Tayyip Başbakan, emri dinlenen Ecevit!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Genelkurmay, basını bilgilendirdi: “Başbakanlığın emri ile internet siteleri üzerine çalışma yapıldı!”

Akredite gazeteciler sormadılar: “Nerede o Başbakanlık emri?”

Başbakanlık sordu, Genelkurmay’a: “Biz aradık, Başbakanlık’ta o emri bulamadık. O emri gösterir misiniz?”
Genelkurmay cevap verdi: “Emir 2000 tarihli!”

Şimdi gelin de gülmeyin bu olaya..

Hani diyorum, Genelkurmay cevabında deseydi ki, “Emir 1930 tarihlidir”, o daha eğlenceli olurdu.

Hatta “Emir, 1322 tarihli” de diyebilirlerdi.

Niye olmasın?..

O tarihte internet yokmuş, dolayısı ile internet ile ilgili emir verilmesi mümkün değilmiş, o tarihte Türkiye Cumhuriyeti yokmuş, Başbakanlık diye bir makam yokmuş, farketmez.. TSK’nın, Kara Kuvvetleri’nin kuruluşu yüzyıllar öncesine gidiyor ya..

O yeter.

“Biz vardık o tarihte” derler, “Emir gereği fişleme yapılmıştır” diye keser atarlardı..

İnsan biraz düşünür..

Eğer 2000 yılındaki emir gereği o fişleme yapıldı ise, önce o emiri alırsınız önünüze..

“Bu emir, siyasi değil, hukuki bir metindir” diye değerlendirirseniz, “Başbakanların değişmesi ile, Başbakanların gönderdikleri emirler değişmez. Ta ki geri alınsın” diye düşünürseniz; o direktifin kanun-yönetmelik, genelge vs. hiyerarşisindeki yerini sorgular ve ona göre bir karar verirsiniz.

Ki; böyle olsa bile, Başbakanlığın, 2007 yılında yayınladığı bir genelgede, “geçmiş yıllarda yayınlanan genelgelerin büyük çoğunluğunu iptal eden kararı”nı dikkate alarak, 2000 tarihli direktifin artık geçerli olmadığını kabul eder, kendinize gerekçe gösteremezdiniz.

Eğer 2000 tarihli direktifi “siyasi bir emir” olarak görüyorsanız; zaten hiç söze ihtiyaç yok.

Öyle ya; o emirden sonra, Türkiye’de hükümet değişmiş..Siyasi iktidar tamamen farklı bir partinin eline geçmiş. Dolayısı ile siyasi içerikli direktiflerin de artık işlevsizliği apaçık ortaya çıkmış... Artık Ecevit’in emri ile iş yapılır mı?

Olur mu böyle bir şey?

Siz 2009 yılında, hâlâ Ecevit’in yayınladığı direktifi geçerli kabul edip iş yapacaksanız, Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı ne olacak?..

Yoksa; “Ecevit hükümetten düşse bile, hatta ölüp toprak olsa bile, biz onun verdiği direktifi, yüzyıllar sonra bile uygulayacağız” mı diyorsunuz?..

Kaldı ki; Ecevit’in verdiği direktifi de gösteremezsiniz..

Niye genel bir ifade ile “2000 yılında verildi” diyorsunuz ki?

Somut bir tarih versenize..

Somut bir tarih ve somut bir evrak sayısı versenize..

Ki, resmi yazışma kurallarına uygun bir direktif verildiğini anlayalım.

Başbakanlık’ta arama yapan görevliler, o emri bulamadıklarına göre, öyle bir direktif de yok, yazı da..

Kimbilir belki de, Genelkurmay şöyle düşünüyordur: “Ecevit öldü nasıl olsa. Kimse ona bir şey soramaz. Biz de ‘yazılı değil, şifahi olarak böyle bir direktif verildi’ der durumu kurtarırız!”

Düşünüyordur ama, bunun ne kadar inandırıcılığı olabilir?..

Neresinden bakarsanız bakınız; Genelkurmay, bu tür açıklamalarla itibar kaybediyor.

2009 tarihli bir fişleme belgesi ortaya çıkıyor.

Genelkurmay’ın açıklaması, “2000 yılındaki Başbakanlık direktifi ile hazırlandı” şeklinde oluyor..

Madem emir 2000 yılnda verildi, 2009’a kadar neyi beklediniz?

Siz, emirleri 9 yıl sonra mı uygularsınız?..

Emri veren Başbakanlık’tan düştükten.. Hatta vefat edip, toprağa verildikten sonra mı emirleri hayata geçirirsiniz?..

Bir soru daha, “Emir gereği, düzenli olarak yenilenen bir fişleme ise bu, eski fişlemeler nerede?”

Tabiî; dayanağınız gerçekten 2000 tarihli emir ise..

Bence Genelkurmay, “Ne açıklama yaparsa yapsın; söylenilene mutlaka itaat edilecek, kimse itiraz etmeyecek” anlayışından artık çıkmalıdır.

Kendisinin de sorgulanabilir olduğunu kabul etmelidir.

Ve bu tür “durumu kurtarma”ya çalışan açıklamaları ile, daha da itibar kaybına uğradığını görmeli, artık bu yoldan vazgeçmelidir!..

VAKİT