Bu köşede emniyet-yargı cuntasının işadamlarını, gazetecileri, siyasileri nasıl kafeslediğini, cesaret edenlere her türlü pis kumpası nasıl tezgahladığını çok yazdım. Odatv davasından Ahmet Hakan ve Cüneyt Özdemir'in nasıl hizaya getirildiğini, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünden bazı işadamları işin içine katılarak nasıl paralar alındığını, reyting operasyonlarıyla kendi paçavra dizilerini nasıl ilk ona dahil ettiklerini çok söyledik.
Turgay Ciner paralel yapıya 'şantaja boyun eğmeyiz' deyince hemen illegal dinledikleri kasetleri dökmeye başladılar. Ciner'in evine ateşler salınsın istediler, ocağı yansın dediler. Eski bir başbakan yardımcısının kızının hayatını da cehenneme çevirdiler. Öte yandan Başbakan'ın montaj ve yasadışı dinlenmiş kasetlerini gerçek kayıtlarmış gibi twitterda yazan hanım spikerin başına gelenleri de görüyorsunuz. O hanım kendi silahıyla vuruldu. Bu spiker paralel yapı tarafından 76 milyona alüfte olarak sunuldu. Hayatı karartıldı. Halbuki yapılması gereken seçilmiş hükümetin yanında yer almak. Çünkü paralel yapı kendisine biat edilmediğinde kimseye acımaz. Bunun en son örneği Turgay Ciner oldu.
Ciner paralel yapı tarafından korkutulduğunda ona tuzak kuranlar çok uzaklarda değildi. Kendi gazetesinde yazan biri borsa manipülasyonları sonucu paralel yapı tarafından kıstırılınca bakın nasıl hemen hükümet aleyhinde yazı yazdı. Bugüne kadar hükümetle uyumlu giden bu şahıs dosyası hatırlatılınca aniden döndü.
Gelelim Fatih Altaylı'ya... Altaylı da kasetleri çıkınca paralel yapının emrine girdi. Paralel yapının bir gazeteciyi nasıl kafeslediğini size tek örnekle göstereceğim. Taraf gazetesi 6 Temmuz 2011'de Teke Tek Çok Özel başlığıyla bir haber yayınladı. Bu haberi kısaltarak size sunuyorum:
'Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın kendisine şantaj yapıldığı iddiasıyla savcılığa yaptığı başvuru üzerine açılan davanın üçüncü duruşması dün Beyoğlu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Eşi Hande Altaylı ile birlikte şantaj yaptığını iddia ettiği Serap Çil'den şikâyetçi olan Fatih Altaylı bir önceki duruşmada olayla ilgili ayrıntılı bilgiler vermişti. Buna göre Altaylı'nın olay sürecinde ödediği paraların tutarı 38.265 lirayı buldu. Altaylı, değişik zamanlarda ve değişik miktarlarda yaptığı ödemelerin 'haber amaçlı' olduğunu söyledi. Ancak davada yargılanan Çil'in Altaylı'ya hangi nedenlerle şantaj yaptığı ve Altaylı'nın kendisine neden para ödediği konusu hâlâ açıklık kazanmadı. Şantaj suçlamalarını reddeden Serap Çil ise Altaylı ile ilişki yaşadıklarını ve bu ilişki sırasında Altaylı'nın kendisine pahalı hediyeler aldığını söyledi.
Süreç 2009 yılının aralık ayında başladı. Birkaç kez bankalara para yatıran ve genç kadına elden para verdiği anlaşılan Altaylı, daha sonra eşine ve kendisine şantaj yapıldığını iddia ederek savcılığa başvurdu. Savcılığın yaptığı araştırma sonucu Altaylı çiftine 'şantaj yapan' kişinin Habertürk Gazetesi'nde bir süre çalışan Serap Çil olduğu ortaya çıktı. Savcının hazırladığı iddianameyle Serap Çil hakkında dava açıldı. Davada ifade veren Fatih Altaylı, olayla ilgili süreç içinde çeşitli defalar para yatırdığını kabul etti.
Bir dönem Habertürk'te moda yazarı olarak çalışan Serap Çil ise iddiaları reddetti. Üç yıl hapis cezası istemiyle yargılanan Çil, Altaylı ile birliktelik yaşadığını iddia ederek, 'Fatih Altaylı'yı bir yıldır tanıyorum. Ona şantaj yapmadım. 2010'un mayıs ayında Habertürk'te moda köşe yazarı olarak işe başladım. Aramızda duygusal yakınlaşma oldu. Haftada 4-5 gün işyerinde kendi odasında akşam geç saatlerde diğer çalışanlar ayrıldıktan sonra görüşüyorduk. İşe başlama tarihimi Mayıs 2010 olarak gösteriyorlar. 24.04.2010'da Altaylı bana Prada mağazasından ayakkabı aldı, faturada ismi var. 02.04.2010'da Chanel mağazasından bana çanta aldı, faturada bilgiler ve ismi var' dedi. Dün görülen üçüncü duruşmada ise Çil'in bir komşusu ifade verdi. Altaylı duruşmaya katılmazken dava ertelendi.'
Bu haber olayın yüzde beşi. Bu dosyada tapeler, görüntüler her şey var. Bir insan tek dosyayla nasıl hizaya getirilirin örneği bu davadır. Devletin kayıtlarında bu dava dosyasının tamamı var, bende de mevcut. Turgay Ciner kumpasları uzakta aramasın. Gazetesinin yayın yönetmeni bu davalarla korkutulmuştur. Fatih Altaylı hükümet lehine tek yazı yazsa paralel yapı ellerinde ne varsa dökecek. Ciner artık kimin tehlikeli olduğunu, nerede durması gerektiğini umarım anlamıştır.
Turgay Ciner ve bugüne kadar dinlenen herkes paralel yapıya cephe almalıdır. Paralel yapının elinde herkesin kaseti var. Bunlarla şantaj yapıyorlar. Hayat karartıyorlar. Alo Fatih yaygarasıyla basın özgürlüğünden dem vuranlar, şunu unutmasın ki, yarın bir gün paralel yapı ellerindeki kasetlerle o medya mensuplarını da vurur. Hükümetleri eleştirmek herkesin hakkı, ama emniyet-yargı cuntasının, hayalet devlet peşinde koşanların ne kadar acımasız olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Yeni Şafak