Özgür-Der Antalya Temsilciliği’nde Çarşamba akşamları düzenlenen seminerlerde, bu hafta “Topluma Karşı Sorumluluklarımız” konusu işlendi. Seminer Bayram Özdemir tarafından temsilcilik binasında sunuldu.
Bayram Özdemir sunumuna insanoğlunun yeryüzüne Allah’ın halifesi olarak gönderildiğini söyleyerek bununla ilgili ayetleri okuyarak, “Allah’ın halifesi olmanın” ne anlama geldiğini dinleyicilere sordu, aşağıda yazılı olan ayetlerin konusu çerçevesinde konuşuldu.
“Sizi dünyada halifeler yapmış olan O’dur.”(Enam, 6/165)
“O nesneler/putlar mı üstün yoksa, çaresiz kalıp kendisine yalvaran insanın duasını kabul edip sıkıntısını gideren ve sizi dünyada halifeler yapan Allah mı?”(Neml, 27/62)
“Hani Rabbin, Meleklere: ‘Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim’ demişti. Onlar da: ‘Biz seni övüp-yüceltir ve (sürekli) takdis edip dururken, orada fesat çıkaracak ve orada kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?’ dediler. (Allah:) ‘Şüphesiz, sizin bilmediğinizi Ben bilirim.’ dedi. (Bakara, 2/30)
Daha sonra insanoğlunun sosyal ortamda, kendi cinsleriyle birlikte yaşaması gerektiği üzerinde durarak, birlikte yaşarken de belirli kurallar çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini hatırlattı. Eğer bir toplum içerisinde kuralsızlık hakimse, çatışma ve kaosun oluşacağını, bizlerin de toplumda adaletli davranılmasının emredildiği Allah’ın vahyine tabi olmamız gerektiğini, vahiy harici kuralların, ideolojilerin dünyaya sefalet, zulüm ve ölümden başka bir şey getirmediğini söyledi.
Özdemir sunumunun devamında toplum içerisinde bireylerin farklı rolleri olduğunu, bir eş, baba, oğul, amca olabileceğimiz gibi aynı zamanda bir öğretmen, işçi, patron, memur da olabileceğimizi söyleyerek şunları ekledi: “Bir bireyin sosyal hayat içerisinde birden fazla rolü vardır. Dikkat etmemiz gereken husus ise rollerimizi yaşarken kişiliğimizin rollerimize göre değişmemesidir. Bir baba evde nasıl iyi bir “baba” gibi davranıyorsa, iş yerinde de iyi bir “öğretmen”, iyi bir “işçi”, iyi bir “işveren” gibi davranmalıdır. Karakter ve tutumumuz bizlerin rollerine göre değişmemelidir. Evde “iyi”, işyerinde “kaba” bir rolümüz olamaz. Rollerimiz konusunda ilkeli bir tutum geliştirmeliyiz. İnsan olan, İslam olan birey ilkeli olmalıdır. Bu da bizim örnekliğimizi oluşturur. Müslümanların örnek bireyler olmaları da topluma karşı en önemli sorumluluklarıdır.”
Bir diğer önemli meselenin ise “Normal olmayan durumların normalleştirilmesi” olduğunu söyleyerek şunları ifade etti: “Bizler bu toplum içerisinde yaşıyoruz ve zaman zaman çeşitli olumsuzluklarla, zulümlerle, kötülüklerle karşılaşıyoruz. Normal olmayan davranışlar zaman içerisinde bizlere normalmiş gibi gözüküyor. Bu nasıl oluyor? İlk karşılaştığımızda bize göre anormal olan davranışları garipsiyoruz, tepki gösteriyoruz, kızıyoruz. Fakat zamanla aynı şeyleri defalarca göre göre kanıksamaya, içselleştirmeye başlıyoruz. Günümüzde popüler kültürün aynaları olan filmlere, dizilere, reklamlara, yarışma programlarına vb. baktığımız zaman tüketim çılgınlığı, aldatma, yalan ve iftiradan başka bir şey göremiyoruz. Bunları izleyen bireyler de bunları normal görmeye başlıyor. Biz Müslümanlar ise iyi olan şeylerin tabiri caizse reklamını yapmalı, yanlış olanları ise eleştirmeli, toplumu uyarma görevimiz olduğunu unutmamalıyız.”
Özdemir konuşmasında “Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker”, "İyiliği emretmek ve kötülükten men etmek" gibi bir görevimiz olduğunu, Asr suresinin mealini okuyarak, örneklerle açıkladı.
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
1- Asra yemin olsun ki,
2- İnsan mutlaka ziyandadır.
3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.
Öncelikle kendi çocuklarımızdan, ailemizden daha sonra ise çemberi genişleterek bize en yakın olan çevremizdeki insanlardan başlayarak; Allah’ın vahyini yaşayarak, güzel örnek olarak tebliğ etmek gibi bir sorumluluğumuz bulunmaktadır. Bizlerin halifeliği de işte burada ortaya çıkar. En kısa surelerden olan Asr suresi bile tek başına bizim yol göstericimizdir.
Bir diğer sorumluluğumuzun ise Müslümanların kendi aralarında ayrıştırıcı, dışlayıcı bir tutum içerisine girmeden, ortak noktalar çerçevesinde bir araya gelerek, ortak hedefler doğrultusunda ellerini taşın altına koyarak, iyilikte yardımlaşmaları, birbirlerinin eksiklerini tamamlama konusunda özverili olmaları gerektiği hakkında örnekler vererek sunumunu tamamladı.
Dinleyicilerin katkılarından sonra seminer sona erdi.