Kırım Tatarları, 18 Mayıs 1944 gecesi tarihi yurtları Kırım’dan hayvan vagonlarına bindirilerek Sibirya ve Orta Asya çöllerine sürgüne gönderildi. Yüz binlerce Tatar yolculuk esnasında ve götürüldükleri yerlerde can verdi. Tatarlar için ikinci büyük travma Kırım'ın geçen yıl Rusya tarafından işgal edilmesi ve baskı döneminin yeniden başlaması oldu.
Kırım Tatarlarının tarihte Rusların uygulamaları nedeniyle büyük mağduriyetlere uğradıkları ilk icraat, 1783’te Çarlık Rusyası'nın Kırım’ı ilhak ederek buradaki hanlığı ortadan kaldırması oldu. Osmanlı Devleti ile uzun yıllar ittifak halinde olan Tatarlar, topraklarından çıkmaya zorlandı ve 1 milyon 800 bin'i 1783-1922 yılları arasında Osmanlı topraklarına göç etti.
İkinci Dünya Savaşı başladığında Nazi Almanyası orduları Kırım’a girdi. Kırım Tatarlarının bir kısmı Alman ordusuna esir düşerek orduya katılmak zorunda kaldı. Bir kısmı da Alman savaş sanayisinde işgücü olarak kullanmak üzere zorla Almanya’ya götürüldü. Ancak Kırım‘da süren savaşlar sırasında Sovyet Kızıl Ordusu, Almanlara yardım ettiğini öne sürerek hain ilan ettiği Kırım Tatarlarına yönelik öldürme, tecavüz ve yağma hareketlerini başlattı.
Tatarlar için ilk büyük acı
Sovyetler Birliği lideri Stalin, 11 Mayıs 1944’te Kırım Tatarlarının son ferdine kadar Kırım’dan sürülmesi kararını verdi. Böylece Tatarlar için asıl büyük felaket başladı. 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Kırım’ın her yerinde aynı anda evler basıldı.
Hazırlanmaları için 15-20 dakika zaman verilen Kırım Tatarlarına, yalnızca ellerinde taşıyabilecekleri kadar eşya almaları izni verildi. Böylece yüz binlerce Tatar'ın sürgünü başladı.
Hayvan vagonlarına yüklenen Tatarlar Orta Asya, Urallar ve Sibirya’ya gönderildi. Toplama kamplarında, ağır şartlar altında yaşamak zorunda kaldı.
Kırım Tatar toplumu kaynaklarına göre, sürgün yolculuğu ve takip eden yıllardaki sefalet şartları nedeniyle ölüm yolculuğuna çıkan yaklaşık 430 bin Tatarın yarıya yakını hayatını kaybetti.
Sürgün sonrasında Kırım’da Kırım Tatarlarından kalan tüm mallar yağmalandı, Kırım Türk-İslam geçmişine ait neredeyse tüm bina, abide ve eserler yerle bir edildi. Kırım’da Türkçe isim taşıyan yüzlerce şehir, kasaba ve köyün adları değiştirildi. Kırım Tatarlarından boşalan bölgelere ise 1944’ten itibaren Rus ve Ukraynalılar yerleştirildi.
Kırım Tatar Milli Hareketi kuruldu
Sürgünün en ağır dönemlerinden sonra Kırım Tatarlarının “Kırım Tatar Milli Hareketi” adıyla oluşturduğu sivil toplum girişimi, Kırım Tatarlarının vatanlarına dönme talepleriyle sesini yükseltmeye başladı.
Sovyetler Birliği, 1967’de yayınlanan bir bildiri ile Kırım Tatarlarına haksızlık yapıldığını kabul etse de Kırım’a dönen Kırım Tatarlarının iskanı engellendi ve Kırım’da Slav unsurların iskanına büyük hız verildi. Kırım’ı yönetenlerin tutumlarının değişmeyeceğini anlayan Kırım Tatarları, 1988’den itibaren her şeyi göze alarak yeniden Kırım’a dönmeye başladı.
Dönüş süreci devam ederken Kırım Tatar Milli Kurultayı, Tatarların hukukunu korumak üzere 26 Haziran 1991’de Akmescit’te toplandı ve yapılan seçim sonucunda Kırım Tatar Milli Meclisi başkanlığına Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu getirildi.
1991 yılında Sovyetler Birliği’nin ortadan kalkmasıyla Kırım, bağımsız bir devlet haline gelen Ukrayna’ya bağlı bir muhtar cumhuriyet oldu. O tarihte Kırım Tatar Milli Meclisi, 200 yılı aşkın süredir başlarına gelen felaketlerden Rusya’yı sorumlu tutarak Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasına karşı çıktı.
27 Mart 1994'te yapılan seçimlerde Kırım Tatar Milli Kurultayı adaylarının 14 sandalye kazanmasına rağmen Kırım Tatarlarına bir defaya mahsus olarak verilen bu hak uzatılmadı. Böylece Kırım Tatarları bir kez daha Kırım siyasetinden dışlandı, yalnızca Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile yardımcısı Rıfat Çubarov Ukrayna parlamentosuna girebildi.
Rusya'nın Kırım'ı yeniden ilhakı
2014'e gelindiğinde ise Ukrayna'da yaşanan olaylar yeni bir Kırım krizini doğurdu. Rusya, Kiev'deki iktidar kavgasında kaybettiklerinin acısını Kırım'da çıkardı.
Ukrayna'da Şubat 2014'te Batı ile bütünleşme yanlısı gruplar ve Rusya yanlıları arasındaki iktidar mücadelesinde Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç iktidarı bırakmak zorunda kaldı. Ardından ülkenin doğusunda ve Kırım'da Rusya yanlısı ayrılıkçı hareketler başladı. Ukrayna ile olan ikili anlaşma çerçevesinde Kırım'da Sovyet dönemindeki varlıklarını sürdüren Rus askeri üslerindeki birlikler, şubat ayının sonunda yarımadanın kontrolünü ele geçirdi.
Rusya yönetimi, olayı işgal olarak göstermemek için askerlerinin üniformalarındaki ulusal işaretleri kullanmadı. Ancak Devlet Başkanı Putin, daha sonra Rus devlet televizyonunda yayınlanan belgeselde tüm işgal sürecinin planlı programlı yürütüldüğünü itiraf etti. 16 Mart 2014’te yapılan referandumla Kırım’ın Rusya’ya bağlandığı ilan edildi. Rus yönetimi de 21 Mart'ta Kırım'ı Rusya'ya bağlayan anlaşmayı imzalayarak işgalin ardından ilhak sürecini tamamladı.
Ancak uluslararası toplum Kırım'ı Ukrayna toprağı olarak kabul etmeyi sürdürdü.
Kırım Tatarlarına ikinci baskı dönemi
Kırım'ın ilhakından en fazla etkilenen topluluk yine Kırım Tatarları oldu. Sovyetler Birliği döneminde sürgünün acısını yaşayan Kırım Tatarları, bu kez siyasi varlıklarına büyük darbe aldı.
İlk olarak nisan ayında Kırım Türklerinin lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'nun vatanına girişi yasaklandı. Yasaklar bununla sınırlı kalmadı ve Kırım Tatar Milli Meclisi (KTMM) Başkanı Rıfat Çubarov'un da Kırım'a girişine yasak getirildi. KTMM'nin faaliyetleri durduruldu.
Kırım Haber Ajansı'nın faaliyetleri de baskılar sonucunda sonlandırıldı. Ajansın Rusya yasalarına göre faaliyet göstermesi istendi ancak faaliyet için gereken belge verilmedi. Tatar Türklerinin yayın organı olarak bilinen ATR televizyonuna baskın düzenlendi ve tüm cihazlara el koyuldu. Gerekli izinlerin verilmemesi nedeniyle televizyon, nisan ayından sonra yayınını durdurmak zorunda kaldı.
Rus kuralları yarımadada sosyal yaşamı da değiştirdi. Kırım’da geçen bir yılda Ruslar dışında kimse açık hava toplantısı yapamadı.
Kırım'a askeri yığınak
NATO'nun Rusya topraklarına yaklaşmasını istemeyen Moskova yönetimi, Kırım'daki en büyük değişikliği askeri alanda yaptı. Rus devlet medyasının verdiği bilgilere göre, Kırım'da 25 bini aşan Rus askeri sayısının yakın gelecekte 40 bin olması bekleniyor.
Rusya, ilhak sonrasında Kırım'daki birliklerini yeni tanklar, gemiler ve uçaklarla silahlandırdı. Sivastopol kentinin yakınındaki stratejik Balbek Hava Üssü'ne yeni sistemler eklendi. Buradaki hava savunma gücü S-300 PMU ve Pantsin-S1 sistemleriyle desteklendi.
Sivastopol limanını üs olarak kullanan Rus donanmasında yenilikler yapıldı, savaş gemileriyle takviye edildi. Filonun sahil savunma birimleri BAL-E ve Bastion tipi yeni füze savunma sistemleriyle güçlendirildi. Kırım'a nükleer silah konuşlandırılacağı iddialarıysa hala Moskova yönetimince yalanlanmadı.
Tatarlar kazanımlarını kaybetti
Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Hakan Kırımlı, Ukrayna yönetimi döneminde Kırım'ın dış dünya ile irtibatının açık olduğunu, Kırım Tatar medyasının tüm yetersizliklere rağmen mevcut olduğunu ve fiili olarak da 1991'den beri Kırım Tatar Meclisi'nin faal olduğuna dikkati çekti. Rusya'nın dönüşüyle bu kazanımların tamamen ortadan kaldırıldığını hatırlatan Kırımlı, "Rusya ile Ukrayna'nın Kırım'daki idarelerindeki fark geceyle gündüz gibi" dedi.
Rusya kukla yönetim istiyor
Kırım Tatar Milli Meclisi Türkiye Temsilcisi Zafer Karatay, Rusya'nın kendilerine tabi, kukla bir Kırım Tatar yönetimi kurmaya çalıştığını söyledi. Kırım Tatarlarının güçlü kurumlarından Kırım Müftülüğü'nün de baskı altına alındığını söyleyen Karatay, Rusya'nın paralel olarak radikallerin kontrolünde bir müftülük kurdurduğunu belirtti. Rusya'nın Kırım Tatarlarına çok şey verdikleri yönünde propaganda yaptığını da hatırlatan Karatay, "Rusya'nın Kırım Tatarlarına baskı, hapis, öldürme ve insan hakları ihlallerinden başka verdiği bir şey yok" diye konuştu.
Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Tuncer Kalkay ise yıllardan beri Akmescit'in en büyük meydanında düzenlenen sürgün faciası anmasına geçen sene izin verilmediğini söyledi. Bahçesaray ve birkaç yerde yapılan küçük toplantıların da helikopterler ve silahlı askerlerle sürekli taciz edildiğini, bu nedenle anma etkinliklerinin Türkiye'de yapıldığını dile getirdi. Kalkay, "Türkiye, Kırım Tatarlarının nefes alabileceği, dünyaya seslerini duyurabileceği bir yer haline geldi" ifadesini kullandı.
AA