‘Tetikçi’ Fuat Uğur’un provokasyonları bitmiyor

Dezenformasyon uzmanı Fuat Uğur cephesinde değişen bir şey yok. Uyduruk deliller ve saçma sapan çıkarımlarla yeni FETÖ iltisakları keşfedip FETÖ imha ekipleri için seferberlik emirleri yağdırıyor.

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, Türkiye’de kirli gazetecilik denildiği zaman akla gelen ilk isimlerden birisidir. Fuat Uğur’un karışık ilişkileri, yazdığı saçma sapan yazıları, ithamları, mesnetsiz hedef göstermeleri bitmek bitip tükenmek bilmiyor! Ne hikmetse daha evvel defalarca rezil olmasına rağmen hala birileri tarafından el üstünde tutulmaya da devam ediyor.

Tabi ki bu durum yalnızca onunla da sınırlı değil. Türkiye’de sağlıklı tarih toplum değerlendirmesi yapabilen köşe yazarı sayısı oldukça az ne yazık ki. Durum böyle olunca kendi içinde tutarsız, çapraşık, anakronik yazıların yazarları ortama uyum sağlamış gibi bir görüntü oluşuyor. Ancak tutarsızlığın bile bir sınır vardır!

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi halk ve güçlü bir siyasi iradenin ortaya koyduğu mücadele ile savuşturuldu. Haliyle asıl darbeyi yiyen, ava giderken avlanan FETÖ olmuş oldu. Toplum nezdinde ki meşruiyetini yitiren FETÖ’nün yaşadığı dağılma süreci birileri için fırsat olarak görülmeye başlandı. Böylece FETÖ pazarında elindeki “FETÖ-metre” ile ava çıkanlar başladılar önüne geleni itham etmeye. Üstelik son derece saçma iddialarla bu ithamlarını ispat etmeye giriştiler. Bu tutumları toplumsal paranoya ve korku halinin inşa edilmesini de sağlayarak toplumu zehirledi aynı zamanda. Verilen mücadelenin de şanına leke sürmüş oldular. Amaçları pisliğe üşüşen sinekler gibi en fazlasını kapmaktı tabi.

Son örneğimiz bu işin mahir kalemlerinden Fuat Uğur’a ait. 31 Ekim 2020 tarihinde yayımlanan “TRT’de yeni bir FETÖ klasiği mi?” başlıklı yazısında 23 Ekim tarihinde yaşanan teknik hatayı kullanarak algı oluşturmaya çalışan Uğur, TRT yöneticilerini FETÖ’cüleri kurumda barındırmakla suçluyor. 23 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşurken ekranda “Oöööööööööiiiillllllllllllllllllllll” şeklinde beliren ifadeyi FETÖ kumpası olarak değerlendiren Fuat Uğur yazısında komplo üstüne komplo kurarak bu boş iddiasını delillendirmeye(!) çalışmış. Yazısı boyunca ekranda beliren anlamsız harfleri ise “Öööööllll” şeklinde kendince düzeltiyor(!)

Paçalarından dökülen cehaletini ortaya koyan Fuat Uğur daha KJ ile alt yazı arasındaki farkı bile bilmediğini de göstermiş. "TRT’de alt yazılar (KJ) montaj esnasında atılıyorsa olayın faili doğrudan bellidir zaten. Ama yayın esnasında bu KJ atılmışsa sorumlu kişi rejide olmalıdır." KJ, karakter jeneratörü kelimelerinin kısaltmasıdır. KJ televizyon haberinde metne açıklayıcı ve tamamlayıcı unsurlar ekleyen formattır. Konuşanın titri, unvanı vs. gibi. Alt yazı ise konuşma metinleri, çeviriler, son dakikalar, kayan yazılar için kullanılan formatın genel ismidir. İkisinin ayrı şeyler olduğunu bilmeyen Uğur, birini diğerine parantez içinde vererek meseleye ne kadar vakıf olduğunu da göstermiş.

Sadece bundan ibaret olan bir vahamet ile karşı karşıya değiliz. TRT yönetimi de sert bir şekilde yazıyı kınarken yazının ithamlarına karşı gerekli adımları atacaklarını vurgulamışlar. Bu duruma da tepki gösteren Fuat Uğur sanki TRT’yi Fetöcülükle itham eden kendisi değilmiş gibi bir de Genel Müdür İbrahim Eren’i terbiyesizlikle suçlayarak ne kadar düzeysiz birisi olduğunu kanıtlamış. Tabi burada Uğur’un temel dayanağını yine kendilerinin oluşturduğu FETÖ korkusu oluşturuyor. Uyduruk iddialarla insanları hedef alarak konumlarını zedeleyip fırsattan istifade etmek isteyen Uğur gibilerinin aslında FETÖ’den çok farkları yok. Aynı pisliğin ortasından kağnı tekerleği geçince ne kadar bir fark oluşuyorsa o kadar…  Bu iki sorunlu kafanın taktikleri de o yüzden birbirine çok benziyor!

Hatırlanacağı üzere Fuat Uğur, Eylül 2019’da Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ı da bir dizi yalan ve iftirayla hedef almıştı. Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ı yerli elektrikli traktör üreten firmalarla değil ithal ürünleri bulunan firmalarla toplantı yapmakla itham edince Bakanlık tarafından tekzip edilmiş ve “tetikçi” ilan edilmişti. Bakanlık tarafından “uydurulmuş rakam ve beyanlarla kamuoyunu açıkça kışkırtmak”la suçlanan Fuat Uğur’u gazetesi bir süre “izne” çıkardı. Yalanları, iftiraları, kışkırtıcı faaliyetleri hatta tetikçiliği tescillenen böyle tipler nasıl oluyor da hala ‘gazetecilik’ yapabiliyor acaba?

Unutmadan şu hususu da ekleyelim: Fethullahçı cuntanın üst düzey operasyonel ekibinden Önder Aytaç ve Emre Uslu gibi tiplerle “kokoreç partileri” düzenleyecek kadar yakın dostlukları olan Fuat Uğur’un bulduğu her fırsatı birilerini Fetöcü ilan etmek üzere kullanması ancak Türkiye’ye özgü bir tuhaflık örneğidir. Mazisi Moskova kuklası TKP’den Fethullahçı ilişkiler ağına uzanan özel misyon taşıyan gazetecileri muhafazakar gazete ve televizyonlarda istihdam edenler kimi itibarsızlaştırmak, hangi çevre ve kurumu karalayıp yıpratmak istiyorsa bir işaretle operasyonları başlatabiliyorlar. Eh, bugün için açıkça ilan edilmiyorsa bile hemen herkes kuklaları da kuklacıları da az çok tanıyor.

Sosyal medya kullanıcıları da TRT yöneticilerini itham eden Fuat Uğur FETÖ hakkında attığı eski twitlerle cevap vermişler:

 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!