Teknofest ve toplumsal değişim

Ali Osman Aydın, Teknofest'i büyük bir kitlenin ziyaret ettiğine dikkat çekerken geçmişten bugüne teknik meselesinin Türkiyelilerin zihnindeki yerini analiz ediyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

Teknofest’in sahibi halktır, bilesiniz!

Hakkında bu kadar tartışma yapılınca, Teknofest’e gitmek, ne olup bittiğini yerinde görmek bir mecburiyet haline gelmişti benim için. Cumartesi günü Atatürk Havalimanı’nın yolunu tuttum.

İlk kez 2018’de düzenlenen Teknofest’e, o zaman dört bin üç yüz otuz üç takım ve yirmi bin genç katılmış. Bu yıl teknoloji yarışmalarına katılan grup sayısı üç yüz bini, öğrenci sayısıysa bir milyonu aşmış.

Dünyada bu kadar geniş bir kitleye hitap eden, milyonlarca öğrenciyi teknoloji etrafında bir araya getiren, onları aynı hedef için motive eden bir başka organizasyon var mıdır bilmiyorum.

Teknofest bu amacı başarmış görünüyor, belki de atılan iftiraların nedeni budur.

Sıradan bir ziyaretçi olarak ben Teknofest alanını gezerken gördüğüm teknoloji karşısında hakikaten çok etkilendim, iftihar ettim. Bu kadar gelişmiş bir teknoloji, bizim gibi, çocukluğundan itibaren “Bizden bir şey olmaz” felsefesiyle büyüyen bir kuşağa çok şey anlatıyor. Biz çocukken bize yerli malı dendiğinde elma, armut, leblebi gibi şeyleri anlardık. Herhangi bir teknoloji bizim için birkaç ışık yılı uzaktaydı...

Orada dolaşırken benim gibi düşündüğünden kuşku duymadığım çok fazla insanla karşılaştım. Karşılaştığım en ilginç topluluk, yaşlılardı. Evet, “Teknolojiyle ilgili bir festivalde yaşlıların ne işi var?” diye bir soru akla gelebilir ama gördükleri nesneleri dikkatle ve ilgiyle inceleyen yaşlıları görseydiniz eminim bu soruyu sormazdınız.

Hiç şüpheniz olmasın, Teknofest'in amacını ve anlamını en iyi kavramış olanlar 60- 70 yaş arasındaki bu kuşaktır.

Onlar askerlik yaparken, tepeden tırnağa yabancı menşeli askeri teçhizat kullanmış ve yerli silahın özlemiyle yıllarını geçirmiş bir kuşağın temsilcileri. Kıbrıs çıkarması yapılırken eli kolu bağlanmış, Karabağ gözlerinin önünde işgal edilirken bir uçak kaldıramamış, Bosna’da yakın tarihin en büyük katliamları yaşanırken hiçbir şey yapamamış, yeterli teknoloji olmadığı için on binlerce evladını teröre kurban vermiş olmanın acısını iliğine kadar yaşamış bir kuşak.   

Bence o taptaze ilgilerinin, çocuksu heyecanlarının ve keskin dikkatlerinin altında bu gerçek yatıyordu. Teknofest özellikle çocuklu ailelerin akınına uğramıştı ki bence bu çok önemli. Her sınıftan aile büyük bir ilgi, merak ve elbette gururla milli teknoloji hamlesinin birbirinden ilginç ve göz alıcı ürünlerini ziyaret ediyorlardı. 

Gençler ise tabii ki projeleriyle, sunumlarıyla festivalin her yerindeydiler ve görülmeye değer, kabına sığmaz bir heyecan taşıyorlardı. Festivalin katalizörü onlardı.

Bana sorarsanız festivalin en önemli, en hayati yanı ziyarete gelen milyonlarca insanın gözlerinden okunan heyecandı. Bir iş milletin bağrında bir heyecana dönüşmüşse yöneticisinden, mühendisinden, ailelere kadar, bir heyecan, bir toplumu ya da toplumun önemli bir kısmını çepeçevre sarmışsa o toplum büyük doğuşlara gebedir.

Bu heyecanı suni bir şekilde var edemezsiniz. Zorlayarak, dikte ederek, yasalar koyarak, büstlere secde ettirerek insanlarda heyecan doğuramazsınız. 

Amerika Birleşik Devletleri 1940 ile 45 yılları arasında fabrikalarında 250 binden fazla uçak, 86 bin tank, üç milyondan fazla makineli tüfek, her çeşitten 71 bin gemi, görülmemiş miktarda petrol, kereste, çelik ve alüminyum imal etmek için topyekün seferber olduğunda benzer bir heyecanın etkisi altındaydı.

Akın akın Teknofest’e koşan, Osmanlı bozgununun korkunç uğultusunu hala ciğerinde duyan insanlarda da böyle mümbit bir heyecan patlaması açıkça görülüyordu.

Ben bu konularda ilim semasının eşsiz yıldızı İbn Haldun gibi düşünürüm. Sosyal değişimler ıslahatçılara değil, ıslahatçıların başarısı sosyal değişimlere bağlıdır. Bir lider çıkıp bir toplumu değiştiremez; toplum, hangi yöne doğru değişmek istiyorsa ona uygun kişiyi bulup başa geçirir.

Yani bir fikir, bir heyecan, bir milletin kalbinde yer bulmadıktan sonra o toplumu hiçbir inkılapçı dönüştüremez. Liderlerin vazifesi, bu “heyecan” ırmağının önündeki engelleri kaldırmak, akışı kanalize etmek, düzgün seyir takip etmesi için gerekli önlemleri almaktır.

Asıl değişen toplumdur. Bir toplum, içinde olanı değiştirdiği takdirde hiçbir güç, lider, otorite, onun gelişiminin önünde duramaz. Değişimin gücü, önünde duran her şeyi yıkar geçer. Akıllı bir liderin yapması gereken bu değişimi anlamak ve ona cesaretle adapte olmak, halkının gerisine düşmemektir.

Erdoğan’ın uzun iktidarının nedeni şiddetle akan bu dip dalgasını çok iyi okuması ve onun beklentilerini hayata geçirmek için canla başla çalışmasıdır. Bu tavır, halkla devletin bütünleşmesini ve ortaya bu eserlerin çıkmasını sağladı.

Milyonlarca insanın müzik festivali için değil, ucuz kıyafet almak için değil, eğlenmek için değil, kendi insanının ürettiği, kendi eseri olan teknolojik ürünleri görmek, yapılan işlere “sahip çıkmak” için çoluk çocuk yollara düşmesinin arkasındaki muazzam düşünceyi anlayamayan bir siyaset anlayışı tarihin hurdalığındaki yerini alacaktır. Bu eserleri karalamaya çalışan, küçümsemeye çalışan, “dokunmaya” çalışan herkes önünde sonunda kaybedecektir.

Çoluk çocuk yollara düşen o kitle Türkiye’de modernleşmenin, ekonomik büyümenin, teknolojik gelişmenin lokomotifidir. Bu kitle öz “eserine” sahip çıkacaktır! Devrim otomobilinin başına gelenin, Milli Teknolojinin başına gelmesine izin vermeyecektir.

Sanıldığı gibi bu kitle hamasi değil, olup bitenlere son derece rasyonel bakan bir kitle. Boş “sözlere”, yalana, vaatlere kulaklarını tıkıyor bu insanlar. Daha önce de vergi verdiği halde; insansız hava araçlarının, son teknoloji savaş uçaklarının, hücum gemilerinin, denizaltıların, piyade tüfeklerinin, yerli otomobilin neden bugüne kadar yapılmadığını sorguluyor ve dolayısıyla bu işleri yapan idarecilere de desteğini sürdürüyor.

Millet bu işlerin arkasında durmaya devam ettikçe bugün bir milyonu aşan katılımcı öğrenci sayısı yarın kat kat büyük sayılara ulaşacak, inşallah...

Not: Havaalanında büyükşehir belediyesinin bir konseri olsaydı, eminim büyükşehir belediyesi oraya birçok ek araç koyarak ulaşımı kolaylaştırırdı. Ama milyonlarca insanın akın ettiği Teknofest esnasında yeterince ek araç yoktu ve tramvay/ metro sık sık arıza yaparak yolcular yarı yolda indirdi. Metro istasyonlarında maalesef izdiham yaşandı. Ben buna şahidim. Duyduğum kadarıyla başka günler gidenler de aynı arızalardan dolayı indirilmiş ve sıkıntılar yaşamışlar. Sırf bu tavır bile büyükşehir belediyesinin Teknofest’e nasıl baktığının bir göstergesi. Takdir milletin!

Yorum Analiz Haberleri

Suriye'nin Türkiye'den ve Arap ülkelerinden ne beklentisi var?
Adem Özköse: Suriye’de kendimi artık büyük bir hikayenin başlangıcındaymışız gibi hissediyordum
60 yıllık Baas sultasının izlerini silmek kolay olmayacak!
İslam'a saldırmak için fırsat kollayanlar...
"Esed Erdoğan’ın çağrısına olumlu cevap verecek diye çok korktuk"