Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmaları ile ilgili değişiklik, herkesin gerçek yüzünü ortaya koyuyor.
Değişikliğe karşı çıkan CHP’liler, “Aldatıldık. Geceyarısı, değişikliğinin ne anlama geldiğini tam anlayamadan, kanun TBMM’den geçmiş oldu!” diyerek, olayı dramatize ederek karşı çıkışlarını ifade ediyorlar..
Sanki değişiklik geceyarısı yapılmasaymış, ya da CHP’liler değişikliğin ne anlama geldiğini anlasalarmış, kanunun değişmesini engelleyecek kadar bir milletvekili sayıları varmış gibi konuşuyorlar!
Beyler, siz kaç kişisiniz?
Halk size, kaç milletvekillik oy verdi?
Sayınız ortada..
İktidar partisinin milletvekili sayısı da ortada..
“Bir türlü iktidar olamayan sözde iktidar”ın sözcüleri, işi alttan aldıkça, siz de efeleniyorsunuz da efeleniyorsunuz!
Diyelim o değişiklik geceyarısı değil de, gündüz saat 15.00’de gündeme gelseydi, sizin bu kanunu engelleme gücünüz var mıydı?
Kaba kuvvet anlamında sormuyorum gücünüzü..
Milletvekili sayınız açısından soruyorum..
Milletvekili sayınız 100 bile değil. Haydi diyelim birkaç bağımsız milletvekili ile safınıza çekeceğiniz MHP’lileri de size ekleyelim..
200 milletvekilini bulabiliyor musunuz?
Hayır..
İktidar partisinin milletvekili sayısı ise 300’ü aşkın..
Peki nasıl engelleyecektiniz bu kanun değişikliğini?
Büyük ihtimalle demokratik usûllerle, kanuna uygun girişimlerle değil, ayak oyunları yaparak... Örneğin kürsüyü işgal ederek... Örneğin lüzumsuz konuşmalarla TBMM’yi meşgul ederek. Örneğin birilerine hakaret edip, kavga çıkartarak..
Başka bir izahı var mı; 200 milletvekili ile kanun değişikliğini geçirtmeme iddiasında bulunmanın?..
Yapılan değişiklik gerçekten halkın arzu etmediği, istenilmeyen bir düzenleme olur; “Sırf milletvekili sayısına güvenerek, halkın iradesi dışında düzenleme niye yapılıyor ki?” diye, sizinle birlikte hep beraber iktidarı eleştiri yağmuruna tutarız..
Ama yapılmak istenen değişiklik, zaten olması gereken bir düzenleme!..
Askerlerin, askerî suç dışındaki fiillerinin sivil mahkemede görülmesinden daha tabiî ne olabilir?
Örneğin; trafikte iki araba çarpıştığında, birisi asker ise, o askerin yargılamasının, askerî mahkemede görülmesinin ne gereği olabilir?
“Bugün de zaten böyle bir ihtimalde, askerin yargılaması sivilde yapılıyor” diye itiraz edenler olabilir..
O zaman bu örneği değiştireyim..
Aracınızla, bir askerî mekâna ziyarete gittiniz. Askerî alan içinde iken, bir subayın aracı ile trafik kazası yaşandı.. Yaralananlar oldu.
Bu trafik kazasını; askerî mahalde işlendi diye, askerî mahkemenin görmesini dayatmanın ne anlamı var?
Sivil mahkemeler, sabahtan akşama kadar yüzlerce bu tür ihtilafı karara bağlıyor.. Askerî mahkemeye ise; böyle bir dava, altı ayda ya bir, ya iki tane gelir.
Askeriye ile hiçbir ilgisi olmayan basit bir trafik kazasının yargılamasını, sivil mahkemede yapmak var iken, niye askerî mahkemede yapılmasını istiyorsunuz ki?
Ne gereği var bu isteğinizin?
Hasdal Caddesi’ndeki trafik kazasında yargılamayı sivil mahkeme yaparken, Hasdal Kışlası içindeki trafik kazasını askerî mahkemenin yapmasının ne mânâsı olabilir?
Nedir bu dayatmanın arkasında yatan sebep?
Buyursun, CHP’li demokratlar izah etsinler bu askerî mahkeme sevdalarını..
Ne bulmuşlar ki askerî mahkemelerde, “Onlar yetkili olsun. Onların yetki alanı azaltılmasın” diye ısrar ediyorlar..
Unutmayalım; nasıl ki DGM’deki askerî üye sebebi ile, AİHMyüzlerce davada Türkiye’yi haksız bulmuş ise, (Askerî suç söz konusu olmadığı halde) askerî mahkemede yargılananların açacakları davalarda da, AİHM otomatikman Türkiye’yi haksız bulacaktır. Hem de davanın içeriğine, müracaat edenin haklılığına/haksızlığına hiç bakmadan..
Son söz olarak, eski düzenlemeyi tercih edenlere bir önerim var.. AİHM’nin ödeteceği tazminatları da üstleniyorsanız, buyurun eski düzenlemeye dönelim.. Var mısınız?..
VAKİT