorunu var. Özetle Kürt sorunu, büyük ölçüde bir Kürtçe sorunu. Kürtçe sorunu dediğimiz sorun da devletin koyduğu yasaklardan ve ayrımcılıktan kaynaklandığına göre, ne Kürtlerin ne de Türklerin sorunu. Kürt sorunu bir devlet sorunu.

TRT 6, devlet katındaki bu sorunun çözümüne yönelik çok ama çok ileri bir adım. Devletin Kürtçe yayını, Kürtçe sorununun farklı alanlarını bir çırpıda çözecek bir lokomotif olarak kabul edilmeli. İki örnekle gösterelim. Yüksek Seçim Kurulu, 29 Mart yerel seçimlerine yönelik koyduğu yasaklar arasına Türkçe dışındaki dillerde yani Kürtçe propaganda yasağı koydu. Devletin Kürtçe televizyon yayını yaptığı bir ülkede, bu yasağın hiçbir anlamı yok. Seçim kampanyasında tek bir kişinin bile bu yasağa karşı geldiği için savcı önüne çıkartılması söz konusu olmayacak.

Latin alfabesine dahil edilmesi istenen "x, q, w" harflerini de aynı gözle değerlendirmek lâzım. 1 Kasım 1928 tarih'li "Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun"un birinci maddesine ekli listede sıralanan 28 harfe üç harf ilave etmek, kanunun özüne aykırı değil. Bunun için bir kanun değişikliğine bile gerek yok. Nasıl olsa klavyelerimizde bu harfler var. İçişleri Bakanlığı'nın bir genelgesi nüfus müdürlüklerinde bu harflerin, talebi halinde kayda geçmesi için yeterli. Devletin televizyonunda bu harflerin kullanılıyor olması, bu gereksiz tartışmaları sona erdirmez mi?

TRT 6, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anadili Kürtçe olan vatandaşlarına saygısının bir ifadesi. Bu saygı, dar kanun yorumları ile Kürtçeye getirilen yasakların büyük bir kısmını ortadan kaldırıyor. Bu yüzden Kürt sorununun çözümünde çok ileri bir aşamayı temsil ediyor.

Bize düşen, "TRT şeş li ser xêrê be"yi doğru yazıp okumak.

ZAMAN