‘Tekfirci Pelikan’ Terbiyesizliğe Doymuyor

​​​​​​​Sonradan görme tiplerin ideolojik ve kültürel ahlakının fecaat düzeyinde kötü olduğunu ortaya koyan yığınla örnekle karşı karşıyayız, özellikle de medyada.

HAKSÖZ HABER

Geçmişte çıkardıkları dergilerde Mustafa Kemal eleştirisi yüzünden ceza alanların bugün ‘Atatürk’ övgü edebiyatı yarışmalarına katılması hem şaşırtıcı hem de fazlasıyla komik oluyor. Geçmişte yüzüne dahi bakılmayan yerlilik ve millilik jargonuna şimdi neredeyse insanlığın kurtuluş reçetesi muamelesi seferberliği başlatmak için olmadık manevralara soyunanların hali içler acısı. Sırf iktidar imkânlarından elde ettikleri konum ve kazanımları kaybetmemek için şekilden şekile girenler ibretlik tablolar oluşturuyor.

Merkez üssüne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yerleştirerek hem bir koruma kalkanı elde ediyorlar hem statü yükselmesi ihtimalini güçlendiriyorlar. Bu örneklerden biri olan Kurtuluş Tayiz ise PKK saflarından ve Taraf kadrosundan irtidad ederek mahalle değiştirmiş bir yazar. Mahalle mi değiştirmiş yoksa imkân peşine mi düşmüş ayrı bir tartışma konusu gerçi. Olabilir, ideolojik değişim de yaşayabilir. Lakin Pelikan şebekesinin has ekibinden Kurtuluş Tayiz, İslamcı mahalleye racon kesmeye nedense çok heves etmekte. Hatta racon kesmeyi aşmış düpedüz tekfirci olmuş muhterem!

Malum Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yöneticilerinin son zamanlardaki ‘Atatürk’ vurguları haklı olarak dindar ve İslami çevrelerde ciddi rahatsızlık uyandırdı ve uyandırmaya da devam ediyor. Kurtuluş Tayiz’se sanki İslam inancı ve salih amel konusunda bir değer ifade edermiş gibi, sanki İslami camiayı çok iyi tanır ve bilirmiş gibi terbiyesizce suçlama kampanyası başlatmış. Edepsizlikte sınır tanımayarak İslamcı mahalleyi “münafıklık”la suçluyor. Kurtuluş Tayiz PKK üyesi olmaktan yaklaşık 13 sene hapis yatmış bir kişi. Sonrasında Fethullah Gülen ve Ahmet Altan’ın Taraf’ına transfer olup ‘hidayete ermiş’ operasyonel bir gazeteci. Fethullahçı Cuntanın Taraf isimli operasyonel gazetesinden onca sene geçirip hidayete ermiş ve nasılsa iman ve ihlas dersleri vermeye kalkışan bu zavallı ‘gazeteci’ isim ve adres, olay ve çevre ismi dahi zikretmeden genel bir İslamcı mahalle vurgusu yaparak münafıklık suçlaması yapıyor.  PKK ve Fethullahçı arkadaşlarıyla geçirdiği uzun yıllarda kara propagandayı epey iyi öğrenmiş. Kime yaltaklanacağını, nasıl ispiyonaj ve manipülasyon yapacağını eski yoldaşlarını mahcup etmeyecek kıvraklıkta sergiliyor.

Kurtuluş Tayiz veya Pelikan Şebekesine mensup diğer elemanların kime yağcılık, yaltaklanma, yaranma, ispiyonaj peşinde olduğu da olacağı da bizi hiç ilgilendirmez.  Karakterinize uygun bir leş yiyicilikle meşgul olmanızla zerre miktarı alakalı değiliz. Amma iman nedir, İslam nedir, salih amel ve ıslah çabası nasıldır gibi en temel konu ve pratiklerden zerrece alakası olmayan bir kişi olarak terbiyesizce saldırganlaşmana müsaade edemeyiz. Münafık ve fasıkların kimler olduğunu, Fethullahçı Cunta’nın Taraf isimli operasyon merkezinde beraber çalıştığınız şimdi de Pelikan namıyla faaliyet yürüttüğünüz şebekenin içerisinde ara. Siz ne ara nifak ve fısktan vazgeçtiniz de Müslümanlara tebelleş oldunuz, sarkıntılık etmeye başladınız? Zavallı bir itirafçı mı kalkıp Müslümanlara iman ve ihlas dersi verecek?

Hiçbir Müslümanın, İslami kimlik sahibinin PKK itirafçılarından, Fethullahçı tezgâhtan geçmiş operasyonel tiplerden, Pelikan Yalısı’nda üslenen fasık ve münafıklardan ders alması sözkonusu olamaz. Sen hiç emri bil maruf diye bir şey duydun mu ey cahil? Siz hiç nehyi anil münker diye bir sorumluluk bilir misiniz ey nefsini ilah edinmiş Pelikan şebekesi? Bize pazarlamaya kalkıştığınız Atatürkçülük ve Atatürkçüleri de alın başınıza çalın! Atatürkçü değiliz ve hiç olmayacağız, tıpkı Fethullahçı olmadığımız gibi. Pelikan şebekesi olarak ülkeye ve topluma düne kadar edepsizce Fethullah Gülen ve öğretilerini pazarlıyordunuz. Şimdilerdeyse Perinçek Cuntasıyla birlikte Atatürkçülük mü pazarlıyorsunuz? Ne utanmaz, ne ahlaksız işler peşinde koşuyorsunuz siz?

Haddini bil, terbiyesizlik yapma! Eğer hayırlı bir iş yapmak istersen PKK tezgâhının içine nasıl düştüğünü, orada örgüt adına neler yaptığını, kimleri PKK bataklığının içine çektiğini, cezaevinde bu beladan nasıl vazgeçtiğini anlatıp bütün bir halktan özür dile. Eğer hayırlı bir katkın olmasını istersen Taraf’ta Kürt sorunu meselesinde hangi manipülatif haber ve yorumlara imza attığına dair detaylı bir günce hazırla. Tevbe etmek, iman ve salih amelle buluşmak istersen en önce bu operasyonel gazeteci misyonunu terk etmelisin? Önce düzgün ve dürüst bir gazeteci ol, küçük menfaatler uğruna kara propaganda uzmanı olarak istihdam ettirme kendini. Haberin olsun ki; fasıkların kimseye münafıklık isnat etme hakkı yoktur. PKK ve Taraf saflarında tetikçilik yapmaya doymadın mı ki şimdi aynı işi Pelikan namına sürdürüyorsun? Onurlu ve şerefli bir hayat hiç de zor değil, korkma aç kalmazsın!

Kurtuluş Tayiz ve yalıdaki arkadaşları samimi bir Atatürkçü olmakta serbesttir elbette. Diledikleri törenlere katılsınlar, isterlerse Yalı’dan Anıtkabir’e taşınsınlar, sabah akşam Gençliğe Hitabe’yi ve Andımız’ı okusunlar yüksek sesle vs. Ama o mide bulandırıcı oportünist karakterlerini Müslüman topluma bulaştırmaya teşebbüs etmesinler lütfen.


Kurtuluş Tayiz’in bugünkü yazısı:

Erdoğan’a en çok “siyasal islamcılar” kızdı

Belki de bunlara “mahallenin münafıkları” demek, daha doğru. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ü siyasi ve ideolojik olarak istismar eden grupların tekelinden çıkarma çabası, Atatürk’ü CHP’ye bırakmayacağını göstermesi ve 10 Kasım törenlerinde bunun altını kalın harflerle çizmesi, en fazla İslami kisveye bürünerek mahallede dolaşan münafıkları rahatsız etti. Ve hemen dedikodu kazanını kaynatmaya başladılar; kamu önünde, yazdıkları gazetelerde söyleyemediklerini, dahil oldukları dedikodu gruplarında dillendirmeye başladılar. İslamcı mahallede mütemadiyen Erdoğan’ı çekiştirip duruyorlar.

Erdoğan karşıtı kara propaganda makinesinin en çok çalıştığı yer siyasal İslamcıların mahallesi. Batı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhinde yürüttüğü kara propagandanın ilk ulaştığı yer de nedense bu mahalle. İslamcı sosyolojiyi zehirlemek için her türlü yalanı, iftirayı, çarpıtmayı yapıyorlar.

Bu fitne şebekesi, 16 Nisan referandumunda az etkili olmadı; referandumda, İslamcıları Erdoğan’a karşı doldurmak için ellerinden geleni yaptılar. İstedikleri sonucu alamasalar da etkili oldular. Şimdi bu “etkili” oldukları, “maden” çıktığını sandıkları yeri, yani İslamcı mahalleyi eşeleyip duruyorlar. 2019’a doğru giderken, Erdoğan’ın Başkanlığını engelleyecek, onu zayıflatacak bütün planların içinde olacaklar. Buldukları her fırsatta Erdoğan’ı yıpratmaya, gözden düşürmeye çalışacaklar. Zaten halihazırda böyle davranıyorlar, her fırsatı Erdoğan karşıtı bir kampanyaya dönüştürüyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu milletin lideri ve reis-i cumhuru; bu yüzden de şu ya da bu mahallenin değerlerini değil, bütün ülkenin, milletin değerlerine sahip çıkıyor.

Laik mahallenin Kemalist münafıkları, yıllarca Erdoğan düşmanlığını körüklediler; bu propagandanın etkisi altında kalan bazı laik teyzeler -maalesef- bugün iyileşmesi imkansız vakalar arasında. Ülkeye şeriatı getireceğini, laik yaşam tarzını -bu da her neyse artık- kısıtlayacağını iddia ettikleri Erdoğan, Türkiye’nin en büyük sanat kültür merkezini kurdu.

Gerçekçi olmak gerekirse Erdoğan, toplumu mahallelere ayıran, kutuplaştıran siyasetin içinde hiçbir zaman olmadı. Türkiye’nin eski muktedirleri, Erdoğan’ı suçladıkları bu özelliklerle aslında yıllardır devleti ve siyaseti dizayn ediyor.

Erdoğan, bu çarka çomak sokan bir siyasetçi ve lider. Her mahalleden tepki görmesine rağmen millet nezdindeki desteği çok yukarılarda. Hiçbir mahallenin vesayetini kabul etmedi. Kara propaganda mekanizması, bu yüzden en çok Erdoğan’ı hedef alarak işletiliyor. Bu kara propaganda çarkının amacının son tahlilde Erdoğan ile birlikte Türkiye’yi düşürmek-parçalamak olduğunu unutmayalım.

Yorum Analiz Haberleri

"Suriye'den bize ne?" yaklaşımını besleyen körlük
Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye