1993-1998 yılları arasında koruculuk yapan Binzet, üç farklı savcıya verdiği ve birbirini destekleyen ifadelerini reddetti. Korucuları suçlayan Binzet, Temizöz ve ağabeyi eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ı ise övdü.
Eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Temizöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Fırat Altın (Abdülhakim Güven), Hıdır Altuğ, Adem Yakin ve Kukel Atağ hazır bulundu. Adam kaçırma suçundan Kırıkkale Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve dinlenmesi için Diyarbakır E Tipi Cezaevi'ne nakledilen tanık Mehmet Nuri Binzet, yoğun güvenlik önlemi altında adliye binasına getirildi.
Binzet, ifadesinde Cizre'de faili meçhul cinayetlere kurban kişilerle ilgili daha önce verdiği beyanların büyük bölümünü inkar etti. 1995 yılında Cizre'de Abdurrahman Almas'ın taranarak öldürülmesi gibi çok sayıda cinayetin Temizöz'e isnat edildiğini söyledi. Binzet, PKK sempatizanlarının Albay Temizöz'ü halkla iç içe olmasından dolayı sevmediğini, işlenen faili meçhul cinayetlerin asker ve korucular tarafından işlendiğini örgütün ifade ettiğini öne sürdü.
Binzet, "Kamil Atağ talimat verdi. Ramazan Uygur'u getirmemizi istedi. Tamer ve diğer bir kişi Uygur'u çarşı ortasında yakaladık. Direnince vurduk. O yerde can çekişirken biz oradan ayrıldık." şeklindeki daha önce verdiği ifadeyi de değiştirdi. Olayı görmediğini, başka birisinden duyduğunu öne sürdü.
Cizre'de 1992 yılında öldürülen Mustafa Aydın adındaki kişinin öldürülmeden önce karınca yuvasına oturtularak işkence çektirildiğini ve sonra kurşunlandığını anlatan Binzet, "Bu olayı gerçekleştiren itirafçı Adem Yakın, Abdülhakim Güven ve Temizöz'dü. Ama kimin kurşun sıktığını görmedim." ifadelerini kullandı.
Kaybedilen HADEP yöneticileri Ebubekir Deniz ve Serdar Tanış'ın öldürülmesi olayına da değinen Binzet, bunların öldürülmesi olayı ile ilgili savcıyla istişare ettiklerini iddia etti. 2008 Eylül ya da Ekim ayında görüştüğü Midyat savcısına, koruculuk yaptığı 1993 ile 1999 yılları arasında duyduğu olayları anlattığını öne süren Binzet, "Benim (olabilir, duydum) gibi beyanlarım, 'biliyorum, gördüm' şeklinde tutanağa geçirilmiş. Bundan önce verdiğim ifadeleri kabul etmiyorum." dedi.
Korucuların Evinde Nezarethane Vardı
Eski bir korucu olan Mehmet Nuri Binzet, mahkemede tüyler ürpertici itiraflarda da bulundu. Albay Temizöz'ün Cizre'de görev yaptığı dönemde bütün korucuların evlerinde demir parmaklı nezarethaneler bulunduğunu söyledi. Ardından şunları kaydetti: "Burada işkenceler yapılıyordu, tırnaklar çekiliyordu. İnsanlar arabaların tekerliğine yerleştiriliyordu. Bazı kişileri burada tutuyorduk. Sonra Jandarma gelip alıyordu. Bunlar şüpheli kişilerdi. Kamil Atağ'ın evinin altında nezarethane vardı. Bir süre sonra nezarethaneler cephaneliğe çevrildi. Burada mermi, uçaksavar ve LAW silahları bile vardı. Hatta o dönemde oralarda yapılan işkencelerden ses çıkmaması için kapılara süngerler çekmiştim. Nezarethanede bulunan bir bayan PKK'lının elleri askıda ve çıplaktı. Ben poşuyla kapattığım için Abdülhakim Güven beni Temizöz'e şikâyet etti. Bundan sonra sorgulara almadılar."
İfadesini Değiştirmesi İçin 30 Bin TL Teklif Edildi
-Tanıklara yönelik baskılar bilirkişi raporlarında yer alıyor. Tanıklardan Mehmet Nuri Binzet'in beyanını değiştirmesine karşılık olarak rüşvet teklifinde bulunulup tehdit edildiğine ilişkin raporlar da dava dosyasına eklendi. Binzet'in 30 Haziran 2009'da Abdulhamit isimli bir şahısla yaptığı görüşme söz konusu tehdidi açık bir şekilde ortaya koydu.
Binzet, telefondaki şahsa, "Git evinde otur, onlara de ki onlardan korkmuyorum. Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar." diyor.
Binzet'in uğradığı baskılar, Midyat Cezaevi'nde çalışan bir gardiyanın Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdiği mektupta anlatılıyor.
Mektubuna, Mardin-Midyat Cezaevi'nde çalıştığını belirterek başlayan gardiyan, savcıya şu bilgileri verdi: "Sizin çalışmalarınızın altını oymak için bazı kirli oyunlar oynanıyor. Cemal Temizöz Albay'ı cezaevinden çıkarmak için Midyat Cezaevi'nde yatan Mehmet Nuri Binzet'e ifadesini değiştirmesi için değişik tekliflerde bulunuluyor."
Binzet'in Midyat Cezaevi'nde kendisini ziyarete gelen Nihat adlı bir kişiyle yaptığı görüşme tutanaklarında ise 30 bin TL karşılığında ifadelerini geri çekeceğini anlattığı ifade ediliyor. Kayıtlara göre Binzet'le ifadesini geri alması için defalarca görüşüldü. 30 bin ile 300 bin lira arasında değişen miktarlarda para teklif edildi. Hatta cezaevinden özel izin alınarak, Binzet'in nişanlısı olduğu iddia edilen bir kadınla görüşmesi sağlandı. Söz konusu telefon dökümleri Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce dava dosyasına eklendi.
Baskı iddialarının konuşulduğu dönemde Binzet, başka bir suçtan hükümlü yattığı Midyat Cezaevi'nden savcılığa, ifadelerini geri aldığına dair dilekçe gönderdi. Ancak hemen ardından avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada söz konusu dilekçenin kendisine zorla imzalatıldığını ve ifadelerini geri almadığını bildirdi. Tanık Mehmet Nuri Binzet, bu açıklamasından kısa süre sonra Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi'ne nakledildi.
Binzet'in ilk ifadesi:
Yeğenim, Ramazan Uygur'u Kalaşnikof'la tarayarak öldürdü
Cizre'de 1993-1995 yılları arasında işlenen faili meçhullerle ilgili soruşturma, Midyat M Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Mehmet Nuri Binzet'in Ocak 2009'da verdiği ifadeyle başlamıştı. Tanık Binzet ifadesinde Ramazan Uygur'u, yeğeni Tamer Atağ'ın kendisinin yanında Kalaşnikof'la tarayarak öldürdüğünü söylemişti. Binzet olay sırasında kullanılan Kalaşnikof tüfeğin üzerine zimmetli olarak verilen görev silahı olmadığını belirtmişti: "Kamil ağabeyimde seyyar dipçikli Rus yapımı C 11 diye isimlendirdiğimiz Kalaşnikof tüfekler vardı. Bu tip olaylarda biz kullanımı ve taşınması kolay olduğu için genelde bunları alırdık ve bu silahlar özel yapım 75 adet mermi alan şarjörlerle taşınırdı. O gün de öyle bir silah kullanıyordum. Bu silahı olaydan sonra yeniden Kamil ağabeyime verdim." Ardından gizli tanıklar 'Tükenmez Kalem' ve 'Sokak Lambası' da Binzet'in ifadeleriyle paralellik arz eden beyanlarda bulunmuştu. Fakat gizli tanıklar, deşifre edilmelerinden sonra ifadelerinden vazgeçmişlerdi.
İslam Avcı / Zaman