Temizöz Davasında Çıkan Kararla Hukuk Bir Kez Daha Katledilmiştir!

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, beraat kararıyla sonuçlanan ve merkezinde JİTEM'in bulunduğu Albay Cemal Temizöz davasıyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.

Basın Açıklamasının Tam Metni:

 

Temizöz Davasında Çıkan Kararla Hukuk Bir Kez Daha Katledilmiştir!

06.11.2015

1993-1995 yılları arasında yasadışı keyfi infaz edilen veya zorla kaybedilen 21 kişiyle ilgili dönemin Cizre Jandarma İlçe Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ, Kukel Atağ, Temer Atağ, AdemYakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak hakkında “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve bu teşekküle katılarak mensubu olmak, insan öldürmeye azmettirmek ve insan öldürmek” suçlarından 2009 yılında Diyarbakır 6. Ceza Mahkemesi’nde dava açılmıştı.

İlk olarak 2011 tarihinde Kukel Atağ, daha sonra 2012’de Temer Atağ ve Kamil Atağ, 2013’te ise Hıdır Altuğ ve Abdulhakim Güven tahliye edildi. Savcılık makamı tarafından verilen esas hakkındaki ilk mütaalada;  davaya konu olan cinayetlerin yalnızca dokuzu bakımından ceza talep edilmiş, diğerleri bakımından ise zamanaşımından dolayı düşme veya delil yetersizliği nedeniyle sanıkların beraati istenmiş, Temizöz’ün ise işlediği suçlardan dolayı 5 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 100 yıl hapis cezası ile cezalandırılması istenmişti.

Daha sonra özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla dava Şırnak’a gönderilmiş, oradan da güvenlik gerekçesiyle Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledilmişti. Bu süreçte AdemYakin, Burhanettin Kıyak ve Cemal Temizöz tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak tahliye edilmişti. Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18.04.2015 tarihinde savcılık makamı tarafından verilen esas hakkındaki mütalaada ise tanıkların ifadeleri ve olaylarla ilgili kesin, inandırıcı ve vicdani kanaate uygun delil bulunmadığı gerekçesiyle sekiz sanığın ayrı ayrı beraatlarına karar verilmesi istenmişti. 5 Kasım 2015 tarihindeki son duruşmada da bu karar açıklandı ve beraat talebi hükme bağlandı.

48 duruşma boyunca yargılanmakta olan ve hakkında 9 kez ağırlaştırılmış̧ müebbet cezası istenen davanın en önemli sanığı emekli Jandarma Kıdemli Albay Cemal Temizöz dahil sekiz sanık için “tanıkların ifadelerinin hükme esas teşkil edemeyeceğini ve olaylarla ilgili kesin, inandırıcı ve vicdani kanaate uygun delil bulunmadığı” gerekçesiyle ayrı ayrı beraat kararı verilmesi açık bir hukuk katliamı anlamına gelmektedir. Bir biriyle tutarlı ve birbirini pekiştiren onca tanık ifadesine karşılık “tanıkların ifadelerinin hükme esas teşkil edemeyeceği…” bahanesiyle davanın üzerinin örtülmesi, devletin yüzleşme ve hesaplaşma konularında asker-güvenlik güçleri söz konusunda olduğunda adım atmak istemediğini de ortaya koymaktadır.

Temizöz ve diğerleri adıyla anılan bu dava, devletin 90’lı yıllarda işlediği zulüm ve katliamlarla yüzleşmesi, geçmişin hatalarından dönmesi ve kirli savaş konseptinin en karanlık ayağını oluşturan JİTEM ile hesaplaşılması adına önemli, tarihi bir imkân olarak görülmekteydi. Ne yazık ki son yıllarda birçok önemli davada, isimleri yığınla suçla anılan önemli kişilerin siyasi konjonktür sayesinde serbest kaldıklarını üzülerek müşahede etmekteyiz. Temiöz davası gibi faili meçhuller ve karanlık odaklarla hesaplaşma adına milat sayılabilecek bir davanın bu şekilde neticelenmesi de yine mezkûr siyasal ve hukuki koşulların bir sonucudur ve çıkan karar asla hukuki değildir.

İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında değerlendirilmesi gereken zorla kaybedilme, Türkiye'de, yakın geçmişe kadar da sıkça başvurulan bir yöntem olmuştur. Bu yöntemin en fütursuzca uygulandığı yer yıllarca OHAL koşullarında yönetilen Kürt illeriydi ve uygulayanlar ise JİTEM mensuplarıydı. Temizöz ve diğerleri davası bir yönüyle JİTEM’in de ilk defa hukuk karşısına çıkması anlamı taşımaktaydı. Bu açıdan söz konusu dava ve devamında açılacak davalarda hukuktan beklentimiz; JİTEM'in ne olduğu, ne amaçla kurulduğu, ne türden faaliyetlerde bulunduğu, subay, astsubay, itirafçılarının bu cinayetleri neden ve nasıl işledikleri, dönemin MGK'sının, kuvvet komutanlarının ve yargısının katkısının ne düzeyde olduğu gibi hayati konuları açıklığa kavuşturması ve bu karanlık yapıyla hesaplaşmasıydı. Maalesef bu beklenti Temizöz ve diğerleri davasında çıkan kararla boşa çıkmış oldu. Adı kanla, gözyaşıyla, işkenceyle, korku ve vahşetle anılan JİTEM, bu beraat kararlarıyla bir nevi aklanmaya çalışıldı. Hukuk bir kez daha katledildi. Kamuoyu vicdanı ise büyük bir yara aldı.

İnsanlık onuru için, tarihle yüzleşmek adına, bu vahşetlerin ifşası ve sonraki nesillere ibret teşkil etmesi için siyasi irade bu hukuksuzlukların önüne geçmelidir. Bu noktada asıl sorumluluk artık hükümettedir ve kamuoyu vicdanını rahatlatmak için bu keyfiliğe bir son vermelidir. JİTEM'in ve kirli yapıların sebep olduğu suçlarla hesaplaşılması için hükümet inisiyatif alarak hukuku işletmelidir. İnsanlık onur ve vicdanına savaş açan bu karanlık odakların faaliyetleri ayrıntılarıyla araştırılıp kamuoyuyla paylaşılmalı, bu çetelerin-örgütlerin yöneticileri, tetikçileri ise derhal yargı önüne çıkarılmalı, üzeri örtülen davalar yeniden açılmalıdır.

 

Murat KOÇ

Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı

 

Basın Açıklaması Haberleri

Devrik Esed yönetimi hakkında İstanbul'da suç duyurusunda bulunuldu
İmam Buhari Vakfı: Halep'in fethi mübarek olsun!
53 STK'dan ortak proje: Kriz bölgeleri için tek havuz oluşturulacak
"İşgalci İsrail’in spor takımları turnuvalardan men edilsin!"
Türkiye’nin göç raporu yayınlandı