Basın açıklamasının tam metni:
Toplumsal Yaşamı Felç Eden Çatışmalar Derhal Sonlandırılmalıdır!
İbadethanelere Yönelen Şiddeti Kınıyor, Bu Zihniyeti Lanetliyoruz!
Son günlerde bölgemizde yaşanan çatışmalı atmosfer, ne yazık ki toplumsal yaşamı adeta durma noktasına getirmiş, şehirlerin açık bir cezaevine dönüşmesine yol açmıştır. Söz konusu çatışmalı ortam Diyarbakır’ın Sur ilçesini de aylardır kilitlemiş durumdadır. Bu çatışmaların halkı mağdur etmek, korkuyu yaygınlaştırmak gibi bir sonucu olduğu gibi maalesef dini mekânlara zarar verme ve ibadetleri sekteye uğratma gibi olumsuz sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı devam ederken çatışmaların yaşandığı mahallerden birinde geçtiğimiz günlerde tarihi Kurşunlu Camii’nin çatışmalar nedeniyle yandığı kameralara yansımıştı. Aynı günlerde Diyarbakır’ın kültür mirası arasında yer alan tarihi Paşa Hamamı da büyük bir yıkım yaşamıştı.
Her şeyden evvel İslam’ın şiarlarından sayılan camilerin çatışmalarda zarar görmesi, buralarda ibadet edilmesine mani olunması, bu mekânların mevzi ve cephanelik olarak kullanılması Müslümanların vicdanının kaldıramayacağı ağır bir yüktür. Ne yazık ki tarihi Kurşunlu Camii ve Paşa Hamamı'nın mevzi olarak kullanılması ve bomba düzeneklerinin yerleştirilmesi sonucunda polisin operasyonları gerekçe gösterilerek bu mekânlar yakılıp yıkılmıştır. Bu mekânların bulunduğu mahallelerde hendeklerin bulunması ve iş makinelerinin yakılması nedeniyle yollar kapatılmış olduğu için itfaiye zamanında yangına müdahale edememiştir. Tarihi mekânlarımızın ve ibadethanelerimizin çatışma alanı olarak kullanılmasının kabul edilemez olduğu bilinmelidir. Bu hassasiyeti gözetmeyenleri, ibadethaneleri yakanları ve bunlara destek veren zihniyeti kınıyor ve lanetliyoruz. Camilerimize karşı bu fiili işleyenler, yaptıkları bu saldırılardan derhal vazgeçip Müslüman Kürt halkından özür dilemelidir.
Son aylardaki çatışmalı ortam Kürdistan halkının hayatını adeta zindana çevirmekte, PKK’nin çatışmaları şehir merkezlerine taşımasıyla birlikte bir bütün olarak halk mağdur olmakta, çocuklar katledilmekte, hastalar hastanelerde tedavi edilememekte, hayvanlar dahi zarar görmektedir. Tarihi mekânlarımız ve İslam’ın şiarları olan camiler, medreseler mevzi ve karargâh olarak kullanılmaktadır. Sivil halkın bulunduğu mekânlara hendekler kazmak, barikatlar kurmak, bomba düzenekleri yerleştirmek, mayınlar döşemek ve roketatarlar kullanmak halkımızın maddi ve manevi olarak mağdur olmasına neden olmaktadır.
Bu güne kadar çatışmaların durması, silahların susması veya en azından çatışmaların şehir merkezi dışına taşınması hakkında tüm sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, kanaat önderleri ve bölgenin dinamikleri gerekli uyarıları defalarca yapmıştır ve halen bu çağrılar devam etmektedir. Ama maalesef bu uyarılar dikkate alınmamakta, işitilmek istenmemektedir. Halkın benimsemediği, destek vermediği, sahiplenmediği öz yönetim ilanlarının yapılması ve hendeklerin kazılması ekonomik olarak bölge esnafını iflasın eşiğine getirdiği gibi halkımızın temel hak ve hürriyetlerini de kısıtlamaktadır. Bölgenin tüm dinamikleri bu konuda seslerini yükseltmeye devam etmeli ve bu zulme mani olmak için elinden gelen tüm gayreti sergilemelidir.
Bu vesileyle şu hususları bir kez daha vurgulama ihtiyacı duymaktayız. Şehirlerdeki çatışmalar derhal durdurulmalı, halkımızın mal ve can güvenliğine zarar veren çatışmaları yerleşim yerlerine taşıma siyasetinden vazgeçilmeli, hendekler kapatılarak şehirlerde silahlar susturulmalıdır. Kürt meselesinin sivil siyaset yoluyla Kürtlerin tüm temsilcileri ile görüşülerek çözülmesine zemin hazırlanmalıdır. Çatışmalar neticesinde tıkanan siyasetin önü yeniden açılarak halkımızın mağduriyeti bir an önce giderilmelidir.