Torun Zeynep, gaddar ‘dede’ye çekmiş!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Hürriyet’te Zeynep Göğüş’ün dünkü yazısı, lâikçi kafanın olaylara bakış açısını çok net olarak ortaya koyuyor.

Açık bir itiraf yazısı bu..

Bakın ne yazmış Zeynep Hanım: “Anneannem nasıl örtünürdü anlatayım. Düz kesim ve dizkapağının 15-20 santim altına inen pardösüsüyle eş renkte bir fularla alnının ve yanaklarının yarısını kapayacak şekilde başını örterdi. Bunlar mutlaka düz, desensiz kumaştan olurdu. Ayağındaki çorap da pardösüyle aynı renk ya da ten rengi olurdu ama saydam değildi.”

Şimdi bu kıyafetten, torunlarında eser kalmamış anneannenin, bir özelliğini daha aktarıyor Zeynep Hanım: “Gençliğinde dedeme rakı servisi yaparken, her seferinde bir damla gözyaşı akıtmış, hoşgörü sahibi nur yüzlü bir insandı.”

Hayli ilginç, aynı zamanda kendini ele veren bir bakış açısı değil mi? Anneanne, gözyaşı ile bir iş yapıyor..

Ve torun bunu, “hoşgörü” olarak takdim ediyor.

Gözyaşının akmasına “sebeb olan”a tek bir eleştiri getirmeden!..

Tek bir itiraz sunmadan.

Evet, “hoşgörü” sıfatı ile anneanneyi övüyor gibi görünüyor ama, onu örnek alarak değil, evin hizmetçisi gibi görerek!..

Anneannenin “hoşgörü”sünü gerçekten övülecek, örnek alınacak bir özellik olarak görse, ona benzemek için küçücük bir çaba sarfeder..

Ne çabası?!

Tam aksine, ondan ne hatıra varsa, hepsini ezmiş geçmiş hanımefendi!

Başörtüyü de atmış.. Pardösüyü de.. Çorabı da.. Hiçbirinden eser yok...

Sadece onlar olsa, “Kendi tercihidir. Tartışmayalım” diyebiliriz. Ama o övüyor göründüğü anneannesinin “hoşgörü”sünden de eser yok Zeynep Hanımda..

Anneannesi, inancına göre haram olan rakıyı, kocasına getirirken, içinde ne büyük fırtınalar yaşıyor olmalıydı ki, “gözyaşı akıtıyor”du...

Ama, şimdi torun Zeynep Hanım, bırakın inancına göre günah olan bir şeyi yapmak, hiçbir şey yapmasa bile “büyük bir iş yapmış sayılacağı” bir konuda hareketsiz kalmaya bile razı olmuyor! Bırakın kendisinden gözyaşı akıtacak kadar arzu etmediği bir şey yapmasını istemek, sadece karışmaması teklif edilen “başörtü”ye tahammül edemiyor..

“Örtülü başlar galerisi” diyor, “Punk türban” diyor, aklı sıra başka isimler takıyor, başka numaralar yapıyor, başörtülü insanları adeta alaya alıyor!..

Nerede anneannenin hoşgörüsü.. Nerede torun Zeynep’in faşistliği!

Nerede gözyaşı akıtarak inancına aykırı harekete zorlanan anneanne.

Nerede kendisinden hiçbir şey istenmediği halde, despotluğa kalkışan torun!

Bir ilginçlik daha var olayda, torun Zeynep’in kafa yapısını ele veren!

“Feminist” geçinir, “kadın hakları” der, ter ter tepinir bu tip torunlar!

Ama anneannesine reva görülen zulme, bir kadın olarak tek bir itiraz sunmuyor çağdaş torunumuz!

“Dedemin yaptığı da, büyük terbiyesizlikti. Gözyaşı ile rakı getirildiğini gördüğüne göre, niçin bunu tekrarlatırsın be adam” demiyor. Diyemiyor!..

“Ne istiyorsun kadıncağızdan. Git al rakını, zıkkımlan. Mecbur mu sana rakı getirmeye” diyemiyor!

“Madem kendi sıhhatini düşünmüyorsun, bari hanımının inancına saygı göster de, o zıkkımı git dışarıda iç” demiyor!

Es geçiyor dedesinin zulmünü.. Es geçiyor, çünkü “inançlı anneanneyi, uşak gibi görme” mantalitesi ile hareket ediyor..

Anneannesine “hoşgörülü” diyor ama, anneannesi gibi olmuyor.

Ne kıyafette, ne de hoşgörüde..

Ama dedesi gibi olmak istiyor.

Eşine zorla, ağlatarak rakı getirten dedesini kendisine örnek alıyor...

Dedesi kendi eşini ağlatıyor.. Ona zorla, inancına aykırı bir iş yaptırıyor.

Torunu da, aynı ülkede yaşayan üniversiteli genç kızların başlarının zorla açılmasını istiyor.. Okul kapılarından, ağlayarak geri dönmelerini istiyor!

Anneanne örtülü.. Ama hoşgörülü..

Dede rakıcı. Ve gaddar..

Torun da, dedenin izinde..

Rakıcılığından emin değilim ama, hoşgörüsüzlükte bir numara.

Sadece hoşgörüsüz de değil, karşı görüşe bir de hakaret eden cinsten!

VAKİT