Tehdit, PKK-PYD’den İbaret Değil

​​​​​​​Han Şeyhun’a yönelik saldırılar, TSK gözlem noktasının kuşatılmasını İdlip, Hama, Halep ve Lazkiye'den bir milyona yakın insanın Türkiye sınırına doğru kitleler halinde sürülmesi gibi hadiseler tehdidin öncelikle nereden geldiğini gösteriyor.

Kenan Alpay’ın Yazısı:

Çok değil bundan iki buçuk sene önce, 4-5 Mayıs 2017’te toplanan Astana Zirvesi’nde Türkiye, Rusya ve İran’ın ortak imzasıyla İdlip, Gerginliği Azaltma Bölgesi ilan edilmişti. Bu anlaşma doğrultusunda Türkiye, İdlip’i çepeçevre kuşatan 12 noktada askeri gözlem noktası kurarak, hemen neredeyse Rusya’nın hava kuvvetleri ve İran’ın kara kuvvetleriyle ayakta tuttuğu Esed rejiminin katliamlarına engel olmayı hesaplamıştı. Ne var ki, Astana ve ardından Soçi’de imza edilen mutabakatlar İdlip’e yönelik katliamları bir süre için ertelemeye yaradıysa da önünü almaya iktifa etmedi maalesef.

Ne enteresandır ki, İdlip’e yönelik saldırı ve katliamların oranı arttıkça, çocuk kadın ayrımı yapmaksızın paramparça edilen insanların cesetleri ekranlardan üzerimize daha fazla fışkırdıkça Esed’le masaya oturmanın, Rusya ve İran’la kardeş olmanın önemi üzerine verilen vaazların oranı da artıyor. Güya PKK-PYD garnizon devletini engellemek için Esed rejimiyle masaya oturmaktan, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak ve Amerika’yı bölgeden tecrit etmek için Rusya ve İran’la stratejik ittifak kurmaktan başka çare kalmamış.

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!