Trabzon’da Mevdudi ve Cemaat-i İslam Konuşuldu

Trabzon'da, Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın sunumuyla Mevdudi ve Cemaat-i İslam hareketi konuşuldu.

Özgür-der Eynesil Temsilciliği ve Akçaabat İlim Yolcuları Derneği'nin organize ettiği ‘İslami Mücadele de Öncü Şahsiyetler’ ana başlıklı konferanslar serisinin dördüncüsünü ‘Mevdudi ve Cemaati İslami’ konusuyla Özgür-der Genel Başkanı Rıdvan Kaya sundu.

Uğur Şener’in sunuculuğunda başlayan program Ahmet Seyis’in Kuranı Kerim tilavetiyle devam etti. Sunumunu yapmak üzere Özgür-der Genel Başkanı Rıdvan Kaya kürsüye davet edildi.

İhya ve Tecdid hareketlerinin öneminden bahseden Rıdvan Kaya, Mevdudi’nin 1903 yılında Haydarabad’da başlayıp 1979’da tedavi için gittiği Amerika’da vefatıyla sona eren İslama adanmış ömrünü kronolojik olarak anlatarak konuşmasına başladı.

Mevdudi ve Cemaati İslami değerlendirmesi yapan Rıdvan Kaya şunları söyledi;

1-Başarı ve Başarısızlık: Görece bir durum olduğundan bahseden Kaya, Cemaatin zamanla sınırlı hale gelen büyümesi, Mevdudi’nin dünya çapında kabul edilecek karizmatik bir imaj inşa etme noktasında bir başarısızlık söz konusu iken, Cemaati tesis etmedeki başarısı ve çağdaş İslamcı düşünce içerisindeki fikirleri açısından göreli bir başarı atfetmektedir.

 

2- Sapma: Cemaati İslami kurulduğunda hareket planı olarak;1-Müslüman fertlerin hayat ve zihinlerinin yeniden şekillendirilmesi 2-Fazilet sahibi insanların yetiştirilmesi ve teşkilatlandırılması 3-Sosyal reform 4-Hükümetin ve siyasi yapının yeniden şekillendirilmesi gibi program benimsenmesine rağmen 1951 seçimlerinde ‘salih’ adayların desteklenmesi şeklinde aktif politika macerasına başlıyor.

3-Koşullara Uyarlı Demokrasi Anlayışı: Mevdudi’nin demokrasiye dair yaklaşımı önce red, bilahare kayıtlayarak ve sentezleyerek kabul ve nihayet tümüyle sahiplenme. Kurani kavramların netleşmesi ve özgün kimliklerine kavuşturulması noktasında gayet tutarlı ve titiz çabalar sarfetmiş Mevdudi’nin siyasal kavramların kullanımında eklektik tavrının önemli bir zaaf olduğu kesindir. Mevdudinin demokrasiyi Çoğunluk diktası şeklinde tanımlayarak reddettiği dönem Müslümanların açık bir azınlık oluşturdukları bölünme öncesi Hindistan dönemidir. Demokrasiyi tamamen sahiplendiği ortam ise İslami devletin ütopya halini aldığı ve artık Cemaatin kendisini tümüyle siyasette yer bulma zorunluluğuna kilitlemesiyle şekillenir.

4-Kişi merkezli anlayış: Otoriter ve mutlakiyetçi yönetim anlayışı da Cemaat’in istişare temelinde yürüyen bir organizasyon olması önünde kuvvetli bir engel teşkil etmiştir.
5-Evrensellik: Cemaati İslami Pakistan’ı öncelemekle beraber Mevdudi’nin evrensel iddiaları doğrultusunda ümmet duyarlılığı ve bağlantılarını hep gözeten bir hareket oldu.

6-Adanmış Bir Hayatın Örnekliği: Özetle Cemaati İslami deneyimini ideolojik kalkışlı bir yönelimin politik harekete dönüşmesi şeklinde tanımlayabiliriz.1903 ‘te Haydarabad’da başlayıp yoğun bir tempoyla süren ve 1979’da Amerika’da bir hastane odasında son bulan hareketli ve hararetli yolculuğu en kısa biçimiyle ’adanmış bir hayat’ olarak tanımlayabiliriz. Tüm zaafları, eksileri, artıları ve katkılarıyla mücadele dolu bir hayatın ardından kalan miras bize aittir.1953’te kadiyani meselesi üzerine patlak veren olayların ardından idam cezasına çarptırıldığında kararı büyük bir metanetle karşılaması ve arkadaşlarının tüm ısrarlarına rağmen merhamet dilemeyi reddetmesi yol gösterici olması açısından önemlidir diyerek sözlerini tamamladı.

Program soru cevap faslından sonra sona erdi.

Haksöz-Haber

Etkinlik-Eylem Haberleri

Akademi Beyoğlu'nda Barbie filmi üzerinden haz, beden ve tüketim ilişkisi söyleşisi
Gazze yürüyüşüne şahit olan vicdanlı Norveçliler gözyaşlarıyla destek oldular!
“Yükselen yeni milliyetçilik”
Bursa'da Gazze Dayanışma Platformu çağrısıyla Gazze için eylem gerçekleştirildi
Peygamber dostu dört güzel insan