“Tekrarlanan Yalanları Neden Gerçek Görüyoruz?”

Doğru olup olmamasından bağımsız olarak bir şey tekrarlandıkça insana doğru gelmeye başlayabilir. Bunu bilmek, propaganda tuzağına düşmeyi engelleyebilir. Tom Stafford, “Bu etki hakkında bilgi sahibi isek ona karşı tedbir alabiliriz.” diyor.

Tekrarlanan Yalanları Neden Gerçek Görüyoruz?

Tom Stafford / BBC Future

“Tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür.” sözü çoğunlukla Nazi propaganda bakanı Jospeh Goebbels’e atfedilir ve propagandanın temel kuralı olarak bilinir.

Psikologlar bunu “gerçek yanılsaması” etkisi olarak târif eder. Bu etki üzerine yapılan deneylerde, deneklerden, önemsiz şeylerle ilgili bazı belirlemeleri doğru ya da yanlış şeklinde sınıflandırmaları istenir. Örneğin: “Pestil meyveden yapılır. – Doğru.” ya da “Mandalina tam yetişmiş portakaldır. – Yanlış.”

Birkaç dakikalık, hattâ birkaç haftalık aradan sonra deneklere aynı işlem tekrarlatılır ama bu kez yeni bazı belirlemeler de eklenmiştir. Burada insanların daha önce gördükleri belirlemeleri doğru olup olmamalarından bağımsız olarak doğru değerlendirdikleri görülmüştür. Bunun nedeni bu ifadelere aşina olmalarıdır.

Mevcût Bilgi

Bu, “Tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür.” sözünün laboratuvarda kanıtlanmış hâlidir. Etrafımıza biraz dikkatli bakarsak insan psikolojisinin bu özelliğini reklamcıların ve politikacıların yaygın olarak kullandığını görürüz.

Ancak laboratuvarda bu etkinin görülmesi, gerçek hayatta insanların inancını etkilemede önemli bir araç olarak işlev gördüğü anlamına gelmiyor. Eğer sâdece yalanları tekrarlayarak insanları inandırmak söz konusu olsaydı başka ikna yöntemlerine gerek kalmazdı.

Engellerden biri mevcut bilginizdir. Bir yalan makul gelse bile sâdece onu çok işittiğimiz için eski bilgilerimizi neden bir kenara bırakalım?

Amerikan Vanderbilt Üniversitesi’nden Lisa Fazio’nun ekibi, “gerçek yanılsaması” etkisinin önceki bilgilerle nasıl ilişkilendirildiğini araştırdı. Bu yanılsama mevcût bilgimizi etkiliyor muydu?

Sonuçlar, bir belirlemenin doğru ya da yanlış oluşuna dâir mevcût bilgimize rağmen, tekrarların yargımızı etkileyebildiğini gösterdi.

İnsanın rasyonelliği açısından bu kötü bir şey olarak görünebilir. Ama Fazio ve ekibi şunu fark etti: Bir belirlemenin doğru olarak değerlendirilmesindeki en büyük etken onun gerçekten doğru olup olmadığıyla ilgiliydi. Tekrar etkisi gerçeği maskeleyemiyordu. Tekrar olsun ya da olmasın insanların yalanlara oranla gerçeklere inanma olasılığı daha fazlaydı.

Kestirme Yollar

Bu ise insanın inançlarını nasıl güncellediğini gösteriyor. Tekrarlar, işin aslının farklı olduğunu bildiğimiz hâlde bazı belirlemelerin daha doğruymuş gibi algılanmasına neden oluyor ama o bilgiyi hükümsüz kılmıyor.

Peki bunun nedeni ne olabilir? İşittiğimiz her bilginin ne kadar mantıklı olduğunu sorgulamak için gösterilmesi gereken çabada yatıyor her şey. Her bir şey duyduğumuzda onu mevcût bilgimizin süzgecinden geçirmeye kalkışmak çok çaba ve zaman gerektirir. Oysa hızlı yargılara varmamız gerekir ve bunun için kestirme yollar kullanırız; bunlar çoğu zaman doğru sonuçlar verir.

Ne sıklıkta işittiğimize göre duyduğumuz şeyin doğru ya da yanlış olduğuna karar vermek stratejilerden biridir. Eğer sâdece tekrarlar yargılarımızı etkiliyor olsaydı o zaman sorunlu bir durum olurdu. Ama öyle değil. Çok daha geniş bir muhakeme gücü kullanıyoruz ama bunların sınırlılıklarını da kabûl etmek gerekiyor.

Zihnimiz “gerçek yanılsaması”nın etkilerine açık hâle geliyor, çünkü bir şeyin makullüğünü yargılama sürecinde içgüdümüz bizi kestirmelere başvurmaya yönlendiriyor. Bu çoğunlukla iyi sonuç veriyor. Ama bazen yanıltıcı da olabiliyor.

Tekrar Kontrol

Bu etki hakkında bilgi sahibi isek ona karşı tedbir alabiliriz. Bunun araçlarından biri, inandığımız şeyleri tekrar tekrar kontrol ederek neden inandığımızı anlamaktır. Bir şey bize mantıklı geliyorsa bu o gerçekten doğru olduğu için mi yoksa bize sürekli tekrarlandığı için midir?

Akademisyenlerin yazdıkları her şeyde referans kullanmalarının nedeni de budur. Dile getirdikleri iddialara okurun hemen inanmasını beklemek yerine ona kaynağını araştırma olanağı verirler.

Ancak yanılsamaya karşı alınacak önlemlerden biri, yanlış şeyleri tekrarlamaktan kaçınma zorunluluğudur. Gerçeklerin önem taşıdığı bir dünyada yaşıyoruz. Kaynağına inip doğruluğunu araştırmadan bir şeyi tekrarlıyorsak yalanlarla gerçeklerin birbirine karıştığı bir dünya yaratılmasına yardım etmiş oluruz. Yani tekrarlamadan önce düşünmekte fayda var.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!