Basın Açıklamasının Tam Metni:
Ankara’da birçok sivil toplum örgütü ve sendika tarafından organize edilen “Barış ve Demokrasi Mitingi”ne düzenlenen iki ayrı bombalı saldırıda ne yazık ki çok ağır bir tablo ortaya çıktı. Resmi açıklamalara göre şimdiye kadar 95 insan hayatını kaybetti, onlarcası ağır olmak üzere yüzlerce insan yaralandı.
Nasıl yapıldığı ve failinin kim olduğu henüz açıklığa kavuşturulmayan bu vahşi saldırı; hangi ideoloji, hangi inanç, hangi din, hangi felsefe, hangi stratejik hedefe matuf olursa olsun sivillere yönelik bu barbar saldırıyı en sert şekilde kınıyoruz.
Türkiye’nin gergin bir seçime gittiği bir ortamda patlatılan bomba sıradan bir “terör” olayı değildir. Bu menfur saldırı en çok, seçim arifesinde toplumsal çalkantılar yaratmaya, kaos ve korkuyu hakim kılmaya, seçim öncesi kitleleri manipüle etmeye yaramaktadır. Toplumsal fay hattını harekete geçirerek kandan beslenen bir stratejinin uygulama alanı olarak seçildiği anlaşılan vahşi saldırı, Kürt-Türk, iktidar-muhalif, mezhep ayrımını düşmanlığa dönüştürerek araya kan davasının girmesini hedeflemiştir. Ankara'da barış mitingine gidenlere yönelik patlatılan bombanın hedefi çok açık biçimde hepimiz, yani bir bütün olarak Türkiye halklarıdır. Sonuç olarak, şu veya bu politik hedeften ziyade hepimize yapılmış bir saldırı demektir.
Irak ve Suriye’deki emperyalist saldırı farklı bir boyut kazanırken, Türkiye’nin Suriye’ye çevrilmesi için yoğun çaba sarf edilmektedir. İçinden geçtiğimiz süreç haklı, meşru ve aklı selim davranışları dışlayan ve şiddeti merkeze taşımak isteyen kaos stratejilerinin tedavüle sokulmaya çalışıldığı bir süreçtir. Toplum olarak kazananı olmayan bir ayrışmaya, kaosa, savaşa bizi sürüklemeye çalışan derin uzantıların oyununa gelinmemelidir. Emperyal kriz lobisinin, Ortadoğu’daki meşru ayaklanmaları ve direniş çabalarını akamete uğratma girişimi gün gibi aşikâr iken, özelde Kürdistan’da genelde Türkiye coğrafyasında da bugüne kadar çok defa kriz ve provokasyon çabalarına girişildi ve girişilmektedir. Fakat toplumsal sağduyu, bu kaos ve komplo planlarını her defasında boşa çıkarmış, hesapları bozmuştur. Ankara’daki menfur saldırı da bu planın bir devamı olarak görülmelidir.
Ankara’da sivillere yönelik bu katliamın hiçbir makul izahı ve mazereti olamayacağı gibi vicdan sahibi her kesim tarafından bu saldırının açıkça kınanması ve tepki gösterilmesi en tabii haktır. Ancak ortaya konulacak tepkinin sağduyulu olması elzemdir. Elde somut belge ve bilgi olmamasına rağmen; fail ilan etmek, bunun üzerinden karşıtını şeytanlaştırmak ve toplumsal infial yaratmak failleri meçhulleştirmenin yanında saldırganların hedefine ulaşmasına önayak olmaktır. Zira bu saldırı bir yönüyle açık bir provokasyon girişimidir ve tam da toplumun bu fay hattını harekete geçirmeyi hedeflemiştir. Olay bağlamında tavır ve söylem geliştiren tüm siyasilerin, toplumu kaosa ve gerilime sürükleyecek yaklaşımlardan uzak durması, sorumlu ve dikkatli bir tutum sergilemesi hayati önem arz etmektedir.
Bu türden polemiklerin, siyasi rant gayretlerinin ve toplumsal çalkantıların önüne geçmek için devletin şeffaf bir şekilde olayın üzerine gitmesi gerekmektedir. Ankara’daki saldırının gerçek faillerinin bir an önce yakalanması için devlet üstüne düşen görevi ihmale mahal vermeden ivedi biçimde yapmalıdır. Saldırıyla ilgili bir güvenlik açığı varsa -ki olduğuna dair ciddi emareler vardır- bunun da hesabı verilmelidir. Saldırı tüm bağlantıları ile birlikte en kısa zamanda aydınlatılmalı, ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışan kriz odaklarının saldırılarının önünü kesmek için gerekli tedbirler gecikmeksizin alınmalıdır.
Bu vesileyle Özgür-Der Diyarbakır Şubesi olarak canice yapılan bu katliamı bir kere daha şiddetle kınadığımızı deklare eder; bombalı saldırıda yaralananlara acil şifa, ölenlerin yakınlarına da başsağlığı dileriz.
Dr. Murat KOÇ
Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı