Beyazıt’ta şehid cenazesinde dikkatlerden kaçan eski bir fotoğraf vardı.. Çanakkale Savaşı sırasında Filistinli anneler 12-14 yaşındaki çocuklarını, Çanakkale’ye gönderilmek üzere gönüllü yazdırmışlar, arkalarına bakmadan çekip gitmişlerdi.. 12-14 yaşındaki bu çocuklara verilecek silah da yok.
Ellerinde sopalarla kışla önünde, Osmanlı askerî yetkililerince denetleniyor.. Bu resim o gün Vakit’in 1. sayfasında da çıkmıştı.
Hani, Araplar Türkleri arkadan vurmuşlardı?. O “resmi iftira”.. İngilizlerle işbirliği yapan Arap aşiretleri yok değildi ama, onların sayısı bizdeki İngiliz mandacılarından daha fazla değildi.. Zaten Türkiye’de Arap düşmanı Türk milliyetçiliğini finanse edenler, daha sonra Mısır’a gidip, Türk düşmanı Arap milliyetçiliğinin fikir babalığını yapmadılar mı?
Hz. İbrahim Azer’in oğlu idi. Ona dua bile edemez. Peki ya Hz. Nuh, gemiye binmeyen oğluna dua edebilir mi? Aynı ana-babanın çocuğu olsanız bile o inkarcı bir zalim biri ise ona sahip çıkamazsınız..
Aslında bu işin Kürtle, Türkle, Arapla ilgisi yok.. Her milletten şerefli insanlar olduğu gibi şerefsizler de var.. Abdulaziz Buhari adını duydunuz mu? Kudüs’te yaşayan bir Özbek.. Gazze konvoyu ile ilgili trajediye gönlü dayanamadı ve vefat etti. Kudüs’teki Özbek lideri, “Sevgi Çınarı” olarak anılıyordu.. Kudüs Özbek tekkesi şimdi öksüz..
Kurtuluş Savaşı’nda Hindistan Müslümanlarının Kurtuluş Savaşı’na destek için gönderdikleri para, daha sonra İş Bankası’nın kuruluşunda kullanıldı biliyorsunuz. Sonra birilerinin özel hesabına geçti, ardından da bu fonun yönetimi CHP’nin denetiminde..
Eski bir Türk devleti olan Hindistan’dan Müslümanlar ayrıldılar. Sonra bu Müslümanlar kendi içlerinde bölündü..
Resmi tarihçiler pek bahsetmek istemeseler de, Çanakkale Savaşı’nda İngilizler, Hindistan’daki Müslümanları kandırarak, “Almanlar Hilafet merkezini işgal etti, İngilizler Halifeyi kurtarmak için seferberlik düzenledi” diye Avustralya ve Yeni Zelanda’dan getirdiği gemilerle bu gönüllü Müslümanları Çanakkale’ye getirip karaya çıkartmışlardı.. Fransızlar da aynı şekilde Senegal’den getirdiği Müslümanları cepheye sürmüşlerdi. Sonuç: Bizi bize kırdırdılar.. Anzak ayinlerinin perde gerisinde böyle bir trajedi gizli..
Doğduğumuz ana-babayı, toprağı, zamanı biz seçmedik.. Mekke’de doğup cehenneme gitmek de, Moskova’da doğup cennete gitmek de mümkün.. Önemli olan “insan” olmak. Yaratılış gayesine uygun yaşamak!
“Teşekkürler Türkiye” ile ilgili bugün yeni bir anekdot var.. Bir arkadaş bir mağazaya giriyor.. Pazarlık uzun sürüyor ve satıcı fiyatı düşürmüyor. Bir yandan da paketi topluyor.. Bizim umreci, yanındakine “Türkiye’de de yaklaşık bu fiyata” diyor. Satıcı bir anda duruyor. “One minute” diyor.. Ve soruyor: “Nereden geliyorsunuz?” “Türkiye” deyince paketi getiriyor, “Al, hediyemiz olsun” diyor.. Arkadaş “Ama param var, ödeyebilirim” diye ısrar edince, daha önce söylediği fiyatın yarısını söylüyor.. Bir de ricası var: “Tayyib Erdoğan’a selam söyle.”
Tayyib Erdoğan’a selam var buradan. Ve bol bol da dua..
Burada herkes Türkiye’de neler yaşandığını merak ediyor.. Ergenekon ve derin gerçek, İslam coğrafyasındaki halklar için kendi içlerine bakarken bu tecrübeden yola çıkmalarını sağlıyor.. Türkiye, İslam dünyasının yeni rol modeli.. İHH’nın Gazze seferi, one minute’tan sonra Türkiye için yeni bir sıçrama tahtası oluşturuyor..
Herkes, bu işin sonunu ve bir adım sonrasını merak ediyor.. Ahmet Davutoğlu’nun, “Gazze trajedisi bizim 11 Eylülümüz” sözleri burada herkesin dilinde yankılanıyor.. 11 Eylül’den bu hareketin tek farkı, ABD 11 Eylül’de kuruldu ve dizi üzeri düştü. Türkiye ise ayakları üzerinde doğruldu.. Türkiye’den yükselen ses, şimdi İslam coğrafyasında dalga dalga yayılıyor.. İran şimdi iki yardım gemisini sefere çıkartacakmış.. İran donanması da bu yardım gemilerine refakat edecek.. Açılan çığırdan/yoldan başkaları da ilerliyor.. Bu arada İsrail hükümeti, operasyonla ilgili soruşturma başlatma kararı aldı. Ancak henüz Ankara’nın talepleri yerine getirilmiş değil.. Henüz İsrail özür dilemedi, gemiler hâlâ serbest bırakılmış, denizden sürdürülen ambargo kaldırılmış değil. Sorumlular hakkında bir soruşturma başlatılmış da değil.. Tazminattan ise hiç söz edilmiyor..
İsrail’in, operasyondan sonra ödemek durumunda kalacağı ilk bedel, NABUCCO projesinden çıkartılmış olması. Mavi Akım-2 askıya alındı.. Aslında İsrail tüm dünyada ciddi bir boykotla karşı karşıya . Ciddi bir prestij kaybı söz konusu.. Viyana’dan gelen haber ise İsrail için bundan sonrasının hiç de kolay olmayacağını gösteriyor. Çünkü Atom Enerjisi Kurumu, İsrail’in nükleer kapasitesini araştırma kararı aldı..
Gazze konvoyu ile başlayan süreç, İsrail üzerindeki baskısını ağırlaştırarak devam ediyor.. Bu konuda herkesin ortak kanaati şu: Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Ve giderek bu sancı İsrail’in içinde de siyasi, toplumsal, kültürel sonuçları olacak bir vicdan tartışmasına kapı aralıyor..
İsrail yönetimi şimdi yeni bir durumla karşı karşıya. Siyonizm ilk kez böylesine zayıf, sorunlu ve suçlu bir kavram olarak öne çıkıyor..
Bu süreç Mısır’da da radikal bir politika değişikliğine yol açabilir.. Kudüs’ün statüsü, tüm dünyadaki kutsal mekanlarla ilgili yeni bir hukuk düzeni oluşturma adına yeni bir tartışmaya zemin hazırlayabilir..
Selam ve dua ile...
VAKİT