Paralel biçimde AK Parti Hükümeti ise yine gaddar, insanlık düşmanı tutumun kaynağı şeklinde resmediliyor. Ve bu yoğun manipülasyon kampanyası karşısında ise hükümet bir kere daha acz içinde. Kemal Öztürk çarpıtmanın derinliğine ve hükümetin acziyetine dikkat çekmiş.
Tel Abyad/Kobani... Derdini anlatamayan devlet
Kemal Öztürk / Yeni Şafak
Suriye sınırındaki Tel Abyad'da savaş var. Kafa kesen, kadınlara tecavüz eden, çocuk yaştaki kızları köleleştiren IŞİD'den kaçıyor herkes. Türkiye ise sınırını açmıyor onlara. Korkunç görünümlü IŞİD militanları, sınırın öbür tarafında, pis pis sırıtıp bu gariban ve masum halkı Tel Abyad'a geri sürüp, orada ya kafalarını kesecek ya da köleleştirecek. Herkes sınırı açmadığı ve bu insanları IŞİD'e kurban verdiği için hükümete ateş püskürtüyor.
Tel Abyad algısı: Türkiye sınırı kapattı halkı kafa kesen IŞİD'e teslim etti
Bir televizyoncu, “Türkiye Suriye sınırında, sivillerin IŞİD'e terk edildiği bu kare son yıllarda gördüğüm en dehşet verici fotoğraf” diyerek sınırdan, IŞİD militanlı bir foto yayınlıyor, muhtemelen ağlıyor bu esnada. “Helalleşelim” diyen, eski bir genel yayın yönetmeni, küçük bir kızın fotoğrafını köşesine taşıyıp, IŞİD'den kaçan bu kızın seks kölesi yapılmak istendiğini, Türkiye'nin MİT TIR'larıyla işte bu IŞİD'i beslediğini yazıyor. Bu iki isme onlarca gazeteci yazar destek veriyor.
Televizyonlar canlı yayınlarla sınırdan insanlık dramını aktarırken, sosyal medyada IŞİD'ten kaçan “Kürtlere” kapıyı açmayan hükümete küfür yağıyor, kampanyalar yapılıyor. Sonunda kapı açılıyor, Tel Abyad boşalıyor. Bölgeyi korkunç yüzlü IŞİD'den temizlemek isteyen “kahraman” PYD, Tel Abyad'ı ele geçiriyor, bir de Türkiye hükümetine sakin olmasını tavsiye ediyor.
Durum aynen böyle görünüyor değil mi?.
Şimdi gerçeğe bakın
Gerçek ise çok farklı. Türkiye Cumhuriyeti'ni düşman olarak bilen ve 40 yıldır savaşan PKK'nın Suriye'deki ismi PYD'dir. Öyle masum bir sivil toplum kuruluşu, bir siyasi parti de değildir. PYD, “Rojava” olarak adlandırılan bir projeyle, Türkiye sınırı boyunca yer alan Suriye topraklarının kuzeyini parçalayıp, denizle bağlantısı olan bağımsız bir bölge kurmak istiyor. Türkiye'nin Suriye ile bağlantısını kesecek, tamamı Kürt olacak bu bölge, aynı zamanda Kuzey Irak'taki Kürt petrollerinin transferine de aday.
Bu projeye Esed rejimi ve İran açıktan, İsrail ve ABD örtülü destek veriyor. PYD'nin Suriye rejimiyle arası iyi, onunla asla savaşmıyor. Amerika ve koalisyon güçleriyle de üstü kapalı bir anlaşması var. Koalisyon güçleri IŞİD mevzilerini bombalıyor, IŞİD oradan çekilince, PYD oraya yerleşiyor, hemen bölgeyi Kürtleştiriyor.
Tel Abyad, tam olarak böyle bir durum. Rojava'nın bağımsız bölge olabilmesi için, IŞİD'in kontrolündeki Tel Abyad'ın PYD'ye geçmesi gerekiyor ki, coğrafi bütünlük sağlansın.
Hem halkı sür, hem şehri ele geçir, hem Türkiye'yi suçla
Durumun vahametine bakın şimdi:
Tel Abyad'a saldıran PYD. Oradaki nüfus da Kürt değil, Arap ve Türkmen. Bu insanlar bir yıldır IŞİD kontrolünde yaşıyor ve bugüne kadar oradan kaçıp Türkiye sınırına yığılmıyor nedense. Koalisyon güçleri hava bombardımanı, PYD de kara saldırısı başlatınca, bu insanlar şehirden kaçıp sınıra yığılıyor. Türkiye bir süre kapıyı açmayarak, oradaki demografik yapının ülke aleyhine bozulmasını istemiyor. PYD bu kez, 'Türkiye IŞİD'den kaçan Kürtlere kapıyı açmıyor' diye propaganda başlatıyor. Türkiye içinde HDP ekibi bu propagandayı yoğunlaştırıyor.
Basında, Doğan Medyası başta, bu kampanyaya hemen destek veriliyor. Enteresandır, 'Türkiye sınırı açtı, Suriyelileri içeri alıp başımıza bela etti' diye hükümeti eleştirenler de bu kez, 'sınırı aç' diyen kampanyaya katılıyor. Tüm bunlara ek olarak, 'Türkiye sınırı açmayarak bu masum insanları IŞİD'e teslim ediyor' diye yurt dışından da yayınlar başlıyor. Sonunda Türkiye sınırı açtı ve bekleyenler içeri girdi. İçeri girenlerden bir kısmı AA'ya yaptıkları açıklamada, köylerini PYD'nin boşalttığını ve kendilerini buraya sürdüğünü söylüyor.
Öte yandan Suriye'de Esed rejimine karşı savaşan 15 muhalif grup, ortak bir açıklama yaparak, PYD'nin Tel Abyad'ı ele geçirmesinin bölge için çok tehlikeli olduğunu, Suriye'nin toprak bütünlüğünün parçalanacağını söylüyor. PYD ise IŞİD'e karşı Özgür Suriye Ordusu ile birlikte hareket ettiğini açıklayarak kafaları karıştırıyor.
Sonuçta IŞİD Tel Abyad'ı terk ediyor, Koalisyon güçlerinin bombardımanı duruyor ve PYD o bölgede bağımsızlık ilan edip, sınırımıza PKK bayrağını asıyor. PYD'nin sivil lideri Salih Müslim, Hürriyet ve Milliyet Gazetesi aracılığı ile Türkiye'ye, 'sakin ol, silahlı güçler bir süre sonra geri gider' diye ukalaca bir de mesaj gönderiyor.
Vahamete bakın ki bu olayda eleştirilen, suçlanan, mahkum edilen hükümet ve Türkiye Cumhuriyeti devleti. Ulusal güvenliği, sınırları tehlikeye giren, ülkesine düşman bir grubun sınırın öte kapısını ele geçirmesinin büyük riskini, anlatamıyor, dünyaya. Hükümet Sözcüsü Arınç'ın açıklamasından başka da, dişe dokunur medya görünürlüğü yok.
Daha önce Kobani'de de aynı şey oldu.
Hatırlayın, Türkiye, PYD'nin kontrolünde olan Kobani'ye saldıran, IŞİD'e karşı koalisyon güçleri tarafında yer aldı. Ancak kendisiyle savaş halinde olan PKK (PYD) militanlarının Kobani'deki varlığından da rahatsız oldu. Çatışmalar esnasında, bir kısmı Kandil Dağı'ndan inip Kobani'de savaşan 2700 PKK/PYD militanının yine de Türkiye hastanelerinde tedavi edilmesine izin verdi. Bu militanların bir kısmı Türkiye'ye karşı suç işlemiş militanlardı ve bir kaç tanesi göz altında alındı. Ayrıca 200 bin Kobanili, üç günde Türkiye'ye kabul edildi, her türlü ihtiyacı karşılandı. Barzani güçlerinin transferi için Türkiye içinden bir koridor açıldı. Tüm bunlardan sonra IŞİD sonunda çekildi, Kobani yeniden PYD kontrolüne kaldı.
Bütün bunlara rağmen ne oldu? Selahattin Demirtaş'ın çağrısıyla sokaklara dökülen insanlar, onlarca şehirde çatışma çıkardı. 50'den fazla vatandaş hayatını kaybetti. Bu seçimlerde HDP neredeyse her Kürt köyünde, AK Parti'nin Kürtleri IŞİD'e sattığını, Kobani'yi IŞİD'e teslim ettiğini, katliam yapıldığını, Kürtlerin kafasının kesildiğini, kadınlarına tecavüz edildiğini, kızların seks kölesi yapıldığını anlattı.
Kobani propagandası AK Partiye oy kaybettiren en önemli üç olaydan biri haline geldi. Bunların abartılı olduğunu düşünenler olabilir. Geçen Pazartesi günü CNNTÜRK'te Ahmet Hakan'ın programında karşımda oturan, HDP Milletvekili Hüda Kaya'nın hınçla anlattıklarını tekrar izlerseniz, bu propagandanın HDP için ne denli önemli olduğunu anlarsınız.
Derdini anlatamayan devlet
Şimdi aynı algı ve medya operasyonu Tel Abyad için yapılıyor, hükümet yine derdini anlatamıyor. Ankara'da konuştuğum bir kaç bürokrat arkadaşım saçını, başını yoluyor çaresizlikten. Bunun gibi, haklıyken haksız konuma düşülen onlarca konu sayabilirim.
Hükümet kurma çalışmalarının bir etkisi değil bu. İletişime, kamu diplomasisine önem verilmemesinin, iyi yönetememesinin sonucunu yaşıyor aslında Ankara.
Sonunda bir devlet derdini anlatamıyor dünyaya.