Abdullah Yıldız / Yeni Akit
Manevi çöküşe çare: Kur’ân
“Müslümanlar, Kur’ân’dan uzaklaştı uzaklaşalı gün yüzü görmediler” der merhum üstat Sezai Karakoç ve ekler: “İnsanlık Ay’a çıksa, Zühre’yi bir martı gibi avlasa, Merih’ten petrol getirse, Kur’ân’a dönmedikçe ruh yıkıntısını, çöküşünü durduramayacaktır.» (Sütun, “Kutlu Kitap” başlıklı yazısından.)
Millet olarak içine düştüğümüz ruh yıkıntısının ve yaşamakta olduğumuz manevi çöküşün en temel sebebini “Kur’ân’dan uzaklaşmak” olarak tespit eden Sezai Karakoç üstadımıza Allah gani gani rahmet eylesin. Doğrusu insanımız, Kur’ân-ı Kerim’in diriltici mesajından ve huzur verici ilkelerinden uzaklaştıkça bunalımdan bunalıma sürüklenir oldu… Artarak devam etmekte olan bu manevi bunalımdan kurtuluşun yegâne çözümü ise yeniden Kur’ân’a dönerek onu gereği gibi okumak, anlamak ve yaşamaktır.
Zira, yine Sezai Karakoç’un ifadeleriyle; “Âb-ı hayat Kur’an’dır. İksir Kur’an’dır. Şifasız dertlerin doktoru Kur’an’dır… Allah’ın yarattığı güzellikleri Kur’an’la görür Müslüman. Kur’an’la düşünür, Kur’an’la anlar, hilkatin sırrına Kur’an’la erer…” (a.g.e.)
Ne ki, -klasik tanımlamayla- yüzde doksan dokuzu “Müslüman” olan ülkemizde insanımızın Kur’ân-ı Kerîm’le ilişkisi neredeyse pamuk ipliği seviyesinde, hatta büyük oranda kopmuş durumdadır.
Geçen yıl, Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş, “Ülkemizde nüfusun yüzde 59’unun Kur’an okumayı bilmediği” tespitini yapmış ve çocukların Kur’an okumaya yönlendirilmesi gerektiğini söylemişti.
Birkaç yıl önce yapılan bir ankete göre de halkımızın yaklaşık yüzde 75’inin Kur’an kursuna gitmediği ve yüzde 68’inin Kur’ân’ı Arapça hattından okumayı bilmediği anlaşılmıştı. “Kuran’ın Türkçe mealini hiç okudunuz mu?” sorusuna katılımcıların yüzde 17’si ‘evet’, yüzde 60’ı ‘hayır’, yüzde 23’ü ise ‘kararsız/görüş yok’ cevabını vermiştir ki, bu durum insanımızın yüzde 83’ünün henüz Kur’ân’ın anlamıyla buluşmadığını ortaya koyar. Yirmi yıl önceki bir ankette Kur’ân’ın meal-tefsirini okuduğunu söyleyenler sadece yüzde 5 idi. “Okudum” diyenlerin ne düzeyde okuyup anladıkları da ayrı bir araştırma konusudur elbette…
Bir araştırma şirketinin (MAK) Haziran 2017’de yaptığı anketin bazı sonuçlarını birlikte hatırlayalım:
“Kur’an’ı Kerim’i Arapça hattından okuyabiliyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 32’si ‘evet’, yüzde 54’ü ‘hayır’ derken, yüzde14 bu soruya ‘kararsız/görüş yok’ demiş. “Evinizde Kur’an-ı Kerim var mı ve düzenli aralıklarla okuyor musunuz?” sorusuna yüzde 25, “Evet, evimizde Kur’an-ı Kerim var ve düzenli aralıklarla okuyoruz” cevabını verirken, “Evet, evimizde Kur’an-ı Kerim var ama pek okuduğumuz söylenemez” diyenler yüzde 32, “Hayır, evimizde Kur’an-ı Kerim yok” diyenler yüzde 33 iken, katılımcıların yüzde 10’u bu soruya cevap vermemiş veya kararsız kalmış.
“Bir Kur’an Kursu’na eğitim almak amacıyla gittiniz mi?” sorusuna ‘evet’ cevabı verenlerin oranı yüzde 25, ‘hayır’ diyenler yüzde 65, ‘kararsız/görüş yok’ diyenler ise yüzde 10…
Bu sonuçlar, insanımızın Kur’ân-ı Kerim’le ilişkisinin hangi düzeyde olduğunu apaçık ortaya koyuyor.
Hesap Günü Resulullah (s.a.) ümmetinden şikâyet edeceği zaman Rabbimiz bizi muhafaza buyursun: Furkan suresi 30. ayet şöyle: “Resul der ki: Rabbim! Şüphesiz kavmim bu Kur’ân’ı büsbütün terk ettiler!”
Kur’an’ın hayat verici ilkelerini terk eden bir toplumun iman ve amel bakımından büyük sorunlar ve derin çelişkiler yaşaması kaçınılmazdır. Aynı ankette, insanımızın yüzde 77’sinin Peygamberimizin hayatını okumadığı sonucunun ortaya çıkması da durumu daha vahim hale getirmektedir…
Söz konusu ankete göre Allah’a inanmayanların (ateist) oranı yüzde 4, dine inanmayanların (deist) oranı yüzde 6; “öldükten sonra dirileceğime ve bu dünyada yaptıklarımdan hesaba çekileceğime inanmıyorum” diyenler yüzde 9, “Peygamberlere inanmıyorum” diyenler yüzde 9, Kur’an’ın vahiyle geldiğine inanmayanlar yüzde 14, meleklerin varlığına inanmayanlar oranı yüzde 15…
Anketlere göre insanımızın yüzde 25’i vakit namazlarını, yarıdan fazlası cuma namazını, yüzde 90’ı bayram namazını kılıyor. Orucu tam tutanlar yüzde 45 (bir kısmını tutanlar dahil yüzde 70) düzeyinde…
Uzatmayalım… Kur’ân’dan uzaklaşmanın getirdiği korkunç bir ruh yıkıntısı içindeyiz. Çare ise âb-ı hayat ve iksir olan Kur’ân’a yeniden dönmektir. Gençlerimizin Kur’ân-ı Kerim’i en güzel şekilde okuyup öğrenmeleri ve yaşamaları için bu yaz da camilerimiz ve kurumlarımız hizmete hazırdır.
Öyleyse, HAYDİ CAMİLERE! HAYDİ KUR’ÂN’LA BULUŞMAYA!