Özgür-Der Bursa Şubesi, alternatif eğitim programları kapsamında düzenlediği aylık seminerlerden bu ay ''Toplum ve Aileye Yönelik Şeytani Kuşatma” konulu semineri Selahaddin Eş Çakırgil ’in katılımı ile Ördekli Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdi.
Müslümanlar olarak hepimizin ailemizi ve yakın çevremizi kurtarma sorumluluğu taşıdığını hatırlatarak sözlerine başlayan Çakırgil, önce kendimizle başlayarak çevremizdeki insanlara ne derecede ulaşabildiğimizin muhasebesini kendi içimizde yapmamız gerektiğine dikkat çekti.
Gün geçtikçe bireyselliğin artmasıyla ilişkilerimizin zedelendiğini ifade eden konuşmacı; topluma ve aileye yönelik bu kuşatmanın temelinde modernizmin yattığını söyledi. Fakat modernizmi kökten reddetmek yerine bunun toplumu saptıran yönüne karşı bir duruş sergilememiz gerektiğini sözlerine ekledi.
“Modernizm bize 30 yıl öncesinden tasavvur edemeyeceğimiz yenilikler getiriyor. Bizim bunun şeytani yönüne karşı tetikte olmamız gerekir. Modernizmin getirdiği imkânları kullanmak konusuna hangi niyetle yaklaşıyoruz? Bunu hesap etmemiz lazım. Nitekim bir kılıcı eşkıyaya verirseniz yol keser, bir mücahide verirseniz Allah’ın dinini yüceltme davasında kullanır.”
Modernizmin bize rahat bir hayat sağlamasının yanı sıra bazı değerlerimizi unutturması bizi uçurumun kenarına itmektedir. Eşref-i mahlûkatlar olarak Allah’ın bu vazifeyi bize yüklemiş olduğunu hatırlatan Çakırgil, “Biz dünyaya aitiz ve uhrevi hayatımız dünyada yaptıklarımızla garanti altına alınıyor. Bu dünyada inandığımız değerleri hâkim kılmak için mücadele edersek bu dünyevileşme değil, dünyayı kendi inandığımız değerlere göre şekillendirmek olur.” diyerek sözlerini sürdürdü.
Konuşmacı, içinde bulunduğumuz toplumu önce ailemizden başlayarak ikaz etmenin üzerimize vazife olduğunu ifade etti. Bu konuda Muhammed İkbal’in “Günümüz uleması kâfir üreten müminlerdir” sözünü hatırlatarak yeni neslin ruhuna hitap edemediğimizi vurguladı.
“Çocuklarımıza bazı dini eylemleri kendimiz izah edemezsek, başkaları din ya da dinsizlik adına onların beyinlerini yıkar. Toplumun ve ailenin şeytani kuşatması işte budur. Biz toplumumuzu ailemizden başlamak üzere rahmani güçlerle kuşatmak zorundayız. Şeytana vazifesini veren de Allah, bize ilahi kitabını gönderen de Allah’tır. Biz bu ilahi yola tabi olmalıyız.”
Size verdiğim nimetleri yüksek sesle anın
Çocuklarımızın Allah’ın nimetlerinden olduğunu ve Allah’ın “Size verdiğim nimetleri yüksek sesle anın” buyruğunu hatırlatan Çakırgil, Müslüman bireyler olarak çocuklarımıza vermemiz gereken temel şeyin aidiyet duygusu olduğunun altını çizdi.
“Çocuklarımız kendini İslam’a ait hissetmiyor. Onları sürekli kısıtlamaktan ziyade çocuk dilinden anlayarak onlarla iletişime geçmeliyiz. Çağımız çocuğunun kafasına hitap edecek bir şey bulmalıyız. ‘Sus biz Müslümanız bizde yok öyle şeyler’ diyemeyiz. Evet, bizde olmayan olmamalıdır ama çocuğun hafızasında güzel yer edinecek vesileler bulmalıyız.”
İnandığımız değerleri çocuklarımıza bir mecburiyet olarak değil de bir yaşam zevki olarak telakki etmemiz gerektiğini vurgulayan Çakırgil; “Çocuklarımız yaydan çıkan bir ok gibidir. Bu ok mutlaka bir yere gidecektir fakat biz bu oku doğru yere yönlendiren kişiler olabilmeliyiz. “dedi. Bunun ancak rahmani ölçüleri kuşanmakla mümkün olacağını söyleyen Çakırgil; Allah’tan bu anlamda yardım niyaz etmemiz gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.
Konuşmanın ardından soru-cevap kısmına geçilerek program sonlandırıldı.