Terörün finansmanı yasası

Hilal Kaplan

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uluslararası terörizmin finansman kaynaklarını engellemek amacıyla hazırlanan Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Sözleşme'yi Türkiye de imzalamıştı. Ki bu, BM üyesi ülkeler için bir zorunluluktu. Buna uygun olarak, yaklaşık iki yıldır komisyon gündemine alınmayan yasa, geçtiğimiz günlerde Meclis Genel Kurulu'ndan geçti. Nitekim, BM Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) Türkiye'ye yasayı geçirmesi için tanıdığı süre de 23 Şubat'ta doluyordu. Yasa, BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarının uygulanması ile malvarlığının dondurulmasına ilişkin usul ve esasları düzenliyor.

BM sözleşmesi gereğince, ABD ve AB'nin terörist olarak ilan ettiği örgüt, grup, siyasi oluşum ve camialar Türkiye tarafından da terörist olarak görülecek. ABD ve AB'nin terörist ilan ettiği kuruluşlarla iş yapan bütün kişi, STK, dernek ve şirketler kara listeye alınacak. Sadece bu kadarla da kalınmıyor elbette. Talep edildiği takdirde, bu kuruluşların mal varlıkları dondurulacak ve terörist ilan edilen kuruluşlar hakkında dava açılıp örgüt üyeliği cezası verilebilecek.

Yasayla ilgili bazı maddeler şöyle:

Madde 3: TMK Kapsamında terör suçu kabul edilen fiillere ilişkin fon sağlanması veya toplanması yasaklanmıştır.

Madde 4: Daha önceden terör örgütünün fon sağlayanın tespit edilmesi halinde örgüt üyesi olarak cezalandırılacak.

Madde 5: Malvarlığının dondurulması kararı, yargı kararı olmaksızın yapılabilecektir.

Madde 6: Yabancı devlet hükümetleri tarafından yapılacak malvarlığının dondurulmasına ilişkin talepler hakkında karar verme yetkisi Değerlendirme Komisyonu'na aittir.

Madde 7: Değerlendirme Komisyonu'na suçun işlendiğine dair makul sebeplere dayanarak yabancı ülkelerdeki malvarlığının dondurulması için talepte bulunma yetkisi verilir.

Madde 9: Değerlendirme Komisyonu, yargısal güvenceye bağlanması gereken bir hususta doğrudan idare tarafından oluşturulan bir kurul niteliğindedir.

BM Sözleşmesini esas alan yasa sayesinde, Türkiye'nin terörist tanımı, birkaç ülkenin kararlarını hegemonize ettiği BM Güvenlik Konseyi'nin tanımıyla örtüşmüş hale getiriliyor. Örneğin ABD için terörist olan Filistinli direnişçiler ve HAMAS, Rusya için terörist olan Çeçen mücahidler ve hatta mülteciler, artık Türkiye nezdinde de terörist olarak görülecek. Gazze, Çeçenistan, Somali, Doğu Türkistan'dakiler gibi BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin terörist ama bizim direnişçi olarak nitelendirdiğimiz gruplar terörist ve onlara insanî anlamda bile olsa yardım yapan kuruluşlar da terörün yardım ve yatakçısı konumuna düşmüş olacaklar.

Yasanın geçmesine karşı çıkan Akabe Vakfı, AKDAV, Araştırma ve Kültür Vakfı, Anadolu Platformu, ASDER, Deniz Feneri Derneği, Fatih Akıncıları, Garip-Der, Hikmet Vakfı, İHH, İMKANDER, İnsan ve Medeniyet Hareketi, MAZLUMDER, Özgür-Der, Sadakataşı Derneği, TGTV, Uluslararası Hukukçular Birliği ve Yardımeli Derneği gibi sivil toplum kuruluşları yasadaki haksızlıkların sadece terör tanımı bağlamında olmadığına, terörist yaftasının yapıştırılmasının hukukî değil idarî yaptırımla gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. Böylelikle, hukukilik denetimi de olmadığından, suçlanan kişi ve kurumların kendilerine savunma hakkı dahi verilmeden mal varlıklarının dondurulması söz konusu olabileceğini vurguluyorlar.

Şu anda itibaren gözler, diğer ülkelerin talepleri üzerine, kendi derneklerimizi, vakıflarımızı ve sivil toplum kuruluşlarımızı terörist kapsamına alma gücünü haiz 'Değerlendirme Komisyonu' başta olmak üzere tüm idarî yetkililerde. Türkiye, Uluslararası sözleşmelerle bağlandığı için, siyaseten mecbur kaldığı için, kara listeye alınmamak için bu yasayı geçirmiş olabilir. Yalnız bir de Hakk'ın ve halkın kara listesi vardır, onu da unutmamak gerekir.

YENİ ŞAFAK