Temenni Haberciliği

Ahmet Varol

Basın alanındaki çalışmalarımızda bir çeyrek asrı doldurduğumuzdan haberciliğin muhtelif şekillerine muttali olduk. Dikkatimizi çeken habercilik tarzlarından biri de temenni haberciliğidir. Bazı yayın organları temenni ettikleri, arzuladıkları gelişmeleri olmuş, gerçekleşmiş gibi haber verirler.

Asılsız haber yazmanın muhtelif amaçları olabilir. Birini karalamak, bir kuruluşa ilginin azalmasına sebep olmak, bir oluşuma bakış tarzının olumsuz olmasını sağlamak, herhangi bir operasyonu haklı çıkarmaya çalışmak vs. Eğer aklınıza gelen bütün bu amaçlardan hiçbiri yayınlanan habere uymuyorsa geriye, olmuş, gerçekleşmiş gibi gösterilen şeyin temenni edilmesi, arzulanması kalıyor ki biz de buna temenni haberciliği adını veriyoruz.

Temenni haberciliği Türkiye’deki medya organlarına has değildir. Uluslararası kamuoyu üzerinde etkili olduğunu bildiğimiz ve “saygın medya kuruluşu” diye yutturulan medya organlarının da birçoğu bu yola başvurur.

Temenni haberciliğine en sık başvuran medya İsrail medyasıdır. Çünkü bir sorun devletine hizmet etmeleri sebebiyle temennileri ve arzuları da çoktur. Ayrıca Siyonist medyanın iddia ve haberleri, sorunlu bir devletle ve ona karşı sürdürülen mücadeleyle irtibatlı olması yüzünden önemsenmekte, bu çerçevede temenni haberleri de etkili olmaktadır. Özellikle “şok haber” kategorisine giren büyük iddiaları bir zamanlar bayağı ilgi görüyordu. Ama bu türden haberlerinin hepsi yalanlandığı, asılsız çıktığı için artık güveni iyice sarsıldı ve eskisi kadar etkili olamıyor.

5 Ekim Pazar günü bazı Internet sitelerinde, Müslüman Kardeşler cemaatinin genç kesiminin Türkiye’deki AKP modeline özendiğine dair bir iddia yer aldı. Hatta yazar arkadaşlarımızdan bunu yorumlarına konu edinenler de oldu.

Ben bu iddiaya şaşırdım. Çünkü AKP popüler siyasi bir partidir ve siyasi tecrübelerinden yararlanılması mümkündür. Ama kapsamlı bir İslâmî teşkilat yapısı için model değildir. Ayrıca siyasi parti çalışması Müslüman Kardeşler’in faaliyetinin sadece bir yönünü oluşturmaktadır. Bazı ülkelerde bu şekilde siyasi partileri var, ama teşkilat çalışmaları o ülkelerde bile siyasi parti çerçevesinin içine kapatılmış değildir ve geniş bir alanı kapsamaktadır.

Sonra öğrendik ki bu iddia Zaman gazetesi tarafından, Internet’teki bazı blog sitelerinde yer alan tartışmalarda birtakım gençlerin dile getirdiği görüşlerden yola çıkılarak haber yapılmış.

Aradan fazla zaman geçmeden Ürdün’deki Müslüman Kardeşler’in genel murakıbı Prof. Dr. Hemmam Said’le Katar’da bir araya geldik ve kendisiyle oturup sohbet ettim. Kendisiyle 19 yıldır tanıştığım ve Ürdün’e her gidişimde ziyaret ettiğim değerli ilim adamı Üstat Hemmam Said böyle bir şeyin zaten anlamsız olduğunu, bu iddianın Mısırlı gençlere atfen ortaya atıldığını, oysa Mısırlı gençlerin cemaatin ilkelerine ve modeline bağlılıkta çok daha hassas olduklarını dile getirdi. Aynı hususu yine kıymetli dostlarımızdan ve Ürdün’deki cemaatin ileri gelenlerinden Suud Ebu Mahfuz da vurguladı.

Çok geçmeden yine aynı gazete cemaatin ileri gelenlerinden Üstat Muhammed Habib’le yapılan bir görüşmeye isnatla söz konusu iddiayı yalanlayan başka bir iddiayı yayınladı. Ama bu kez de haber başka bir sorun içeriyordu. Çünkü Muhammed Habib’in “AKP laik bir partidir, biz ise İslâmiyiz” iddiasında bulunduğu söyleniyordu. Cemaatin ileri gelenlerinin bu tür kıyaslamalara ve tartışmalara girmekten kaçındıklarını biliyorum. Çok geçmeden Muhammed Habib böyle bir şey söylemediğine dair açıklama yaparak iddiayı yalanladı.

Aynı görüşmeye isnat edilen ve Üstat Muhammed Habib’in yalanladığı bir başka önemli iddia daha vardı. Siyonist işgalcilerin 1948 sınırlarına çekilmeleri durumunda Müslüman Kardeşler’in işgal devletini tanıyabileceği. Oysa böyle bir şeyi bırakın cemaatin lider kadrosundan Muhammed Habib’i, herhangi bir ferdi bile kabul etmez. Muhammed Habib kendisi böyle bir kanaat taşımayacağı gibi bunu söylemesi durumunda cemaatten büyük tepkilerle karşılaşacağını da tahmin eder.

Son günlerde Zaman’ın İslâm dünyasındaki gelişmelerle ilgili önemli bir iddiası da Kavkaz Center tarafından yalanlandı ve bu yalanlamayla bağlantılı olarak gazeteye sert bir şekilde eleştiri yöneltildi. Kavkaz Center yetkililerinin tepkisini çeken şey Çeçenistan’da bir cami açılmasının bahane edilmesiyle Rusya propagandasının yapılması ve artık Kafkaslarda direnişin sona erdiği izleniminin verilmesiydi.

Zaman’daki kardeşlerimize bir tavsiyem var: Habercilikte güvenilir olmaya, arzuladıklarını olmuş gibi göstermekten daha çok önem vermek gerekir. Bunun için de doğruları yazmaya özen gösterilmelidir.

VAKİT