Tolstoy’un gözünden Kafkaslar ve Şeyh Şamil

Kafkas Kartalı Şeyh Şamil 4 Şubat 1871 senesinde Medine’de rahmeti rahmana kavuştu.

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Tolstoy’un gözünden Kafkaslar ve Şeyh Şamil

Tolstoy, Rus Çarlığı ordusunda görev almış bir isim olarak Kafkas halkları üzerine önemli gözlemlerde bulunmuş bir yazardı. Burada bir Rus olarak savaş halinde oldukları halklara, Ruslardan daha fazla sempati duyan bir bakış açısından söz etmek mümkündür. Hacı Murat romanında birden fazla karşıtlık söz konusudur. Rus-Çeçen, Şeyh Şamil ile Çar 1. Nikolay, Rus askerler ile Hacı Murat ve Şeyh Şamil ile Hacı Murat arasında kurulan paralel karşıtlıklar her daim köyleri yakılan Kafkas halklarından yana tavır alan bir anlatıcının gözünden aktarılır.

Hacı Murat, Şeyh Şamil’in en önemli komutanlarından birisidir. Çarlığa karşı amansız bir mücadele veren iki ismin arası zamanla açılır. Hacı Murat burada bir zaaf göstererek Ruslara sığınmıştır. Bunun utancıyla olsa gerek Hacı Murat romanda hep mahzun bir karakterdir. Biraz ne yapacağını bilemez bir ruh haliyle hareket eden Hacı Murat aynı zamanda kendi içinde de bir çatışma yaşamaktadır.

Tolstoy’un askerlik anılarına dayanan bu kitaptaki bilgilerin bugün artık  büyük oranda doğru olmadığını söylemek mümkün. Tolstoy'un otorite karşıtlığından dolayı Şeyh Şamil’e haksızlık yaptığını söylemek mümkündür. Ancak her şeye rağmen Çeçenler söz konusu olduğunda, askerlik mesleğini de icra etmiş bir Rus için ‘adil’ olarak nitelenebilecek bir yaklaşım söz konusudur.

Öncelikle ‘Çeçen’ halkı bağımsızlık düşkünlüğü ile Tolstoy’da büyük bir hayranlık oluşturmaktadır. 1. Nikolay’ın baskıcı kimliğine karşı verdikleri mücadele Tolstoy’u heyecanlandırmaktadır. Kitabın Tolstoy’un son romanı olduğu düşünüldüğünde ‘devlet’ düşüncesi ile girdiği hesaplaşma daha rahat anlaşılacaktır. Tolstoy’da Çeçenler kadar olmasa da devlet ile bir mücadele halindedir.

Bu noktada Hacı Murat ise tam anlamıyla 'her şeyden bağımsız' bir tipi anlatmak için kullanılmıştır. Tolstoy’un yaklaşımındaki hatalı husus da buradan kaynaklanıyor. Şeyh Şamil ile de sorun yaşayan Hacı Murat tabiri caizse tüm devletleşme biçimlerine karşı çıktığı için el üstünde tutuluyor. Peki, Hacı Murat ile Şeyh Şamil arasındaki gerginliğin sebebi nedir?

Yönetici Nasıl Seçilecek?

Şaşırtıcı bir biçimde Şeyh Şamil ile Hacı Murat arasındaki problem de Tolstoy’un otorite, devlet düşüncesi merkezli fikirleri ile benzerlik taşımaktadır. Şeyh Şamil’in yerine kimin geçeceğine yönelik tartışmalar Çeçen mücahitler arasında görüş ayrılıklarına sebep olur. Bu arada Şeyh Şamil’in hayatta olması ve ölümünden evvel kendisinden sonra kimin başa geçeceğinin tartışılmış olması da ibretliktir.

Kendisi Nakşi şeyhi olan Şamil’in kafasında planlı bir ihya projesi olduğunu anlayabiliyoruz. Sadece kibrit misali yanıp sönecek bir ateşten ziyade daha köklü bir mücadele perspektifine sahiptir. Tasavvuf düşüncesinin Kafkas halklarını bir araya getiren birleştirici özelliğinden istifade eden Şeyh Şamil bir tek Çeçenlerin değil Kafkasların parçalı yapısı içinde birden fazla halkın liderliğini üstlenmiştir.

Bu sebeple yöneticinin nasıl belirleneceği meselesi önemli bir yerde durmaktadır. Şeyh Şamil basitçe ifade etmek gerekirse, ehil olan bir meclisin alacağı karara uyacağını belirterek gerekirse İmamlıktan çekileceğini ifade etmiştir. Mücadelesine 'eski İmam' unvanıyla devam edebileceğini ifade eden Şeyh Şamil, ilerlemiş yaşından dolayı kendisine yöneltilen bazı eleştirileri haklı bulmaktadır. Çeçen mücadelesinde Saltık Savaşı’nda alınan beklenmedik mağlubiyet de Şeyh Şamil’de bu fikrin yerleşmesini sağlamıştır denilebilir. Zira Ruslara kök söktüren Çeçen mücahitler uzun zaman sonra ilk defa mağlubiyet yaşamışlardır. Bunun yanında Hacı Murat ise daha genç ve aktif bir komutan olarak yeni yeni adından söz ettirmektedir.

Şeyh Şamil’den sonraki yöneticinin kim olacağını tartışmalarında Hacı Murat’ın söylediği iddia edilen bir söz rahatsızlığa sebep olmuştur: “Kimin kılıcı keskinse İmam olacak da odur.” Bu söz daha öncesinde Şeyh’in yöneticiliğinin devam etmesi gerektiğini söyleyen Hacı Murat ile Şeyh Şamil’in yakın arkadaşlarının arasını bozmuştur. Bunun yanında yaşanan bir başka olay da öyle gözüküyor ki ipleri iyice gerdi. Haci Murat’ın Mekhtul Hanlığı merkezini basarak Ahmat Han’ın dul eşi Hançe Nuhbike’yi kaçırıp Avarya’ya getirmesi ve onunla evliymiş görüntüsü vermesi, sonra da esir olarak satmaya kalkışması Şeyh Şamil tarafından öfkeyle karşılandı. Sonuç olarak ise ikisinin yolları ayrıldı ve Hacı Murat Ruslara sığındı.

Şeyh Şamil’in amansız mücadelesi bundan sonra da devam etti. Çarlığa kan kusturan Şamil mutasavvıf hareketler içinde de güzide bir yer edinmiştir. Onun mücadeleci kimliği ile tasavvufi kişiliği arasındaki ilişki daha fazla üzerinde düşünülmeyi hak etmektedir. Uzun yıllar verilen mücadelenin ardından 70 bin kişilik Çarlık ordusu  ile karşı karşıya kalan Şeyh Şamil başka Müslüman toplumlardan gelen desteklerin büyük oranda kesilmesinden dolayı Çar ile görüşmeyi kabul etti. 2. Aleksander’in Şeyh Şamil’e büyük bir saygı gösterdiği birçok kaynakta geçmektedir. On yıl boyunca gözetim altında tutulan Şeyh Şamil’in hac ibadeti için Mekke’ye yollanmasına da bizzat Çar izin vermiştir. Şeyh de burada hayatını kaybetmiştir. Allah rahmet eylesin...

Tolstoy’un romanındaki temel meselelerden birisi ise dini ötekileştirmenin çok yaygın olduğu bir coğrafyada, hakim konumda olmasına rağmen romanın iki baş karakterini Müslüman isimlerden seçerek yine Kilise’ye karşı menfi bir tavır takınmasıdır. Üstelik romanda Çeçenlerin insani özelliklerine yaptığı vurguların yanında Rus subaylarının kaba-saba tipler olarak gösterilmesi de ölümünden sonra yayımlanan bu romanın epey tepki almasına sebep olmuştur.


Bu yazıda Tolstoy'un romanları dışında Yılmaz Nevruz'un İmam Şamil’in Naibi Hunzakhlı Haci Murat isimli makalesinden istifade ettik.

Biyografiler Haberleri

"Afiye Sıddıki'ye yönelik Amerikan zulmü sürüyor"
İşgal rejimi Gazze kuzeyinde 20 günde 770 kişiyi katletti
Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Doğan vefat etti
İşgalci İsrail’in kabusu Yahya Sinvar kimdir?
Filistin cihadına adanmış bir ömür: İsmail Heniyye